Resulullah Efendimizin kâinatı şereflendirdiği bu ayda, bu hazzı yaşayabilmenin mutluluğuyla, hepinize saygı ve selam ile değerli dostlar, idrakte ortağız inşallah.  

Yüce Yaradan bizim bu, kanımızın son hücresine kadar hissettiğimiz Müslüman olmanın ayrıcalığını ve Resulullah Efendimize ümmet olmanın şerefini, diliyoruz ki tüm âlemi-cihana nasip etsin inşallah efendim. 

Değerli dostlar, gelelim konumuza, derin mevzû, kılıçtan keskin mevzudur aslında, konuşmanın ne menem bir şey olduğu!

Öyle ki kimi konuşur seni sen eder, kimi konuşur seni senden eder! Konuşmak hakikaten bana göre, bir sanattır. Kalp kırmadan, kelamın içine fitne katmadan, egomanyanın içinde kaybolmadan, edep ve ahlakın nezaretinde söze dem vurmak, elbet herkesin harcı değildir. 

Herkes konuşur; ama herkes sözünü dinlettiremez, manayı hissettiremez ve kendisini dinleyenlere güven telkin edemez. Yani bunlar bir maharettir, diğer bir deyişle ustalık isteyen bir marifettir. 

Aristo, akıllı ve güzel konuşan insanı; “Onlar, düşündüklerinin hepsini söylemez; fakat söylediklerini düşünür de söylerler.”  diye tarif eder. Yani konuşmada veya diyalogda akıllı ve mahir olan kişi, konuşmasına bir üslup, bir kıymet katar ki, insanda ister istemez konuşmanın devamına merak icap eder. Şöyle ki;

AKLI-SELİM KONUŞUR:

Bir amaç, bir mana bir mesaj vardır sözünün tamamında; hele bir de niyette bir hedef, din için çırpınış, gençlik için bilgide ekim zamanın keşfi, tarihe sahipleniş, özünde sürekli kendisine kim olduğunu hatırlatan bir iç ses, mangaldaki külü koruyan ve kıvılcımı can yakmasın, hatır yıkmasın diyen bir kemâliyet, hitabette zarafet, lisanda metanet, vurguda cesaret, ifadede berraklık, su misali akıcılık, salih niyetli olmanın verdiği şeffaflık, bilgi dağarcığının dönüştüğü külliyat, aile birliğine sadakat, bireysel hakların sınırlarına hürmet, özlü sözlere hakimiyet, aradaki muhabbeti niceleyen ülfet, tonlamadaki musikice rehavet, sizi adeta bir arınmaya davet eden uzlet, nazına konuşulan samimiyet, manası üzere; insanın arzularını, tutkularını aklının ve inancının kontrolünde tutarak Allah ve insanlar nezdinde kendisini küçük düşürecek hareketlerden sakınmasını sağlayan bir erdemce iffet, karşısındakine kıymetini hissettiren izzet, teberruken nasihat ve nispeten vasiyet, sözün ifadesinde celâdettir ve bütün bunların tamamını süsleyen himmet, nihayetinde de diyalogu destekleyen muhabbet ve tebessümle hitap eder karşısındaki muhatabına, değerli dostlar.  

Yani yukarıda da dedik ya, sözün ve kelimelerin sanatkârı olmak, ayrı bir meziyet, bunların tamamını bir mevzua sığdırabilmekse, muazzam bir gayret ister.

İşte böyle olunca da, sözü altın olanların susması, bana göre de bir kayıp ve bir hezimettir.

Yani maharet, edindiklerini edindirmektir.

Peki, manadan uzak kişi, yani;

AKLI-EVVEL KONUŞURSA:

Efendim, atalar demiş ki cahille etme muhabbet üzülürsün veya sabrın dayanmaz küstürürsün!

Amiyane bir tabirle de insanın; alimle sohbet et, alırsın mertebe; cahille sohbet etme, dönersin m...e...diye, acımasız bir yorum yapası gelmiyor değil hani, konuşmada, saçmalığı, riyayı ve yalanı marifet sayanlara ?

Öyle ya konuşur, sırf konuşmuş olmak için, yani laf-ı güzaf, laf kalabalığı, yani insanın üzerine ağır bir külfettir, konuşmasa daha iyidir aslında. Çünkü böylelerinin topluma ettiği eziyettir. Duygular dibe vurmuş, geçmişini unutmuş ve kendinden bî-haber, söyledikleri ise çoğu zaman kehanettir, sizin içinize bıraktığı izler ise emin olun bir illettir, sizi onun konuşmalarından ikrah ettirerek sevk ettiği durum, zulmettir. Bunca avam ve vahim konuları bir araya getirerek size anlatmaya çalıştığı tam bir vehâmettir, oysa her şeye rağmen halen sizin bunlara inanmanızı beklemesi ise pek tabi ki gaflettir, bu kadar lüzumsuz konuşmaların ve pişkinliğin neticesi ise haliyle nefrettir ve neticede değerli dostlar, bu kadar duygu erozyonuna sebep olan da orada bulunma nedeniniz ki ; baştan sona nedamettir!!!

Yani insanoğlu NET gibi görünse de, asla net değildir. İnsanlar arasındaki diyalogu pekiştiren pek tabi ki karşılıklı konuşmalar ve sohbettir; fakat tadında, kıvamında ve dozunda olduğu sürece!

Yani ayeti kerime de, Yaradan'ın da buyurduğu üzere;

“ Onlar, boş bir söz işittikleri vakit ondan yüz çevirirler. Bizim işlediğimiz bize, sizin işlediğiniz sizedir. Size selam olsun, cahillerle ilgilenmeyiz, derler.” ( Kasas, 55 )

Kısacası değerli dostlar sözün sencidesi, en güzel haslet; FAZİLETtir. Evet, konuşmak bir sanat; ama söylediğini dinletebilmek de ayrıca bir yetenektir! 

Muhabbet ile efendim...