İki yıl önce TÜYAP çadırı göçerken oradaydım. Yani bir dehşetin şahidiydim. “Konya'mız fuarı göçen şehir” diye haber olmuştu. 

“Kitap Fuarı” diye duyurulan ÇADIR'a yaklaşırken, tedirgin olmam normaldi, ne demiş büyükler: 

“Dirgeni yiyen sıpa, gelir mi sapa?”

Ama kitap kokusu veya “selülöz manyaklığı” yazarınızı çadıra çekti. 

Ey okuyucu, sevildiğini bil, yazarınız sizler için ne sıkıntılara katlanıyor...

Çadıra yani fuara girince sevindirici bir kalabalıkla karşılaştım. İnsanlar omuz omuza yürüyordu. Her yer kitap doluydu.

Dergah, Ötüken, Yapı Kredi ve İş Bankası Yayınları gibi ülkemizin en ciddi kitapçıları oradaydı. 

Her yer kitaptı ama bir tane bile yangın söndürücü yoktu.  Çadırda yani fuarda 'acil çıkış kapısı' diye bir yazıya rastlayamadım.

TÜYAP'ta gördüğümüz CANKURTARAN aracı (ambulans değil!) fuar çevresinde görülmüyordu. 

İtfaiye aracı da düşünülmemişti. Halbuki her yer kağıttı.

Geçmiş olsun Konya.

Bizim kuşak “1984 ANDA Yangınını” unutmaz. Bir faili meçhul ile küçük bir yangın 50 kamyon kitabın itfaiye tarafından ıslatılmasıyla sonuçlanmıştı. Yangın değil, su işi bitirmişti. 

Pırıl pırıl ANDA Dağıtım iflas etmişti. 

Birkaç kitabın yanması bile kalabalıkların bir 'tünel faciası' meydana getirmesine yol açabilirdi. 

Tekrar geçmiş olsun Konya.

Gelelim kitaplara...

Konya'dan Zeki Oğuz, Kayseri'den Süleyman Kocabaş, fuarın aksakallılarıydı. 

Prof. Dr. İskender ÖKSÜZ hoca ile tekrar görüştük. 

“TÜRK'ÜM ÖZÜR DİLERİM” kitabını yine imzalı olarak kütüphanemize aldık.

Yağmur TUNALI hoca ise “Kavga Günleri 1968-1980” eserini imzaladı. Kitaptaki “ITRİ'nin 300. Yılı” bölümünü konuştuk. 

Yağmur TUNALI hocanın hayatı “SANAT eksenli” olduğu için, mahallemizde az bilinir ve tanınır. Hatıraları okuyunca mutlaka “iyi ki bunlar yazılmış” diyorsunuz. 

İş Bankası'nın kaliteli yayınları arasında bizi bir sürpriz bekliyordu: 

KONYA MUTFAĞI - Saime Yardımcı.

Vedat Milör takdimli bu güzel kitabı derhal satın aldık. 

Atatürk Kültür Merkezi'nde ise 1992 tarihli “Ali Eşref Dede'nin YEMEK RİSALESİ” çantamıza girdi. Fevzi Halıcı büyüğümüzün az bilinen bu çalışması galiba 1992'den beri tekrar basılmadı.

Atatürk Kültür Merkezi'&nde “Sorbon'da İlk Türk Kadını REMZİYE HİSAR” kitabı vardı, şöyle bir baktık ve satın aldık.

Ülkemizde ilim adamlarına rağbet edilmez. İsmini ilk defa duyduğum Remziye HİSAR, Madam CURIE'nin de talebesiymiş. Ünlü ODTÜ'lü Feza GÜRSEY'in de annesi...

Atatürk Kültür Merkezi'nde “ÜLFET Gazetesi 1905-1907” kitabını görünce hemen elime aldım ve öptüm.

Mehmet AKİF'in SAFAHAT'ta Süleymaniye Kürsüsü'nde anlattığı matbaa, “ÜLFET Gazetesi'nin” basıldığı matbaaydı. 

Bazı kitaplar öpülerek alınır, çizilerek okunur, bir dostun okuyup getirmeyişiyle de arkasından ağlanır.

ÜLFET Gazetesi'ni Abdurreşid İbrahim'i ve Konya Japon Derneği'nin merhum başkanı Mehmed Ali ARPARCI'yı 30 Aralık 2014 akşamı İl Halk Kitaplığı'nda hatırlayacağız inşallah. 

Ömrümüz “Vatan Kurtarma” sohbetleriyle eçti. Bu yüzden olacak ÖTÜKEN'den aradığım kitabın sonuncusunu biz aldık: “60'LILARDAN VATAN KURTARMA HİKAYELERİ”

458 sahifelik bu ciddi hatırada 8 vatan evladının “Vatan Kurtarma” hatıraları anlatılıyor, ilgiyle de okunuyor. 

Bülen AKYÜREK'i görünce “Geyve'ye Gülleri Görmeye Gittiğinizde Kaç Yaşındaydınız?” diye sordum.

“Liseye gidiyordum” diye memnuniyetle cevapladı, saat 16:00'daki sohbete davet etti. 

Kıymetli okuyucular, liseli öğrenci Elaziz'dedir ve ünlü MONA ROZA'yı okur. 

Okur ve Geyve'ye gidip “Geyve'nin gülünü” eline almak, koklamak ister. Hemen otobüse biner 12 saat sonra Geyve'de iner, herhangi bir gülü bulur, koklar ve ELAZİZ'e geri döner.

“İçinizdeki Öküze OHA Deyin” kitabının Bülent AKYÜREK'i böyle bir şiir severdiş işte...

Kitap Çadırı Fuarı'nda Konyamızın manevi yapısını gösteren yayınlar da mebzul miktarda vardı. 

ÇİZGİ ve NÜVE yoktu. Bulunmaları çadıra zenginlik katardı.

Çıkışta TYB'de duran ZEKİ OĞUZ beyden bir set almanın huzurunu yaşadık. 

“Dışarıdaki uzun kuyruk neyin nesi?” diye sorunca, “E.D kitaplarını imzalıyormuş, ben de adını yeni duydum”  cevabını aldık. 

“ED” adını duymuştum ama Konya'da insanların “bir saat ayakta bekleyip” kitap imzalatacağını tahmin edemezdim.

Yoksa bu konunun da “yoğun etliekmek tüketimiyle” ilgisi var mı?

Buyurun “ED” Kitapları işte:

“Ben Bu Dünyanın En akıllı İnsanıyım”

“Adam Dediğin Benim Gibi Olur”

“Yerim Seni ÖSS”

“Sadece Aptallar 8 Saat Uyur”

“Bütün Kadınlar Aptal Sen Hariç”

Kıymetli okuyucular, Kitap Çadırının dışından tramvaya kadar uzanan gençler, işte bu kitapları imzalatmak için ayaktaydı.

Bir kitapsever olarak manzarayı “Bir Pazarlama Başarısı” diye yorumladım.

Konu hakkında TYB Başkanımızın da, toplum bilimclerin de görüşünü almak istiyorum.

Şiirsiz olmaz, şiirsiz olmamalı!

Çıkışta İş Bankası Yayınları'ndan CAN YÜCEL'in iki kitabını aldım

“Çok Bi Çocuk” ve “Ölüm ve Oğlum”

Bir fuar da böyle bitti.

NOT: Kaderde Atilla İLHAN'sız OSMANLICA tartışmalarını görmek de varmış!