14 Mayıs 2018’de  ‘’Ölçek Büyüklüğüne Doğru ’’ yazımdan birkaç satırla şöyle demiştim;

“Hızla değişen ekonomiler içerisinde işletmeler de gelişiyor.

 Bazıları büyüyor, gelişmeden kayboluyor, bazıları gelişiyor ve kayboluyor.

Özellikle Anadolu işletmelerinde büyüme ve gelişme şartlara göre oluyor. Yani işletmeler şartların pasif unsuru oluyor.

Oysa gelişen dünya düzeninde işletmeler; firma, marka, teknoloji satın almalar ve birleşmeler ile stratejik üstünlükler kurmaya, güç haline gelmeye çalışıyor.

Gelişen bu firmalar; piyasayı, şartları çok iyi analiz eden, piyasada oyun kurucu olarak var olan veya oyun kurucu olmak isteyen firmalar. Bunlar piyasada etki meydana getirir bu etkileri ile piyasa tarafından dikkat ile izlenir.

Öyle ki sadece kendi piyasasında değil, o ülke ekonomisinde ya da global ekonomide bu firmaların aldıkları pozisyonlar piyasalara yön verir.

Her firmanın kendi iç kapasitesine, piyasaya, konjonktüre göre farklı farklı seviyelerde ölçek büyüklükleri vardır.

Ölçek büyüklüğü, bir firmanın olmak istediği piyasada maliyeti minimize ederek sürdürülebilir karlılığını sağlayacak üretim seviyesine ulaşmasıdır.

Optimum ölçek büyüklüğü sınırsız bir büyüme değildir. İşletme maliyetini minimize edinceye kadar büyür. Maliyetin minimum olduğu üretim seviyesi, en uygun seviyedir bu seviyeden sonra üretim artışı maliyet artışına sebep olur.”

O günlerde Organize sanayi bölgesinde, 5. Organize sanayi Bölgesi henüz tahsislere çıkmıştı. İşletmelerin daha geniş alanlara, daha gelişmiş işletme ihtiyaçlarına cevap verebilecek alanlar büyük ihtiyaç halini almıştı. Henüz savunma Sanayi Konya’ya gelmemişti.

3 yıl içinde muhteşem gelişmeler olmuş.  5’nci bölge açılmış. Tesisler birer birer yükseliyor. İşletmeler kapalı ve büyük bir alana geçmenin çok ötesinde işletmenin amacına göre tasarlanmış, en uygun iş akışının olabileceği işletmeleri tasarlayarak yeni işletmeler açılmaya başlanmış.

Yaşananlardan ders çıkarılmışa benziyor ama emin olmak için erken. Satışın ve imalatın tek amaç olduğu ama bu amacı destekleyemeyen;  tedarik, stoklama, iş akışı, termin ve sipariş alma gibi unsurların ihmal edildiği işletmeleri sanki aşacak gibiyiz. Aşmalıyız da.  Yoksa darma dağınık kocaman, hantal işletmelerimizden başka bir şey olmaz.

Gelişen sanayileşmeye uygun olarak tedarikçilerin de yeni yerlerinde pozisyonlarını almış olduklarını gördüm.

Öyle ki;  geleneksel küçük işletmelerde, dağınık derme çatma depolar yerine; depolarıyla , satış ofisleri ile ve tedarikçilerine cevap verebilecek çeşitleri ile düzgün raflı depoları ile  kendi konularının  toptancı marketleri haline gelmişler. Aynı şekilde kazandıklarını bağa bahçeye yatıran zengin olma düşüncesi yerine, iş yerine ve işine yatıran zengin ve yeterli stoklara yatırım yapan tedarikçiler haline gelmişler. Bu onlara mal tedarik ederken ölçek ekonomisi imkânı da sunmuş.   Onlar da bu sayede güçlü alımlarla distribütör ve fabrikalardan uygun maliyetlerle satın almalarla Konya ekonomisi zincirindeki önemli katkıyı sağlayabilir pozisyona gelmişler ama alacakları çok yol var.

Aslım, Büsan, Kobisan, Pratikerler, 4 MK SS, Marangozlar, Toptancılar, Ayakkabıclar, Konimsan, Marsan, Şekerciler daha birçok alanda meslekler belirli bölgelerde buluşarak tedarik zincirlerinde yerlerini almışlar.

05.09.2015  Konya’nın Dayanılmaz Cazibesi

14.11.2015 G 20 Zirvesi Konya, İnnopark

03.01.2015 Yeni Türkiye Ve Konya

26.05.2019  Hedef  2023 ve 500 Milyar İhracat ise

Ve daha birçok yazımda Konya’nın küresel ekonomide özellikle de Afro Avrasya bölgesinde  üretici ve dağıtıcı şehir olması ve buna göre pozisyon alması konusunda yazılar yazdım.

Şimdi o konuda yol alınmakta olduğunu görünce umutlanıyorum.

Ancak hala geleneksel eksikliklerimiz bu rotanın en büyük engelleri.

Geçen bir fabrika sahibinin yanına gittim. Çok güzel makineler yapıyor. Benzeterek ve deneme yanılma yoluyla. İlkokul mezunu ama çok azimli ve yetenekli. Ki onun için buralara gelebilmiş. Ama daha ilerisine gidebilmesi için kaliteli insan kaynağına ihtiyacı var.  Yanında mühendis var. İki lafından biri; bu arkadaş mühendis ama bir işe yaramıyor diyor.

Bence işe yarayan kaliteli insan kaynakları ile çalışmak lazım. İşe yaramayanı alıp şikâyet etmek sadece zaman ve kaynak israfı.

Hala hesap verebilir işletmeler konusunda patronlarda bilinç yok. Düzenli muhasebe ve maliyet sistemleri kurulamamış.

Üreticiler stok yönetimi konusunda çok yetersiz.

Dengeli üretim yani satışa göre uyumlu üretim sürecini kuramamışlar.

Doğru ilkeler, iş tanımları yerine; yanlışları bularak ve güderek yönetim şekli hala genel kural.

Kaynak ve zaman israfı yoğunlukta.

Tasarıma göre üretim henüz başlangıç seviyesinde.

Üniversite sanayi işbirliği konusunda işletme ve üniversitelerimiz çok yavaş.

Şehir toplam sanayi kültürü henüz oluşmamış. Gemisini kurtaran kaptan.
Tamamlayıcılık ruhunun gelişmesine ihtiyaç var.

Konya Ekonomisi ortak paydası kavramı henüz içselleşmiş değil.

Herkes herkesten korkuyor.

Dayanışmacı sanayi kültürü kavramı henüz emekleme devresinde.

Bence ekonominin itici gücü ile kazanmış olduğumuz bu gelişme sürecini irademizle gelişme sürecine döndürmemiz gerekiyor.

Bu konuda Sanayi Odası, Valilik, Belediye, Sanayiciler, Tedarikçiler daha çok birlikte mesai yapmalılar. Gelişme yolundaki şehrin gelişimine uygun çözümleri daha çok konuşmalılar. Bence küresel ekonomide daha çok irade kullanan ekonomik oyuncular olabilmemiz için bu dayanışma şart, diye düşünüyorum.