7 Haziran seçimlerine 2 aydan az bir süre kaldı. Siyasi partiler seçim kurullarına kesin olmayan listelerini verdiler. Seçim kurullarının tanıdığı süre içerisinde siyasi partiler eksikliklerini ikmal edip seçim sathı mahfiline girmiş olacaklar.

Seçim takvimi açıklandıktan sonra siyasi partilerde bir hareketlilik yaşandı. Kimi tek başına girmeyi tercih etti kimileri baraj endişesinden ittifak yapmayı.

Şu gerçek ki seçimde baraj endişesi taşımayan üç partimiz var AKP, CHP ve MHP.

HDP siyasi strateji gereği bu seçime parti olarak girme kararı aldı. Hâlbuki bundan önceki seçimde yaptıkları gibi bağımsız adaylarla seçime girmiş olsalar mecliste grup kurmaları içten bile olmayacaktı.

Bunun çeşitli nedenleri olabilir. Evvela yalnızca etnik kökenli parti imajından kurtulup Türkiye'nin partisi unvanını almak, istemiş olabilirler. Çünkü etnik bakımdan alabilecekleri maksimum oy yüzdesi 8,50.Kürt oyları açısından doyuma ulaşmış olan parti, barajı aşabilmek için kalan bir buçuk oyu da Edirne'den, İzmir'den, Antalya vs gibi diğer illerimizden almayı zorlayacaktır. Sadece Kürt oyları değil Türk oylarına da ihtiyacı vardır. Bu mümkün müdür göreceğiz.

Bir diğer neden, çözüm süreci, Kandil ve İmralı'da kilerin siyaset yapmasına imkân tanıyacak bir Anayasa değişikliğinin içinde olması karşı safları sıkıştıracağından bu dönem dışarıda kalmak isteyebilir. Kendisine verilen oyların iktidar partisinin oylarını müspet veya menfi etkileyeceğini bildiği için dolaylı olarak destek vermiş olabilir.

Bir taraftan CHP ye göz kırparken diğer yandan AKP ile ipleri koparmamaya gayret ediyor. Yılların CHP li Celal Doğan'ı Gaziantep'ten, AKP li Dengir Mir Mehmet Fırat Mersinden birinci sıradan, Tayyip bey hayranı olduğunu söyleyen Hüda Kaya İstanbul'dan 2. sıradan HDP den, Mehmet Bekaroğlu CHP den İstanbul adayı. Arkalarında Doğan medyası, İngiltere ve ABD medyası! CHP ve HDP yeniden dizayn ediliyor. Saflarını sıklaştırmaya çalışılıyor. Bu sefer içeriden vuracaklar gibi gözüküyor. Buradaki üst akıl İmralı'nın yâda Kemal Kılıçtaroğlu'nun değil. Pentagon ve İngiltere'nin!

Beni en çok hayal kırıklığına uğratan partiler AKP ve SP olmuştur. Kök olarak aynı olan, bir ağacın dalları gibi bu, iki kardeş partinin anlamsız, gurur ve kibir kulelerinin altında kalması ve bu iki parti arsında kalmış milli görüş seçmenini üzdü. Hangisine oy verirsek verelim içimiz rahat etmeyecektir.

Yanlarına BBP partisini de almış olsalardı en az yüzde beş daha fazla oy alacaklardı. O zaman ne HDP'nin şımarıklığına nede MHP ve CHP'nin Tayyip düşmanlığından gözlerinin önünü görmeyen kör siyasetlerine ihtiyaç duyulacaktı. Halkın yüzde elli beş oyunu almış bir partinin çıkartacağı anayasaya, getireceği başkanlık sistemine kim itiraz edebilirdi? Pentagon ve doğan medyası da elleri böğründe “bakar”lardı.

Bölgemizi kasıp kavuran yangının olduğu bu dönemde, iç çekişmelerini bitirmiş, gözünü bölge ve dünya sorunlarına çevirmiş bir Türkiye olacaktı.

Günlerdir kamuoyunda Erbakan hocamızın oğlu Fatih Erbakan'a adaylık teklifinin gidip gitmediği tartışılıyor. Fatih bana teklif edilmedi diyor, SP ise biz ettik, o evraklarını getirmedi diyor.

Burada adaylık teklifinin Fatih Erbakan açısından baktığınızda genel başkan veya asgariden seçim işlerinden sorumlu genel başkan yardımcısı tarafından yapılmamış olması yok hükmündedir.

SP açısından baktığınızda” bir yetkili ile teklifimizi ilettik bu, yeterli olmalıdır!” demekle, yapılmış olmaktadır.

Peki, şimdi SP in yetkin insanlarına soruyorum; Milli görüşün, liderinin oğluna yada emanetine saygı, sevgi, nezaket bumudur?

Siz genel başkan olarak çağırıp teklif etseydiniz prestijinizden ne eksilirdi? Sizin hocamızdan öğrendiğiniz nezaket bumudur?

Bakın ben size söyleyeyim hocamızın nezaketini; Bendeniz il başkanlığına vekâlet ettiğim dönemde,2004 yerel yönetimler seçimlerini kaybetmiştik. Milli görüşün orta direğinin yaslandığı direk olan Konya'da elimizden gitmişti. Zorluklar içindeydik. Bütün bu zorlukların üstesinden geldik ve il kongresine gidecektik ki. Genel merkezden bir faks geldi. “Konya'da yeni bir il başkanı ve yeni bir yönetim oluşturmak için falan kişiyi yetkili kıldık” şok olmuştum. Bunca hizmetin karşılığı, üçüncü sınıf bir yetkili teşekkür bile etmeden Konya gibi bir ilin il başkanını görevden azlediyordu. Hâlbuki biz zaten işlerimizin yoğunluğundan il başkanlığını devir edeceğimizi tekraren söylemiştik. Ama Kaba ve saygısız bir şekilde, mensubu olmaktan onur duyduğum partimdeki görevimden azledilmiştik.

Bizim görevden ayrılmamızdan merhum hocamızın haberi yoktu. Olamazdı çünkü etrafındaki, çıkarcıların oluşturduğu manyetik alan hocamın teşkilatlarla irtibatını kesiyordu.

Daha sonra hocamızı bir ziyaretine gittiğimizde o saygı ve nezaket abidesi, 82 yaşındaki, her türlü rahatsızlığına rağmen bize ” hoş geldiniz başkanım” diye ayakta karşılamıştı işte aranızdaki fark bu. Ben milli görüşü temsil ediyorum demekle olmuyor.

Günlerdir “milli ittifak” diye kasım kasım kasılıyoruz. Sadettin Tantan, İdris Naim Şahin gibi ahı gitmiş vahı kalmış politikacıların(siyasetçilerin değil) ittifakımıza katıldı diye neredeyse düğün edeceğiz. Adına da “milli ittifak” diyeceğiz.

Davamızı ne hale getirdiğinizin farkında mısınız?  Yaşanabilir Türkiye, yeniden büyük Türkiye, yeni bir dünya ideali bunlarla mı hayata geçecek? Yazık değil mi onca emeği geçen, çocuğunun nafakasından kesip dava dava diye çırpınan samimi teşkilat mensuplarına?

AKP de durum farklı mı hayır! Onlarda kibir kulelerini yükseltmekle meşguller. İl başkanlığını yapmış Ahmet Sorgun beye yapılan hiçbir nezaket kurallarına uymuyor. Ahmet beyle çok yakın bir tanışıklığımız yok. Biz görevdeyken kendisi belediyede hukuk işlerinden sorumluydu. Daha sonra genel sekreter yardımcısı ve KOSKİ genel müdürlüğü yaptı. Genel müdürken istifa etmesi sağlanıp partinin il başkanlığına getirildi. Temiz yüzlü,  Konya'nın evladı, aldığı terbiye gereği milletvekili seçimleri öncesinde İl başkanlığına yeniden aday olmayarak bir nevi milletvekilliği isteğini ihsas etmiş oldu. Ancak listeler açıklandığında ismini göremedik. Nedeni müracaat etmemiş olması.

Oda herkes gibi aday adaylığı için yarışa girecek, kapı kapı dolaşacak ve birlikte çalıştığı arkadaşları tarafından oylanacak ve mülakata tabi tutulacak. YETERLİMİSİN DEĞİLMİSİN DİYE!

Ne kadar nezaketli ve erdemli davranış(?)

Hâlbuki daha önce adını sanını duymadığımız kontenjan adaylar var ki, falanın eşinin arkadaşı, filanın tanıdığı, teyze oğlunun akrabası gibi. Listeniz bu gibi isimlerle dolu.

Peki; Ahmet Bey İl başkanlığına kendisi mi talip oldu yoksa siz mi ona teklif ettiniz? Tabii ki siz rica ettiniz. Aracılar soktunuz. Adamı istifa ettirdiniz. İşin hamallığını yaptırıp, kaymağına gelince de ipe un serdiniz. Oldu mu? Olmadı! Kendi evlatlarınızı böyle kolayca eften püften sebeplerle harcarsanız Gayretullah'ın gücüne gitmez mi sanırsınız?

Meydanlarda sık sık zikrettiğiniz Erbakan'ın yolu bu değil. Erbakan kendine onca hoyrat davrananlara bile nezaketiyle ders vermiştir. Ne SP ne AKP ikinizin yolu da Erbakan'ın yolu değil, kendinize göre kurduğunuz kibir kulelerine giden yoldur. Sarayın 400 milletvekili çağrısını doğru okuyamayan bu kardeş partiler, Cumhur Başkanının rahat oturmasını da sağlayamayacak gözüküyor.2023 hedefinin şaşma riski gözükmüştür. Ne acıdır ki kibir kuleleriniz yıkıldı ve altında kalacaksınız. Sakın sizi kamuoyu araştırmaları yanıltmasın. Ne SP nede AKP kamuoyu araştırmalarında zikredilen rakamlara ulaşamayacak gibi görünüyorsunuz.

Onun içindir ki;

Elan ve üç göbek öteden size kin ve husumetini her fırsatta kusan siyasi partilere gösterdiğiniz önem ve ihtimamı kendi öz kardeşlerinize asgariden gösterirseniz sanırım 2023 değil 2073 kadar iktidarda kalırsınız. Yazık oldu, tarihi Erbakan'ın talebeleri yazacak, tarihçilerde yazacaktı. Maalesef kibir ve gurura kurban ettik.

İSRA / 37. YERYÜZÜNDE KİBİR VE AZAMETLE YÜRÜME! ÇÜNKÜ SEN ASLA YERİ YARAMAZSIN VE BOYCA DA DAĞLARA ERİŞEMEZSİN.