Yıl 2008. Türkiye Avrupa Şampiyona’sında 3. olmuş ve son saniye golleri ile de şampiyonaya damga vurmuş. Bütün dünyanın gözü Türkiye’nin üzerinde. Turnuvanın ardından uluslararası bir konferans için Kanada’ya giden Konyaspor masörü Uğur Çimen’e de bakış açısı farklı haliyle. Ancak beklenenden fazlası gerçekleşiyor. Kanada’nın önemli takımlarından biri Uğur Çimen’e Teknik Direktörlük teklif ediyor… 

Futbol peri masalları ile dolu bir alan. Toprak sahalardan spot ışıkları ile aydınlatılmış süslü alanlara geçiş serüvenlerine aşinayız. Ancak masörlükten profesyonel takım teknik direktörlüğün geçiş pek de karşılaştığımız bir hikaye türü değil. Konyaspor masörü Uğur Çimen’in Konya’dan başlayıp yine Konya’da, başladığı yerde tamamlanan Amerika ve Kanada macerası filmlere konu olabilecek türden. Uğur Çimen’in bu ilginç hikayesini kendisinden dinlemek ister misiniz?

HAYALİM İLK SPOR PROFESÖRÜ OLMAKTI

1975 yılında Konya’da doğdum. Üniversite de dahil öğrenim sürecimi Konya’da geçirdim. ABD’de de yüksek lisans yaptım. O yıllarda Türkiye’de spor profesörlüğü yoktu. Ben de Türkiye’nin ilk spor profesörü olmak hayaliyle ABD’ye gitmeye karar vermiştim. 

AMERİKA’YA GİTMEK İÇİN MASÖRLÜK YAPTIM

Çocukluğumda ise 4-5 yaşlarında futbolla tanıştım. Babam Konyaspor’un eski yöneticilerindendi. Çok küçük yaşlarda beni Konyaspor’un maçlarına götürürdü. O zamandan beri futbol sevgisi içime düştü. 8 yaşında ise Konyaspor altyapısında futbol oynamaya başladım. Okul takımlarında futbol oynadım. Atletizm ile de ilgilendim ve bu alanda Türkiye şampiyonlukları yaşadım. Ama sevgim futbol olunca futbola daha fazla ilgi gösterdim. 1995 yılında Selçuk Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’ni kazanınca bir karar verdim. Çok üst düzey futbolcu olamayacağımı anladığım zaman kendime de futbola hizmet etmek için bir hedef koydum ve antrenör olmak istedim. Ben realist bir insanım. Yeteneklerimle futbolcu olarak üst seviyeye çıkamayacağımı anladığım zaman antrenör olmaya karar verdim. Daha sonra çeşitli alt yaş gruplarında Konyaspor’da antrenörlük yaptım. Zaman zaman A takımda da yardımcı antrenör olarak görev yaptım. Bu süre zarfında ABD’ye gitmeye karar verdim. ABD’ye gitmek için paraya ihtiyacım vardı ve ben de Konyaspor’da masör olarak görev yapmak istedim. Bu kararımı dönemin A takım hocası Yılmaz Vural’a söyledim. Yılmaz hoca işin zorluklarını anlattı ama ben yine de kabul ettim ve bu göreve hazırım dedim. Ve A takımda masör olarak görev yapmaya başladım. 

ÖĞRECİLERİME MASAJ YAPTIM

Tabi ki işin zorluklarını da görmeye başladım. Sonuçta zamanında öğrencilerim olan oyunculara şimdi masaj yapıyordum. O adaptasyon süreci benim için gerçekten zor oldu. Ve yıl sonuna kadar o şekilde devam ettim. Ve sezon sonunda kendime koyduğum hedef için ekonomik olarak rahatlamıştım. Sezon biter bitmez ise Amerika’ya gittim. 

YILIN FUTBOLCUSU SEÇİLDİM

Gittiğim ülke hakkında pek bilgim yoktu. Dil bilmiyordum. Ama dönmek yok dedim. Orada bir Amerikalı ailenin yanında kalıyordum. Bir gün benzin istasyonunda çalışan bir adam var. Ben ona bakıyorum o da bana bakıyor ama bir türlü konuşma cesareti gösteremedim dil bilmediğim için. Daha sonra bir gün cesaretimi topladım ve yanına gittim. ‘Sen Türk müsün’ dedim. ‘Evet, Türküm’ dedi. Orada bir muhabbet başladı. İstasyonun sahibinin bir futbol kulübünün başkanı olduğunu öğrendim. Daha sonra istasyonun sahibi ile tanıştım ve beni antrenmana davet etti. Ertesi gün uzun bir yolculukla antrenmana gittim. Amerika çok büyük olduğu için bir yerden bir yere ulaşım zor. Aracınız yoksa otobüs kullanmak zorundasınız. Bu da yaklaşık 3 saatimi aldı. Antrenmana çıktım ve ‘hoca kesinlikle benim takımımda olmalısın’ dedi. Ben de şaşırdım. Ülkemde iyi bir futbolcu değildim burada nasıl çağrıldım şaşırmıştım. Ve ekonomik kısımda da bana yardımcı oldular. Ben de hem okula gidiyordum hem de futbol oynamaya başladım. Bu takımda 3 yıl kadar oynadım. Kariyerim boyunca Türkiye’de forvet oynamaya çalışıyordum ama ABD’de stoper olarak oynadım. Hatta yılın futbolcusu da seçildim. 

AMERİKA’YA BİR DAHA DÖNEMEDİM

11 Eylül saldırısından 1 yıl sonra ben Türkiye’ye geri döndüm. 2001 yıllarında orada bir futbol kulübünün de sahibi olmuştum. Türkiye’ye kısa bir ziyarette bulunarak ailemi görmek istemiştim. Ve bu yüzden Türkiye’ye döndüm. Döndükten sonra 11 Eylül saldırılarından dolayı Müslümanlara yapılan vize uygulamaları nedeniyle ABD’ye bir daha dönemedim. 4 kez vize başvurusu yaptım ama hiçbiri kabul edilmedi. Kurduğum hayat ve hayallerimin hepsi bir gecede yıkıldı. 

KANADA’YA KONUŞMACI OLARAK GİTTİM

Daha sonra Konya’da ne yapabilirim diye düşünürken Konyaspor’dan teklif geldi. Bu teklifi kabul ettim. Ama antrenör sözleşmesi yaparım diyerek şart koştum. Antrenör belgesi ile bir süre Amerika’ya vize alabileceğimiz düşünmüştüm. Antrenör sözleşmesi yaptım ama Konyaspor’da hem masör olarak hem de tercüman olarak görev yaptım. Daha sonra kardeşim ile Kanada’ya gitmeye karar verdik. Ama bana yine vize vermediler, kardeşime verdiler. Kardeşim tek başına Kanada’ya gitti ben ise Konya’da kaldım. Ben de Kanada’ya göçmenlik için başvuru yaptım ve sonuçlanmasını bekledim. Yıllar geçti Konyaspor’da çalışmaya devam ettim. 2008 yılında Kanada Toronto Üniversitesi bir konferansa beni konuşmacı olarak davet etti. Üç haftalık bir Kanada ziyaretim oldu. O dönem Türkiye’nin Avrupa 3.’sü olduğu zamandı. Ve final maçı da benim konuşmamın olduğu bir zamana denk geldi. Türkiye’nin üçüncü olduğu Avrupa Şampiyonası’nda bir Türk’ün konuşmacı olarak sahnede olması farklı bir etki yarattı. Oradaki üç farklı takım bana iş teklifi yaptı. Ben de bu kararı henüz veremeyeceğimi düşüneceğimi söyledim. Döndükten sonra iletişimimiz devam etti. Ben Konyaspor ile ilk devreyi bitirdim. 

‘AVRUPA ÜÇÜNCÜSÜ ÜLKEDEN ANTRENÖR GELDİ’

Teklif veren takımlardan Nort York Astros takımı bana olan ısrarı ile ön plana çıktı. Bana ve aileme davetiye gönderdiler ve vize aldılar. Kanada’ya davet ettiler. Kanada’da bir profesyonel lig var ama kalite olarak düşük bir lig. FIFA Kanada’ya ciddi yatırımlar yapıyor. Ailemle bir karar verdik. Ocak ayında sözleşmemi feshettim. Konyaspor da bu kapı sana her zaman açık diyerek beni Kanada’ya uğurladı. Kanada’da sözleşmeye imza attığım an ulusal medyada haberler yapılmaya başladı. Avrupa üçüncüsü ülkenin Süper Lig’inden bir hoca geldi diye haber yaptılar. Türkiye’deki algı ise ‘burada masördü Kanada’da antrenör oldu’ diye haber yapıldı. Türkiye’de dalga geçersine haber yapılınca benim de motivasyonum düştü ve işimi yapamaz oldum. Daha sonra kulüp başkanı gelip bana ‘neden moralin bozuk’ diye sordu. Ben de durumu söyledim. O da, “Biliyorum ama neden üzülüyorsun burası Kanada burada insanlar yaptıkları işler ile ilgili diplomaları varsa o işi yapabileceği anlamına gelir. Dolayısıyla senin de diploman olduğu için saygıyı hak ediyorsun. Bunun yanında masörlük mü yaptın? Süper! Bir iş daha biliyorsun” dedi. Bu konuşmadan sonra işime daha çok konsantre oldum. Türkiye’de her hafta maçlarım yayınlandı. Kanada da zamanla tanınmaya başlayınca bana ulusal takımda da bir iş verdiler. Kanada U- 17 takımında bana bir görev verildi. 3,5 ay kadar bir grubu Milli Takım seçmelerine hazırladım. 

KANADA’DAKİ TÜRKLER ÇOK İLGİ GÖSTERDİ

Kanada ile ABD arasında tabi ki fark var. ABD’ye giden Türkler genelde eğitim için giderlerdi. Kanada’da ise daha çok para kazanmaya gidiyorlardı. Ve oradaki Türkler beni düğünlere falan çağırmaya başladılar. Kanada’da ki Türkler bana bu şekilde ilgi gösteriyorlardı. 

EŞİM TERCİH YAPMAMI İSTEDİ

Tabi Kanada’da lige ilk geldiğimde kimseyi tanımıyordum. Başkalarının yönlendirmesiyle yavaş yavaş takımı tanımaya başladım. Hazırlık maçlarında son 4 sezonun şampiyonunu yeniyoruz. Gazeteler bizi övüyor. Ben de takımım iyi bir sezon geçirecek diye düşünüyorum. Daha sonra gerçek lig başlıyor. Benim hazırlık maçında yendiğim takımlar ligde başka kadrolarla mücadele ediyorlar. Başkana sordum bu oyuncular nerden geldi dedim. Orada kolejde oynayan futbolcular o bölgenin takımlarında oynuyorlarmış. Ben de başkana ‘bana neden böyle bir şey olduğunu söylemedim’ dedi. O da, ‘söylesem sen de isterdin ama şu an bütçemiz yetersiz’ dedi. O yüzden ben de sana hiç söylemedim. Ben de ısrarla transfer istedim ama Kanada’da kolay transfer yapılmıyor. Bu şekilde biz devam ederken eşimin ciddi bir adaptasyon sorunu oldu. Ben de onu 1 aylığına Türkiye’ye gönderdim ama o hiç geri dönmedi. O da, ‘ya iş ya ben’ diye bana tercih sundu. Montreal deplasmanında 0-3 yenildik. O maçta 2 kırmızı kart gören oyuncularım vardı. Ben de onları kadro dışı bıraktım. Başkan da affedilmelerini istedi. Ben de duygusal bir süreçten geçiyordum. ‘Onların dönmesini istiyorsanız ben bırakıyorum’ dedim ve bıraktım. Bu da istemeden Türkiye’ye dönmeme sebep oldu. 

SPORDAN UZAK KALDIM BİR SÜRE

Türkiye’de tekrar antrenör olmak istedim. Başka takımlarla da görüştüm ama tam anlaşacağız masörlük yaptığımı öğreniyorlardı ve vazgeçiyorlardı. Baktım ki antrenörlüğü kovalarsam işsiz kalacağım ben de tekrar masör olarak Konyaspor’da görev almaya başladım. Ama kampa gitmeden bırakmak zorunda kaldım. O dönemde bir arkadaşın sebep olması yüzünden işi bıraktım. Konya’da bir enerji firmasında yöneticilik yaptım. Ben tekrar Kanada’ya dönmek istiyordum ama ailem gitmek istemiyordu. 

EŞİM RAHATSIZLANDI, KANADA DEFTERİNİ KAPATTIM

Zafer Biryol’un Kanada’ya gitmesine de ben sebep oldum. Benim Kanada’da bir futbol takımı kurma projem vardı. Zafer Biryol da bu projeye sıcak baktı. Geldi nasıl yaparız diye sordu ben de anlattım. Zafer Biryol gitti ve orada bir takım satın aldı. Ben de o takımın antrenörü oldum. O takım Soccer Lig’e çıktı. Ben tekrar Kanada’ya gittim ve antrenörlük yaptım. Daha sonra eşimde hayat boyu sürecek bir hastalık çıktı. Sanırım Kanada’da yaşadığı stres yüzünden bir rahatsızlık geçirdi. Bu sefer eşim Kanada’da kalmak istedi ama ben izin vermedim ve beraber Türkiye’ye döndük. Artık Kanada defterini kapatmıştım.

HİÇ PİŞMAN DEĞİLİM 

Ardından tekrar Konyaspor’da görev almaya başladım. Milli Takım’da da masörlük yaptım. Şu anda Kanada’da eski bir oyuncum bir takım satın aldı ve benim takımın başına geçmemi istiyor ama ben kabul etmiyorum. Aslında hala antrenörlük yapmak istiyorum ama yeni maceralar için artık çok yaşlı olduğumu düşünüyorum. Belki de daha az risk daha fazla ömür diye düşünüyorum. Yaşadıklarım için hiç pişman değilim. Çok güzel zamanlar geçirdim. Orada bana olan ilginin hala devam etmesi tabi ki benim için çok hoş. Beni hala davet ediyorlar ve belki de bir takımın açılışını gideceğim. 

TÜRKİYE’DEN OYUNCU GÖTÜRMEYİ DÜŞÜNDÜM

Türkiye’den de Kanada’ya oyuncu götürmeyi düşündüm. Devam etsem götürecektim de ama burada kazandıkları parayı orada kazanamazlar. 4-5 oyuncuyla görüştüm ve devam etseydi takımıma da alacaktım.

YUNUS ALTINBEYAZ

Editör: TE Bilişim