Aslında Konya'yı mı, yoksa Türkiye'yi mi sorgulamak gerektiği konusunda git geller yaşıyorum.

Sorgulasak mı, sorgulamasak mı boyutunu hiç düşünmedim. Sorgulamazsak, yaşayan ölüler oluruz kanaatinden hareketle, Konya'ya ilişkin bazı sorunları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Sormazsak, sorgulamazsak, kafa yormazsak, üstünde konuşup tartışmazsak, fikir ayrılığına düşmezsek bir sıkıntı var demektir.

Son bir haftada üzücü hadiseleri üst üste yaşadık. Aslında uzun süredir yaşıyorduk da, en son yaşanan Ankara faciası bütün dertleri birbirine kattı karmaladı...

Yine son bir hafta içerisinde Konya'da da çok sayıda asayiş olayı meydana geldi. Yaşanan asayiş olaylarının temeline baktığımızda, genel bir gerginlik halinden kaynaklandığını görüyoruz.

'Bana neden yan baktın', 'Vay efendim sen nasıl benim karşımda konuşursun' gibilerinden saçma diyebileceğimiz gerekçelerle birbirimize girebiliyoruz.

Dün gazetemizi ziyaret eden Ahmet Kılıç ağabeyin bir sözü çok hoşuma gitti. Tam da yazmak istediğim konunun ana fikri niteliğindeydi bu. “Halk, amirlerinin dinine mensuptur...”

Hakikaten de öyle...

Çok değil, kısacık geçmişe baktığımızda siyasi liderlerin birbirilerini nasıl da topa tuttuklarını görüyoruz. Bizde siyaset geleneği, lidere duyulan aşktan ibarettir. Liderin savunduğu görüş, söylediği sözler de önemlidir ama ikinci plandadır. Önemli olan liderin ne dediğidir.

Terör olayları öncesinde siyasetin temeline oturttuğumuz temel konu, şiddet ve gerilimdi.

6-9 ay önce atılan şiddet tohumlarını şimdilerde dermeye başladık.

Bu nedenledir ki, 'höyt' diyenlerimizin sayısı da; 'höyt' diyene bıçak ve silah çekenlerimizin sayısı da arttı.

Yegane gerekçe bu değil elbette. Ama toplumun rol model olarak aldığı insanlar bir birim şiddetle yaklaşıyorsa, bu tabana indikçe kendisini ikiye katlıyor ve sonuçta ortaya şiddet, gerilim, kan ve gözyaşı çıkıyor.

Konuyu toparlamak üzere tekrar Konya'ya dönelim.

Başlıkta da sorduğumuz gibi ne oluyor bu Konya'ya?...

Hoşgörü diyarıydık ya hani... Burası hoşgörünün merkeziydi ya hani...

İnsan, nasıl oluyor da 'bana baktı' diye bir başkasının canına kast edebiliyor anlamış değilim.

Yakalanan şahıs öldürdüğü şahısla ilgili polise verdiği ifadede ne demiş biliyor musunuz, “Öldü mü, ölmedi mi bilmiyorum. Ama öldüyse Allah rahmet eylesin, ölmediyse Allah uzun ömür versin.”

Bu ne sirke, bu ne lahana turşusu...

Gülsek mi, ağlasak mı bilemedik.

Açıkça şu görünüyor ki, toplumun psikolojisi bozuk. Sadece bireylerin değil...

Önceliğimiz ahlak ve maneviyat değil de, kişisel ego, benlik duygusu, para, itibar ve iktidar olursa, olacağı bu.

Sihirli bir değnek dokunsa da bizi kulağımızın üstüne yatarken içten içe kemiren şu kurtçuklardan kurtarıverse.