Depremde Adıyaman’daki evlerinde yakalanan ve 3 çocuğuyla enkaz altında mahsur kalan Küçük ailesi, 6 Şubat gecesini enkaz altında geçirmek zorunda kaldı. Kardeşlerinin ve vatandaşların desteğiyle enkaz altından çıkarıldıklarını ifade eden Bilal Küçük, o anları ve sonrasında yaşananları aktardı. Enkaz altından çıktıktan sonra kendi şehirlerini tanıyamadıklarını ifade eden Küçük, “Depremden sonra ambulans sesi bekledik ancak camdan baktığımda belediye binası dahil her şeyin yerle bir olduğunu gördüm. Kurtulamayacağız sandık, eşimle helalleştik. Dışarı çıktığımızda ise, sanki bizim yaşamımız değil de bir film karesinin içinde gibiydik.” diye konuştu.

Okuyamadı ancak  ‘okumak’ hayatı oldu! Okuyamadı ancak ‘okumak’ hayatı oldu!

Sizi tanıyabilir miyiz?

Ben Bilal Küçük. Depremden dolayı 3 çocuğum ve eşimle birlikte Adıyaman’dan Konya’ya geldik.

Deprem anında yaşadıklarını bizlere anlatır mısınız?

Adıyaman merkezde alt katı dükkân olan, 4 daireli bir apartmanın üçüncü katında oturuyorduk. Bizim kaçma şansımız olmadı. Kaçsaydım 3 çocuğumu da alıp çıkamayacaktım ve tüm çocuklarımı düşünmek zorundaydım. Bu yüzden beklemeyi uygun gördük. Zaten o kadar uzun sürdü ki, bitmeyecek sanıp hanımla helalleştik.

Sağ ve solumuzdaki binaların bizim binanın üzerine yıkılmasıyla biz de binada mahsur kaldık. Sıkışmadık ancak çıkamadık da. Kardeşlerim sabah 9.30 gibi duvarları kırarak bizi çıkardılar. Çıktığımızda kendi mahallemizi tanıyamadık. Sanki bizim yaşamımız değil de bir film karesi gibiydi. Dışarıda buz gibi bir hava, yağmur vardı. Her yerden yardım çığlığı geliyordu. Gerçek olamayacak kadar dehşet vericiydi. 

Yaklaşık 5-6 saat boyunca enkaz altındaydınız, o an neler yaptınız; neler hissettiniz?

Saat 4 gibi olan depremde çoğu bina yıkılmıştı ancak sonrasında 5 dakikada bir artçı denemeyecek büyüklükte depremler oluyordu. Her artçı depremde, şimdi evin kalan kısmı da çökecek korkusu yaşadık. Çocukların zarar görmemesi için üstlerine minder, yastık ne bulursak attık. Zaman geçiyor, sabah ezanı sesi gelecek mi diye bekledik, gelmedi. Ambulans sesleri gelecek ve çıkacağız diye bekledik, siren sesi çalmadı. Adıyaman belediye binası bizim eve yakındı. Camdan baktım, belediye binası dahil binaların yıkılmış olduğunu gördüm. Eşime, ‘Hanım kimse sağ kalmamış ki, bizi kim kurtaracak’ dedim. Daha sonra da sabah saatlerinde kardeşlerim geldi. Bina yan yatmıştı ve ilk çocukları kurtarmak için çare üretmeye çalıştık. En sonunda komşularla birlik olarak yan dairenin duvarını kırarak bize ulaştılar. Deprem, çok az kişinin ‘şükür’ diyebildiği bir acı an oldu maalesef. Ancak biz şükrediyoruz çünkü çekirdek ailemizde vefat eden yok. Sevdiklerimiz yanımızda.

‘AİT OLMAKTAN ŞEREF DUYUYORUM’

Depremden sonra bölgede sizin yardımınıza gelen birileri oldu mu?

Bizim bölgede genelde aile apartmanı ya da akrabalar aynı semtte oturur. Tabi hal böyle olunca bu gibi durumlarda aile bireylerinin hepsi afetzede oluyor ve dışarıdan destek gelmesi gerekiyor. Zaten enkazdan çıkıp Adıyaman’ın halini görenler de şoka giriyor ve o da yardıma muhtaç halde oluyor. Bu yüzden ekip konusunda sıkıntı yaşandı. Devlet imkanlarının yeterince aktif olamadığı durumda, Anadolu insanının gücünü, merhametini şahsen gördüm. Edirne’den Adıyaman’a döner dağıtmak için eşiyle gelen; Isparta’dan, Konya’dan gelen vatandaşları gördüm. Sizi karşılayıp yönlendirecek bir ekip, karşılama yoktu ancak insanlar kendi çabalarıyla tardım faaliyetlerini sürdürdüler. Ben bu topluma ait olmaktan bin kere şeref duyuyorum.

PARANIN GEÇMEDİĞİ COĞRAFYA!

Çıktıktan sonra neler yaptınız, kaç gün bölgede kaldınız?

Adıyaman’ın üst kısmı dağlık bölge ve kayınvalidemlerin o bölgedeki müstakil evleri depremden hasar almamıştı. 11 gün boyunca orada kaldık. Enkazdan çıktıktan kısa süre sonra ben de enkaz çalışmalarına katıldık. Çok kötü durumdaki insanlara ulaştık. Bir kolonun ardında ‘Bu kolonu kırarsanız ben çıkarım’ diyen 19 yaşındaki bir genci kurtaramadık. Elini görünen, ses veren ancak kendine ulaşamadığımız insanların sesi kesildi. Depremin beşinci günü ulaşıp vücudunda darp izi olmayan ancak maalesef nefes alamadığımız insanlar vardı. İnsanlar çok farklı hayallerle, planlarla uyudular ve kapkaranlık yeni bir güne uyandılar; bazıları uyanamadı. 6 Şubat bizim unutamayacağımız, belki de kışın en uzun günüydü. 10’uncu gün, arkadaşım Serkan Taş ve ailesini enkazdan çıkarıp defnettikten sonra bölgeden ayrıldık. İlk defa bir coğrafyada paranın geçmediğini gördüm. Bunlar kolay unutulacak şeyler değil, Allah bir daha yaşatmasın.

ADIYAMAN ÖLDÜ!

Konya’da tanıdığınız var mıydı, gelişiniz nasıl oldu?

Daha önce hiç düşünmediğimiz, ‘güvenilir kent’ düşüncesi, depremden sonra oluştu. Konya’da teyzemler vardı ancak onlar olmasaydı da Konya ya da Karaman’a gelecektik. Depremden sonra en çok ihtiyacımız olan şey, güvenilir alan oldu. Orada yaşamayan biri için belki bu sözler fazla anlam ifade etmeyecek ancak orada doğup büyüyen biri için Adıyaman öldü! Biz kentini, memleketini seven insanlarız. İnşallah bölge tekrar yaşanılabilecek bir durum haline gelirse, şehrimize gitmek istiyoruz.

Depremle ilgili insanlara, yetkililere söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Bölgedeki çalışmalarda farkına vardığım bir teknoloji vardı ve dikkatimi çekmişti. Onu sizlerle paylaşmak istiyorum.  Biz ‘sesimi duyan var mı’ şeklinde bağırıp sessiz kalarak enkaz altında birine ulaşmaya çalışırken Koreli bir ekip, ellerinde bir cihazla sismik dalgalar sayesinde kaç metre aşağıda canlı var, dakikalar içinde buldular. Bu ekipmanın neden bizde olmadığını sorguladım. Belki aşağıda bağırmaya gücü olmayan ya da çok aşağıda kalmış biri var ve biz öyle bir durumda onun sesini duymaya çalıştık. Bu teknolojilere her zaman ihtiyaç var ve en azından diğer yıllarda yatırım yapılmalı. İnsanın ve canın saniyelerle savaştığı afet zamanlarında, bu işlerin başında hak edenlerin ve işinin ehli insanların olmasını istiyoruz çünkü duyduğumuz bazı olaylar, ölümüz kadar canımızı yaktı.

Ayrıca depremden en fazla etkilenen Adıyaman’ın kurulu olduğu bölgeye baktığımız zaman, bölgenin yumuşak, tarımsal toprak olduğunu gördük. Bunun tekrarının olmamasını ve en azından bundan sonra bu unsurların daha çok göz önünde bulundurulmasını istiyoruz.

İnşallah, teşekkür ederiz.

HACER CEYLAN 

Editör: TE Bilişim