Kazakistan, resmî adıyla Kazakistan Cumhuriyeti, Orta Asya ve Doğu Avrupa’daki çoğunluğu Türklerden oluşan bağımsız bir devlet olup günümüzdeki yedi bağımsız Türk devletinden biridir. Kazakistan Türk Devletleri Teşkilatı ve TÜRKSOY'un üyesidir. Kazakistan; Türk Devletleri içinde önemli bir konuma sahip ve toprak varlığı bakımından (yüzölçümü 2.724.900 km²) dünyanın en büyük dokuzuncu ülkesidir.

Kazakistan’ın Başkenti ilk kurulduğu yıllarda Almatı iken daha sonra Astana (yeni adı: Nur-Sultan) olmuştur. Para birimi: Kazakistan Tengesi, Resmi dilleri: Rusça ve Kazakça’dır.

Kazakistan ekonomisi Orta Asya'nın en büyük ekonomisi ve en zengin ülkesidir. Büyük petrol rezervleri yanı sıra mineraller ve madenlere sahiptir.

Kazak halkı; manevi ve kültürel zengin bir mirasa sahiptir. Kazakistan devleti tarafından yürütülen “Kültür Mirası “projesi bir 4 Nisan 2003 yılında Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’in “Ulusa Sesleniş “konuşmasından yola çıkılarak hazırlanmış ve Parlamentonun 2004 yılından 2011 yılına kadar onay vermesi ile yürürlüğe konulan proje ile bağımsızlık sonrası ilk kez ana dilde sosyal bilimler dalında büyük bir fon kurulmasını ve manevi eserlerin Kazakçaya tercüme edilmiş ve kendi dillerine çevrilerek ülkeye kazandırılmıştır.

Kazakistan bağımsızlığına kavuştuktan sonra Türkiye ile olan ikili ilişkiler çerçevesinde Türkiye’ye lisan ve Lisansüstü eğitim için öğrenci göndermiştir. Bu gelişmeye dayalı olarak Türk Cumhuriyetlerinden Konya Selçuk Üniversitesine de öğrenciler gelmiştir. Doktora eğitimi için Konya’ya ve Ziraat Fakültesine gelen ve benim öğrencim olan Cumadilhan Kerimbek öğrenimini burada sürdürmüştür. Kendisi yaşça büyük olduğundan Kazakistan ve diğer Türk Cumhuriyetlerinden gelen öğrencilere, gençlere ağabeylik yapmıştır. Türkiye’de kaldığı sürece kendisine ben ve arkadaşlarım hem öğretim üyeliğinin hem de Türk misafirperverliğinin gereğini yapmıştık. Sadece bizler değil onunla tanışanların da ona ikramda bulunduklarını gördüm ve sevinmiştim. Hüyük’te biz bir görüşme için Belediyeye gittiğimizde çay ocağında çay içip bizi beklerken, çay ocağının çay ikramı ve yanındaki lokantacının tok olmasına rağmen ısrarla tatlı ikram etmesi gibi çok güzel hadiselerle Konya ve diğer illerde de çok yerde karşılaşmıştık. Cumadilhan 1998 yılında Doktora eğitimini tamamlayıp ülkesine döndü. Aslen Çimkent ilinden olan, Almatı’da yaşayan Cumadilhan Türk geleneklerine sahip kalabalık bir ailedendir. Bir sempozyum nedeniyle Tarla Bitkileri Bölümü ve Üniversitemizden 10 öğretim üyesi 2014 yılında Kazakistan’ın Almatı şehrine gitmiştik. Bizleri misafir eden ve ülkenin önemli yerlerini Cumadilhan’ın ev sahipliğinde 8 gün gezme fırsatı bulduk. Bu 8 günlük sürede kültürlerini görme ve yaşama fırsatını yakalamıştık. Cumadilhan Çimkent’in bir küçük köyündendir. Bizim geleceğimizi bildiğinden daha önce köyde kardeşlerine ve komşularına söylemiş, komşusu Ahıska Türklerinden Ahmet Ağa Türkler gelince mutlaka beni çağır diye tembih etmiş. Çimkent’te köylerine gittiğimizde babası ve annesinin mezarlarında yasin okuyup dua edince arkadaşımıza para uzattı, ısrarla almam demesine rağmen geleneklerinden olduğunu aile dışında birisi okuyunca mutlaka hediye verilmesi gerektiğini belirtmişti. Köye girince 1Ahıska Türklerinden Ahmet Ağa geldi, bizimle tanışıp hoş beşten sonra Ahmet Ağa’dan Ahıska Türklerinin yaşadıkları sürgünün acı hatıralarını sanki yeni yaşamış gibi anlattı, hüzünle dinledik. Sohbet bitmek bilmiyordu, akşam olunca biz Çimkente gideceğiz deyince Ahmet Ağanın “Gün battıktan sonra köyden misafir gidemez” sözü hala kulaklarımdadır. Bizleri bir kardeşi gibi gören bu insanlarla gece geç saatlere kadar sohbetimiz sürmüştü. Geleneklerimiz buralarda kaybolsa veya esnetilmiş ise de orada katı bir şekilde sürdürüldüğünü görmüştüm. Köyden bırakmadılar gece birkaç eve dağılarak misafir edilmiştik.

Kazaklar hürriyeti, özellikle düşünce özgürlüğünü, maddi ve manevi bağımsızlığı ile sorumluluğu her şeyden üstün tutan bir millettir. Onlar için “Dalkavukluk, makam sevgisi, kıskançlık ve taklitçilik” gibi kötü huylar kendilerine sonradan bulaşmış bir çamur olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle SSBC döneminde geri plana itilen milli felsefi düşünce ve anlayışa hak ettiği değer, bağımsızlıktan sonra verilmeye başlanmış ve küllenen değerler ateşlenmiştir.

Türk halkı olarak 1990’lı yılların başında yeni kurulan kardeş Türk devletlerinin hepsinin gelişmesini, halklarının refah içinde olmasını samimi olarak arzu etmekteyiz. Onların her türlü sıkıntılarını ve üzüntülerini içimizde hisseder ve gönlümüz ve duamız hep onların iyiliği içindir.

Ne yazık ki, yılbaşından önce LPG’ye yapılan zam, Kazakistan’da ortalığı karıştırmaya yetmiş gibi görünmektedir. Bir petrol üretim şehrinde (Aktau) 2 Ocak 2022’de sokağa dökülen Kazak halkının gösterileri diğer bazı şehirlere de yayıldı. Başkent Hava alanı protestocuların işgaline uğradı. Gösterilerin yapıldığı şehirlerde büyük tahribatlar yapıldı. Güvenlik güçlerinden, protestoculardan çok sayıda ölen ve yaralananlar olduğu basında yer aldı. Bu sergilenen toplumsal şiddette LPG’ye yapılan zam gösterilse de temelde başka nedenlerin olduğu bir gerçektir. İnşallah kısa zamanda ve en az hasarla atlatırlar. Temennimiz birlik ve beraberlik içerisinde kardeşliğin sürdürülmesidir. Almatı, görmeye değer çok güzel bir şehirdir.

Bu güzelim tabiata, şehirlere, kültür mirasına ve geniş bir yüz ölçüme sahip
Kazakistan’ı istikrarsızlaştırmaya yönelik çıkarılan bu olaylar tez zamanda atlatılır. Bu olaylardan gerekli dersler çıkarılması ve diğer Türk Cumhuriyetlerinin başına gelmemesi temennimdir. Konum ve zenginliği bakımdan önemli bir stratejiye sahip olan
Yüz ölçümü Türkiye’nin 3.5 katı, nüfusu 18.8 milyon olan Kazakistan Cumhuriyeti Çin ve Rusya ile komşu ve uzun sınırlara sahiptir.

Kazakistan başlatmış olduğu birçok proje (kara yolu, demiryolu ve petrol-doğal gaz boru hatları gibi) ile kalkınmakta olan bir ülkedir. Kazakistan, en kaliteli buğdayın yetiştiği, geniş ovalara sahip, hayvan varlığı zengin olan bir ülkedir. Topraklarında, bazı tedbirler alınarak daha fazla tarımsal ürün yetiştirilebilecek potansiyele sahiptir.

Birçok yönden stratejik özellikleri ve zenginlikleri olan Kazakistan, Türk Dünyası içinde de önemli bir yere sahiptir. Dileğimiz içinde bulunduğu kargaşadan bir an önce kurtulması ve huzurlu bir ülke olarak yoluna devam etmesidir.

Kazak düşünürler “Büyümek ve gelişmiş ülkelerden biri olmak istiyorsak, gelecek kuşağın özgür düşünmelerine fırsat yaratmalıyız. Büyük sorunlar ancak hür düşünce sahiplerinin sayesinde aşılabilir. Küreselleşme çağında ülkemizin karmaşık iç ve dış sorunlarını milli çıkarlarımız açısından doğru çözebilmek için zeki ve ılımlı hür düşünce sahiplerine ihtiyacımız vardır. Bize “Ben ölürüm, ama “Alaş“(Kazak) ölmez, canlanır“ diyebilen Mağcancı ruhlar lazım!” demektedirler.

Güzel günler temennisiyle hoşça kalınız.