31 Mart Mahalli İdareler seçimlerinin ardından Konya’ya yatırım yağmaya başladı. İstanbul ve Ankara’da seçimleri kaybeden AK Parti iktidarı Konya’ya son 17 yılda yaptığı yatırımların yanı sıra son aylarda Konya’ya ciddi yatırımlar kazandırıyor. Geçtiğimiz aylarda Konya için tarihi öneme sahip metro projesinin imzaları atılmıştı. Konya Metrosu’nun 21,1 kilometrelik ilk etabı Köyceğiz Necmettin Erbakan Üniversitesi Kampüsü’nden başlayıp Meram Tıp Fakültesi, Beyşehir Yolu, Eski Sanayi, Yeni Gar İstasyonu, Fetih Caddesi, Ahmet Özcan Caddesi, Çeçenistan Caddesi ve Meram Belediyesi’nde tamamlanacak. Toplam 22 duraktan oluşacak ilk metro hattında 35 dakikada seferin tamamlanması planlanıyor. Planlanan sefer aralığı 4 dakika ile 2.72 dakika arasında gerçekleşecek. 4 katanerli taşıtlardan oluşan bir sistemle yolcu taşınacak. İnşallah ikinci etabın da tamamlanmasıyla birlikte Konya çok önemli bir merhaleyi kat etmiş olacak. Yine Konya için önemli olan yatırımlar arasında yer alan Konya Büyükşehir Belediyesi ve TCDD Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilecek KONYARAY Banliyö Hattı’nın imzaları Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay ile TCDD Genel Müdürü Ali İhsan Uygun tarafından geçtiğimiz hafta atıldı. Bu projeler tamamlandığında Konya adeta ulaşımda altın çağını yaşayacak.

Konyalılar olarak bizlere bu projelerin hayata geçirilmesinde çok önemli görevler düşüyor. Öncelikle bu güzel projeler hayata geçerken yaşanabilecek sıkıntılara katlanmamız gerekiyor. Bir Konyalı olarak güzel projelerin hayata geçmesinde emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Konya gerçekten yapılan yeni ulaşım yatırımları sayesinde diğer şehirlere göre daha yaşanabilir bir şehir olacak. Hem Metro, hem de KONYARAY’ı Konya’ya kazandıran Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan’a ve tüm Konya milletvekillerimize teşekkür ediyorum.

Konya için geçtiğimiz hafta önemli bir adım daha atıldı. Konya’da düğün sezonu öncesinde düğün konvoyları yasaklandı. Bu karar oldukça önemli. Düğün sezonunda konvoylar vatandaşlarımızın büyük sıkıntılar yaşanmasına sebep oluyordu. Bu kararı Konyalılar olarak saygıyla karşılıyoruz.

Savunan Adam Erbakan

27 Şubat 2011 tarihi, Türk siyasetine damga vuran Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın vefatının 9.yıl dönümü. Erbakan… Bitmeyen bir azim, sarsılmayan bir inanç, davasına adanmış bir ömür…  Erbakan… İnandığı ve savunduğu değerler uğruna feda edilmiş müstesna bir hayat hikâyesi... Erbakan… Kimine göre savunan adam, kimine göre nezaket timsali, kimine göre öncü lider, kimine göre her zaman haklı çıkan dâhi, kimine göre anlaşılamayan siyaset dehası, kimine göre veli, kimine göre davasına mecnun olmuş er kişi… Zor zamanlarda konuşmanın zorluğunu yıllarca yaşamış, kuşdili kullanmak zorunda kalmanın acısını her daim hissetmiş olmasına rağmen hiçbir vakit nezaketi elden bırakmamış bir beyefendi…

Gazeteci yazar Ahmet Taşgetiren'in 27 Kasım 1997'de köşesinde 'Seni Seviyoruz Savunan Adam...' adlı yazısı dün vefat eden Necmettin Erbakan'ın hayatını en iyi anlatan yazı olarak arşivlerdeki yerini aldı. İşte Taşgetiren'in o yazısı:

Seni Seviyoruz Savunan Adam... (İstanbul, 20 Kasım 1997)

"Genç adam seher vakti kalktı. Gecenin derinliği her yerde hissediliyordu. Abdest aldı. İki rekât namaz kıldı. Yasin-i Şerifi okudu. Sonra dua etti. "Rabbim, dedi, onun göğsüne inşirah ver, göğsünü genişlet... işini kolaylaştır. Dilindeki düğümü çöz, ta ki sözleri doğru anlasınlar." O güne kadar çok eleştirmişti. Zaman zaman "Acaba gerçekten samimi mi? yoksa..." diye sorular ve ihtimaller arasında bocaladığı bile olmuştu. Ama işte şu tercih noktasında aklına duadan ve muhabbetten başka bir şey gelmiyordu.

71 yaşında yüzüne tevekkülün ince izleri sinmiş bir adam, hiçbir şekilde yıkılmadığını ifade edercesine zarif bir tebessümle basamakları tırmanıyordu. Savunacaktı...

Savunması gereken ne varsa hepsini... Üstüne yürünen her şeyi... Ezilen her insanı... Horlananları. 71 yaşından sonra insan, kendi dünyasını savunmazdı. O savunma bir gelecek savunmasıydı. Dünyadan sonra gelecek olana yönelik bir savunmaydı. "Her adımı bir keffaret olmalı geçmişte hata olarak görülenlere..." diye düşündü. Sabah güneş doğarken, o hâlâ dua ikliminde yaşıyordu.

Her şey bitecekti bu dünyada... Tarihe düşülen notlar kalacaktı... Onlar gidecekti ebediyet âlemine... Her yapılanın yazıldığı bir tarih kütüğü vardı, o taşınacaktı en yüce mahkemeye... Yargı adamlarının da yargılandığı bir mahkeme daha kurulacaktı... Önemli olan oraya taşınacak zabıttı... Onun için savunan adam adına hiçbir şeye üzülmek doğru olmazdı. Dünyevî üzüntü ve sevinçler hep geçici idi... Önemli olan, dünyada ebedîyyen kalıcı olanın sırrını yakalamaktı. Savunan adam, belki en kalıcı eylemini, orada dururken gerçekleştirmiş olmaktaydı..."

İlim, fikir, siyaset, devlet ve dava adamı Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ı vefatının 9. yılında rahmetle minnetle ve şükranla anıyorum.