Aylık çıkarttığımız, gazetemizin eki olarak okurlarımıza ulaştırdığımız 10'LAR Dergisi'ni hazırlarken yaşadığımız zorluklardan dem vurmak istiyorum. Konsept gereği bir sektördeki 10 firmayı tanıttığımız dergide, röportaj randevularını alabilmek için tabir uygun düşerse 'akla karayı' seçiyoruz.
Esasında pek dile de getirmek istemiyordum ama artık sabır son randeye vardı. İnsan bir konuşunca bir de yazınca rahatlıyıveriyormuş. Benim ki de o hesap. Yazmayı tercih edip, sarıldık 'kaleme.'
Lisan-ı münasip ile halimizi sektörün temsilcilerine ifade ediyoruz; 'maddi beklentimiz yok, Konyamıza ve Konyalılara hizmet niteliğinde olsun, bir rehber özelliği taşısın diye böyle bir çalışma hazırlıyoruz, zat-ı alilerinizden randevu talep etmekteyiz' diyoruz, sonuç hüsran, utanç.
Niye hüsran? Muhteremlere laf anlatamıyoruz. '20 yıldır kimseye röportaj vermedik, bundan sonra da vermeyiz. Başka kapıya' tarzı sözlere muhatap oluyoruz. Niye utanç? Her ay ele aldığımız bir sektörde yerel değerlerimizi, markalarımızı dergide işliyoruz. Konya ile yerel basını ile barışık olmanız gerekirken, Hazreti Pir'in diyarı olması münasebetiyle mütevazi ve hoşgörülü olmanız icap ederken, sizlerin tavrı bir utançtır.
Şahsen çok dertliyim bu mevzuularda. Bir güleryüzü bile çok görüyor kimi zat-ı şahaneler. Üzülüyorum. Konya insanına, gurur vesilesi saydığımız yerel markalarımıza bu tip hâl ve hareketler yakışmıyor. Herhangi biri, hangi taleple kapınıza gelse bile sizin malınızı veya canınızı istese yine yüzünde tebessüm olsun kardeşim. Unutulmamalıdır ki; İslâm'da tebessüm sadakadır.' Tabii bu sözüm inanan insan bir önem arz ediyor.
Bir özeleştiri de yapmak istiyorum. Kimi firma sahipleri bizi tanıdıktan sonra, 'biz basını böyle bilmezdik. Basın camiasından gelenlerin çoğu ya reklâm istiyor ya da başka bir çıkar hesapları içerisinde. Bazıları da sırf magazin sayfalarına konu olsun diye bir açığımızı arıyor, özel hayatımızla ilgili durumları fotoğraflıyor.' Haklı mı? Haklı kardeşim.
Kanaat-i acinemze bu tip vakalar basına sürülen kötü lekelerdir. Biz de diyoruz ki bunun üzerine, 'bu lekeleri silecek, önyargıları kıracak bir çalışmanın içerisindeyiz. Hiç değilse bizleri bir dinleyin, tanıyın, ondan sonra kararınızı verin ki, bu kötü algıyı hep birlikte kıralım.' Röportaj için bazı insanlara hiç ulaşamıyoruz. Not bırakıyoruz, dönen olmuyor. Diyoruz ki biz de; herhalde kendi içlerinde bir dünya kurmuşlar, bizlerden habersiz yaşıyorlar.