Mustafa Efendi’nin hayatını, ilmî şahsiyetini, fikir ve hizmetlerini hatıralar eşliğinde ele alan PARLAKTÜRK, Mustafa Efendi’nin 1916 yılında Bozkır’ın Dere kasabasında doğduğunu , babasının Muttalip Efendi, annesinin Sorkunlu Halime Hanım olduğunu belirtti: “Muttalip Efendi’nin Mustafa, Mehmed ve Ali adında üç oğlu ve bir kızı olmuştur. Oğullarından üçü de imam olmuştur. Mustafa Efendi, İlkokulu 1’den 5’e kadar eski usulde (Osmanlıca) okudu. Bundan sonrada resmi bir eğitim almadı. İlk tahsilini Çatlı Hacı Hüseyin Efendi’den aldı. 12 yaşından itibaren özel dini dersler aldı. İlk Arapça hocası Ali ‘dir Yazısı çok güzel olduğu için henüz 16 yasında iken köy kâtipliğine getirildi. 4 yıl bu görevi yürüttü. Köyün bütün dilekçelerini ücretsiz yazardı.”
HAYATINDAN KESİTLER
Askere gitmeden önce köyünden ayrılarak Çumra’nın Türkmen köylerine imam olarak göreve başladığını belirten PARLAKTÜRK,” Amcam 20 yaşında Konya'ya gelerek Akşehirli Ahmet Talat Yeşilsoy Efendi’den iki sene dini dersler aldı.22 yaşında askerlik görevi için İstanbul Heybeliada’ya gitti.. İstanbul’da bulunduğu sürede İstanbul Müftülük Müsevvidi Hacı Bekir Haki Efendi’den Farsça dersleri aldı. 1940 yılında askerlik dönüşü Karatay ilçesine bağlı Hayıroğlu köyünde imamlık yaptı. 1944’de aynı köyden Hacı İbrahimlerin Mehmet Ağa’nın Kızı Ümmü Hanım’la evlendi. Bu evlilikten Halime, Vesile, Abdullah ve Seyit Mehmet adında dört çocukları dünyaya geldi. 1950 yılında Ankara'da Diyanet İşleri Başkanlığının açtığı vaizlik sınavını kazandı. 1950 yılında Karatay ilçesi Dolav mahallesindeki Hacıveyis Efendi ve Pisili Camilerinde imam olarak görev yaptı. 1953’te merkez vaizliğine tayin edildi. Mustafa Efendi, programlı şekilde çalışmalar yapar, Pazartesi günü Kapı Camisi’nde fıkıh, çarşamba günü Aziziye Camisi’nde tefsir ve pazar günü de Tahtatepen Camisi’nde Hadis dersleri verirdi.”
AYAKLI KÜTÜPHANE
Mustafa Efendi’nin yetiştirdiği öğrenciler arasında Hayrettin Karaman, Ali Osman Koçkuzu, Hüseyin Küçükkalay, Arif Etik, Derbentli Mustafa Efendi, Mahmut Toptaş, Çorumlu Hafız Ahmet Efendi, Kayserili Hafız Halit Efendi’nin isimlerini değinen PARLAKTÜRK, halk arasında “Karasakal Hoca” olarak anıldığını,münzevî bir hayat yaşayan teheccüt namazlarını aksatmayan ,sarığını yanından hiç eksik etmeyen en yakın arkadaşları kitapları olan. “Ayaklı Kütüphane” olarak adlandırılan Bozkırlı Mustafa Efendi dışarıda boş yere gezmeyen, komşu, akraba, eş-dost ziyaretlerine fazlaca gitmeyen bir kişiliğe sahip olduğuna değinerek, “ Herkes onun evine ziyarete gelirdi. Görev dışındaki vakitler hep evinde bulunur, zaten hemen her gün mesele danışmaya gelenlerle evi dolar taşardı Kendi kendine marangozluk, saatçilik ve ciltçilik öğrendi. Evinde cilt aletleri vardı. Aldığı eserlerin çoğunu ciltlemiştir. Hoca Efendi elini öptürmezdi. Bir defasında Küçükkalay, Hoca’nın elini sıkıca tutarak elini öpmeyi başarmıştı.Arap asıllı öğrencilere Arapça ve Tefsir dersleri verecek kadar mükemmel dil bilen ve Arap belagatına aşina olan Küçükkalay gibi bir hoca, Bozkırlı Hoca Efendi’de çok farklı ve üstün özellikler görmeli ki elini öpmekte ısrar etsin.” dedi.
FETVALARIYLA SORUNLARI ÇÖZERDİ
İmamlık imtihanında jüride amcasının bulunduğunu söyleyen PARLAKTÜRK tanıdıklarına ayrımcılık yapmadığını, hayatında bunu prensip haline getirdiğini ifade etti:” Yetiştirdiği öğrenciler arasında Kayserili Hafız Halit, Çorumlu Hacı Ahmed Efendi, ikisi de imam olan kardeşleri Mehmet ve Ali Parlaktürk, emekli astsubay Refik Kayaalp, Hayrettin Karaman, Ali Osman Koçkuzu, Vaiz Mustafa Uysal, Mahmut Toptaş Hoca Efendiler vardır. Bozkırlı Mustafa Efendi fıkhi meseleleri çözmede son derecede maharetliydi.Damat adayına fena halde kızan bir kız babası: ‘Ben bu adama kız vermem, verirsem şart olsun’ diye nikâhı üzerine yemin eder. Kız babasının dışındaki her iki aile efradı ile nişanlı gençler ise bu evliliği şiddetle istemektedir. Yapılan bu büyük yemini çözmek üzere gittikleri her yerden eli boş dönen aile fertleri sonunda Bozkırlı Mustafa Efendi’ye giderek meseleyi danışırlar. Hoca’nın verdiği cevap sudur: “Evladım, şart eden adamı başka bir eve götürün. Onu orada oyalarken siz gelin kızı ev halkının elinden alarak damat evine götürün. Böylece gelin kızı babası vermiş olmaz. Annesi veya evdeki yakınları vermiş olur. Yeminini de bozmuş sayılmaz. Bu cevapla aile fertleri sevinerek eve dönerler ve anlatılan işlemi gerçekleştirirler.
Amcası Bozkırlı Mustafa Efendi’nin ilmi derinliğine değinen Mehmet Emin PARLAKTÜRK, “ Dini bir mesele olduğu zaman en iyi çözüm ‘Bozkırlı Hoca’ olarak bilinen Bozkırlı Mustafa Efendi’den gelirdi. Son dönemde yetişen Konya’nın en önemli âlimlerdendi. Pek çok dinî mesele hakkında verdiği fetvalar, onu Konya dışında da tanınır kılmıştır. Konya'nın, tabir yerindeyse fetva makamıydı. Asla kafadan fetva vermezdi. Bilerek ve okuduğu kitaptan alıntı yaparak fetva verirdi. Ben amcamın evine sık giderdim ve çok defa şahit olmuşumdur, Gelenler sorularını sorduklarında kütüphanesinden ilgili kitaptan sayfasına söylerdi. Diyanet İşleri Başkanlığından ve müftülüklerden de sorulan birçok fetvaya cevap vermiştir. Ünlü İslam âlimi Prof. Dr. Muhammed Hamidullah Konya'ya geldiğinde, birçok hoca ile görüştürülür, hocalar kendisini tatmin etmez.En son Bozkırlı Mustafa Efendiyle görüştükten sonra Hamidullah Hoca ‘Burada böyle bir âlim vardı da siz niye beni başka yerlerde dolaştırıp durdunuz? Yazık, önceki vakitler zayi oldu!..’ demiştir.”
KİTAP KURDU BİR İNSAN
Zengin bir kütüphaneye sahip olan Mustafa Hoca “Ben aldığım kitabi okumadan kitaplığıma yerleştirmem” demiştir. Vaaz için evden çıktığında sadece belli kitapçılara uğrar, yeni çıkan Arapça kitapları takip eder, olmayanları alırdı. Resmi görevi sebebiyle uğradığı Müftülük dairesi dışında en fazla uğradığı mekânlar Arapça eserler satan kitapçılar olurdu. Özellikle Kitapçı Arif Etik, Can, Uysal Kitapevleri ile İsmail İncili'nin dükkânı sık uğradığı yerlerdi.Evine götürdüğü kitapları hanımından çekindiği için saklayarak odasına çıkarırdı..
63 yaşında böbrek yetmezliği nedeniyle 30 Eylül 1979 Pazar günü vefat eden Bozkırlı Mustafa Efendi, ölümünden kimseye haber verilmemesi, selâ verilmemesini istemesine rağmen büyük kalabalık bir cemaat tarafından Üçler Mezarlığı’na defnedildiğine değinen Mehmet Emin PARLAKTÜRK Mustafa Efendi’nin kütüphanesinin Koyunoğlu Müzesi ve Kütüphanesinde bulunduğunu söyleyerek konuşmasını tamamladı.. Sohbetin soru cevap kısmından sonra HİSDER Başkanı Prof. Dr. Önder KUTLU ve Muammer YAVUZ tarafından Mehmet Emin PARLAKTÜRK’e hediyesi takdim edildi. Toplantı toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.