Katilleri Bulun!

Abone Ol

25 Mart 2022. Anadolu’nun Yağız delikanlısı Ashabın Kefh’in delikanlısı Şehit Muhsin Yazıcıoğlu’na Keş Dağları’nda kahpe pusuların kurulduğu günün 13.yıldönümü.

Bir yiğidin sırtından kahpece, haince vurulduğu gün.

Karşısına dikilip söz söyleyemedikleri yiğidi, kahpece, kalleşçe, adice şehit ettikleri gün…

Peki, yüzde bir oyu olan bir siyasi partinin başkanı neden suikasta kurban gitti. Hiç düşündünüz mü?

 Çünkü çıkarcıların, vatan hainlerinin, teröristlerin,  BOP’çuların,  FETÖ’nün, NATO’nun, satanın, çalanın, milleti bölenin önündeki en büyük engeldi. O, engelin ortadan kalkması gerekiyordu.

Muhsin Yazıcıoğlu Türk milletinin milli refleksi idi. Devlet ve milletin bekası için hiç hesap yapmadı. Milletin sesine tercüman oldu. Bu sebeple gayri milli güçlerin önünde bir engeldi, yok edilmesi gerekiyordu.

Kendisi için hiç hesap yapmadı. Hep milletin bütünlüğü, devletin bekası için çalıştı. Kaza süsü verilerek şehit edildi.

Peki, aradan geçen 13 yıl süre zarfında neler oldu. Suikastın ana davası ile ilgili bir arpa boyu yol alınmadı.

Sadece bizim için tali nitelik taşıyan davalarda kararlar alındı. Bu tali kararlar şu şekilde sıralanabilir:

-FETÖ üyeliği suçundan hükümlü olan eski Emniyet Amiri Dursun Özmen, “Yazıcıoğlu bacağı kırık, ambulansla hastaneye götürülüyor, yaralı, şuuru açık. Kurtuldular geliyorlar” şeklindeki bilgi notunu hazırladığı iddiasıyla “görevi kötüye kullanma” suçundan yargılandığı davada 2 yıl hapis cezasına çarptırıldı...

-5 Şubat 2021 günü yapılan, 9 üst düzey kamu görevlisinin yargılandığı davada, Yargıtay 5. Ceza Dairesi, dönemin Kahramanmaraş Valisi Niyazi Tanılır, eski İl Jandarma Komutanı Sezai Akgün, eski İl Emniyet Müdürü Necdet Çelikbilek’e “görevi kötüye kullanma” suçundan 1 yıl 2’şer ay hapis cezası verdi. 6 sanık ise beraat etti.

-Yine Kahramanmaraş  5.Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanan dönemin Adana Jandarma Bölge Komutanı Ali Lapanta ve Adana Jandarma Bölge Komutanı yardımcısı Mazlum Koçoğlu, Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali Arıduru ve Devlet Hava Meydanları Genel Müdürü Orhan Birdal “görevi kötüye kullanma suçundan” 1 yıl 6 ay ile 1 yıl 2 ay arasında değişen hapis cezalarına çarptırıldılar.

Bu kararlar verildi ama vicdanlar tatmin olmadı. Henüz 13 yıl aradan geçmesine rağmen, Ana dosya hala açılmadı ve helikopteri düşürenler yargı önüne çıkarılmadı.

Her fırsatta Muhsin başkan için ‘kardeşimdi’ diyenler, bu olayın aydınlatılması için kılını dahi kıpırdatmadılar.

Siyasi hesap ve menfaatleri için zaman zaman Muhsin Yazıcıoğlu’nu referans gösterenler, onun eylem ve söylemlerinden atıfta bulunanlar, lütfen artık bundan sonra şehit Muhsin Yazıcıoğlu’nu kirlenmiş siyasetinize alet etmeyin.

Her 25 Mart’ta, Muhsin Yazıcıoğlu’nu hamaset duygular ile anmanız bizleri artık bıktırdı.

Ey etkili ve yetkililer! Muhsin Yazıcıoğlu’nu anmayın! O’nun katillerini bulun!

Muhsin Yazıcıoğlu’nu anmayın! 13 yıldır karlar altında olan devletin itibarını kurtarın!

Muhsin Yazıcıoğlu’nu anmayın! Cemal Kaşıkçının katillerini iki günde çözerken, Muhsin Yazıcıoğlu’nun katillerini 13 yıldır niçin bulmadığınızı açıklayın!

Her 25 Mart günü, Muhsin Yazıcıoğlu’nun, “şöyle arkadaşıyım”, “böyle arkadaşıyım”, “sırdaşım “ diye meydanlarda demeç verenler,  TV programlarında konuşanlar var ya.  Ayrı bir komedi. Acaba siz katillerin bulunması için ne yaptınız, kaç duruşmaya katıldınız, neler yapıyorsunuz?

Son sözümüzde bir zamanlar beraber olduğumuz, siyaset yaptığımız bizden birilerine. Muhsin Yazıcıoğlu’nun mirasına oturup, bakan olan, milletvekili olan, danışman olan, bürokrat olan, maddi ve manevi mirasını her yerde kullanan zatlar, sizler neler yapıyorsunuz. Yoksa sizde “araziye uyup” işi zuhurata mı bıraktınız?

Hiç kimse unutmasın, Allah’ın adaleti bir gün mutlaka tecelli edecek. Her kes amellerinin karşılığını alacak.  Unutmayın! Bu dünyada yaptıklarımız kadar, yapmaya gücümüz olduğu halde yapmadıklarımızdan da sorumluyuz. 

Yüce rabbimiz Zilzal Süresi 7 ve 8.ayette “ Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını) görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu (karşılığını) görür.”

Suikast davası bu dünyada çözülmezse bile ahirette bütün detayı ile karşımıza çıkacak. Kusuru, ihmali, vebali ve siyasi hesap yapanlar düşünsün.

Rahmetli ozanımız Arif Şirin 12 Eylül dönemi ile ilgili güzel bir şiir yazmıştı. İşte o şiirden bir alıntı ile yazıma son veriyorum.

“Mahkeme kadıya mülk olmaz beyler, Unutmayın geleceksiz muvaffakiyetler,

Hakikatte gizli bozgunlardır, Onun için milletin bildiğini,

Milletten Saklamayın. Konuşun..!!

Hâkimler, Savcılar Utanmayız siz
Bu mahkeme doğru olmuyor deyin.
Hem bunda ne var ki utanasınız
Adalet yerini bulmuyor deyin…”

Baki selamlar.