Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği Başkanı olan ve uzun yıllar Türk Sporuna hizmet eden halada azmiyle örnek olan İsmet Karababa, Yenigün Gazetesi Spor Muhabirimiz Samet Aktaş’a önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye futboluna hizmet eden ve fair play ödülü alarak büyük bir başarıya imza atan İsmet Karababa, yeni yeteneklerin gelişmesi ve futbola kazandırılması adına birçok faaliyetlere imza attı. Futbol adına Türkiye’de potansiyel olduğunu lakin bunun iyi değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Karababa, özellikle alt yapı çalışmalarında çocukların gelişimi için programlar üretilmesi gerektiğini vurgulayarak, projelerin olması gerektiğine dikkat çekti.

Amatör spor kulüplerinin şuan ki durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Spor dediğinizde tüm branşları ve kulüplerini kapsar. Ben ancak futbol ile ilgili düşüncemi paylaşabilirim. Futbola sayısal ve niteliksel olarak baktığımızda geçmişten iyi olduğumuzu söyleyemeyiz. Konya Şehri olarak; süper lig ile 3. Ligde sadece birer takımımız mevcut.  Amatör liglerde ise ortalama 50 düzeyinde takıma sahibiz. Bu verilere göre profesyonel ve amatör kulüp sayılarımızda geçmişten bugüne ciddi bir azalama yaşandığını gözlüyoruz. Geçmiş yıllarda Konyaspor, Ereğlispor, Akşehirspor, Etibank SAS, Yolspor, Sanayispor, Selçuk Üniversitesi, Şekerspor, K.Endüstrispor, Konya Kartalı gibi takımlarımızın 2 ve 3 liglerde sıkça görmemiz mümkündü. Bir dönem 10 yıl içerisinde 8-9 takımı profesyonel liglere çıkardığımızla ilgili konuşur, haklı gurur yaşardık. En son olarak 2006 yılında Şekerspor önce 3. Lige buradan da 2.lige çıkma başarısı göstermişti. Bu takımımız 2012 yılında Konyaspor’a pilot takım olsun diye koşulsuz devredilmişti.Geçmişte 1.nci, 2.nci, 3.ncü amatör ligleri vardı. Bu liglerde büyükler kategorisinde 120 civarında takımımız mevcuttu. Gençler 1 küme 3 grup, Gençler 2. Küme 2 grup üzerinden oynayan 60 yakım takım mevcuttu. Bunlara ilaveten önce Yıldızlar ligi daha sonra B Gençler ligine dönüşen liglerimizle takım sayımız bugünle kıyaslanamayacak bir zenginliğe sahipti. Benim bu görüşümü destekleyecek elimde belgeler var aksini iddia edenlere gösterebilirim. Ayrıca bizim kuşak o dönemlerin içerisinde sporcu, antrenör, yönetici olarak bulunmuş olan canlı tanıklarıdır.

‘GEÇMİŞTE FUTBOL KALİTESİ DAHA İYİYDİ’

Geçmiş yıllarda futbol kalitesi iyiydi, yetenekli gençlerimizden, teknik adamlarımızın varlığından söz etmek mümkündü. Amatör maçları seyretmek biletle mümkünken tribünler dolu olurdu. Maalesef bugün çok şeyden mahrumuz, takımlarımız boş tribünlere oynuyor, futbol kalitesi her geçen gün düşüyor.Amatör büyükler ve alt yaş gruplarının oluşturduğu liglerde bugün ortalama 50 külümünüz var. Bu sayı sezona, şartlara göre yukarı veya aşağı yönde bir değişim gösteriyor. Bunlardan 4 takımımız BAL liginde, 13 takımımız Süper Amatör Liginde, 13 takımımız 1.Amatör kümede, kalan takımlarımız 2. Amatör liginde mücadelecini sürdürüyorlar. Bu takımlarımız arasında 11 takımımız belediye adıyla varlığını sürdürüyor.  Diğer takımlarımız arasında ilçe, belde veya özel isimleriyle varlığını sürdüren takımlarımızdır. Bunlar içerisinden çok sayıda takımımız belediyelerimizden direk veya dolaylı destek alıyorlar. Çok az sayıda takımız ise futbolu seven veya futbol okullarındaki çocukların gelişimine katkı sunmak için var olan takımlarımız. Belediyelerimiz destek vermese amatör takımlarımızın yaşama tutunmaları çok zor. Mevcut 50 takım içerisinde büyük çoğunluğunun U11 ile U19 arası liglerde mücadele eden ortalama 200 civarında alt lig takımlarımız var. Çocuk, genç ve büyükler kategorilerinde futbolumuza katkı sunmaya çalışıyorlar. Bu sayıya birde Konyaspor Altyapı takımlarımızı eklediğimizde sayı biraz daha artıyor.Burada var olan sayısal çoğunluğumuzu ne kadar niteliksel çoğunluğa taşıdığımızı araştırmak ve görmek gerekiyor. Yukarıda sayısal az görünen kulüplerimizin işlevsel olarak büyük bir potansiyeli var etmeye çalıştıklarını da görmek mümkün. Buna birde var olan futbol okullarına gelen çocuklarımızı kattığımızda aslında önümüzde büyük bir potansiyel duruyor. İşte biz bu potansiyeli verimli hale getirebiliyor muyuz ve buradan istenilen sonuca ulaşabiliyor muyuz sorunu sorumak ve cevabını bu şehir bulmak zorunda.

Bahsettiğiniz bu potansiyeli iyi değerlendirmek için neler yapılmalıdır?

Son yıllarda futbolda bu yoğunluğun ve ilginin en üst seviyelere taşındığına tanıklık ettiğimiz bir gerçek. Kuşkusuz son yıllarda amatör takım sayılarımızda azalma gözlense de futbolcu sayımızda görülen bu ciddi artış, güçlü bir potansiyel oluşturmaktadır. Tabanda abartılı sayılabilecek şekilde görülen bu yaygın durum yani sayısal çoğalma, nitelikli hale getirilmelidir ki anlamlı ve değerli olsun! Gün geçtikçe artan lisanslı sporcu sayımızı, kulüp organizasyonlarına yönlendirme ve dahil etmede zorluklar yaşadığımızı hepimiz görmekteyiz. Çalışma takviminde ve programlarda tabandan, tavana birliktelik sağlanamaması ve yöntem belirlenememesi ve tüm konuların birbiriyle bağlantılı ve gelişim amaçlı ele alınamaması da sayısal değerleri etkisiz hatta anlamsız hale getirmektedir.

‘TEMİZ FUTBOL ARZUMUZ VAR’

Gençlik Spor ile Millî Eğitim Bakanlığı iş birliğiyle yetenek taraması yapmakta, saptamalarla gelişime açık futbolcular tespit edilmektedir. Peki; “yetenekli sporcuları en üst seviyelere kadar taşıyabiliyor muyuz veya taşıyabildiklerimizi arzu ettiğimiz seviyeye çıkartabiliyor muyuz? sorusu akla geliyor. Huzurlu toplum yapısının oluşmasında futbolumuzun önemli yeri olduğunu görüyoruz. Bu nedenle her fırsatta “Temiz Futbol” arzumuzu her fırsatta dile getiriyoruz. Bu sorulara doğru yanıtı bulmak ve vermek durumunda bu şehir.! Öyleyse futbolda ileri gitmiş ülke örneklerine yönelmeden önce yıllardır kendi insan potansiyelimizde gördüğümüz eksiklikleri masaya yatırmalıyız. Sistemle ilgili saptanan sorun ve sıkıntılara da çözüm amaçlı çalışmalarla çare üretmeliyiz. Futbolu temiz ve güzel yansıtan futbolculardır biliyoruz. Yetenekli veya yıldız futbolcuların kişiliği gelişmiş futbolcular arasından çıktığında farkındayız. Çocuk ve gençlerimizin futbol ile ilk buluştuğu alanda ilk tanıştığı kişi antrenördür.

‘ANTRENÖRÜN VARLIĞI KIYMETLİ’

 Bu nedenle antrenörün seçimi ve varlığı kıymetlidir. Ülkemizde çocuk ve genç nüfus, birçok ülkenin nüfusundan fazladır. Fakat yıldız olarak tanımlayabileceğimiz yetenekli futbolcu sayımız da bellidir. Almanya’da yaşayan Türk nüfusundan çıkan yetenekli ve gelişim kaydeden kaliteli futbolcu sayısı da aramızdaki mesafeyi belirginleştirmektedir. Ülkemizde şehirlere göre de çok farlılıklar göstermektedir ve bu durum ayrıca düşündürücüdür. Demem o ki, futbolumuzun kalitesi ya da kalitesizliği doğru yorumlanmalı, çağdaş koşullarda ele alan ve uygulayanlarla mukayese edilerek, sorgulanmalıdır. Çalışma yöntemlerimiz; çocuk ve geçlerimizin yeteneğini geliştirmek adına gösterilen çaba kadar kişiliğini geliştirmeye, ahlaki değerlerini artırmaya yönelik planlanması ön koşul olarak benimsenmeli, Fair Play anlayışı olmazsa olmaz görülmelidir.

‘TABANDAN TEPEYE KADAR FUTBOL YOLCULUĞU SÜRDÜRÜLMELİ’

Tabanda yaygınlığa daha fazla önem verilmeli, eğitimde birliktelik sağlanmalı ve düzeyli hale getirdiğimiz eğitim programları uygulanmalı ve pekiştirme, geliştirme amaçlı yöntemlerle piramidin tepesine kadar futbol yolculuğumuz sürdürülmelidir. Çelişki dolu yeniden yapılanmalarla çok vakit kaybettiğimiz bir gerçektir. Futbolumuzla ilgili envanterleri ve deneyimleri içinde barındıran amatörlük kan kaybetmemeli, can çekişmemelidir. Döneminin güçlü ve adından bahsettiren profesyonel kulüplerinin yok olduğu yerde amatörlüğün çilesini uzun yıllar çeken kulüplerin sessiz sedasız kaybolup gitmesi üzüntü verici bir durumdur. Önüne geçilmesi de zorunluluktur. En alt liglerde dahi sonuç odaklı bakış açımız çocuk ve gencin gelişimine en büyük engel olduğu görülmelidir. Gelişmiş ülkelerde çocuk ve gençlerin maçları bir şenlik havasında geçerken, bizde maalesef kazanma adına her yolun mubah olduğu bir anlayış öne çıkmaktadır. Oyun çağında ve gelişim süreci içerisindeki çocuklarımızın (U11,U12,U13,U14) maçlarında belli bir süreye kadar skoru ortadan kaldırmak, sıralama yapmamak, “her takım şampiyon” anlayışına geçmek çocuklarımıza nefes aldıracak, gelişimlerine büyük katkı sağlayacaktır.

‘ALT YAPI VURGUSU’

Süper Lig'de 31. haftanın hakemleri açıklandı Süper Lig'de 31. haftanın hakemleri açıklandı

Özellikle altyapı çalışmalarında, çocuk ve gencin gelişimi için programlar üretilmeli, kısa, orta ve uzun vadeli planlamalarla tüm detayları projelendirerek bir çalışma başlatabilmek önemlidir. Profesyonel ve amatör kulüplerimiz ile belediyelerimizin futbol okulu adıyla gerçekleştiği bu çalışmalar birlikte koordine edilmelidir. Çocuğun ilk gelişinden itibaren bir envanteri tutulan, gelişimleri takip eden, bilimsel verilerle destekleyen, okul dersleriyle ile sportif etkinliklerin birlikte yürütülmesini teşvik eden çalışmaların yapılması tüm olumsuzlukların yok edilmesine, arzu edilen sonuca ulaşılmasına büyük potansiyel oluşturacaktır. Bu potansiyel futbolumuzun gerçek yapı taşları kulüplerimize hayat sunarken, amatör ya da profesyonel kulüplerimiz uzun vadeli planlamalarla ve seviyeli programlarla yaşanan sıkıntılı ortamdan çıkmalarına imkân sağlayacaktır diye düşünüyorum.

Amatör Spor Kulüpleri’nin futbolda başarıya ulaşması için neler yapılabilir?

Öncelikle amatör takımlarımızı hayata geçiren ve yaşatmaya çalışan yöneticilerimize teşekkür etmek, büyük fedakârlık gösteren antrenörlerimizi de kutlamak gerektiği inancındayım. Başarıda en önemli unsur insan kaynağı ile sunulan imkânlar olduğunu biliyoruz. Bildiğimiz bu konuda yeterli mi, değil mi olduğuna baktığımızda maalesef birçok zorluklarla mücadele edildiğine de şahit oluyoruz.  Kulüplerimizi yönetenler, takımları için koydukları hedefleri gerçekçi ve sürdürebilir olmalı ki başarılı olunsun. Bugün büyük hedef koyan bir kulübümüz bir yıl sonra hedef küçültmek, hatta yarıştan çekilmek zorunda kalmaktadır. Futbol organizasyonu içinde yönetmek uygulamak kadar önemli bir yer tutuğuna inanılmalıdır. Bu nedenle futbolun yönetiminde duygusallığa asla yer olmadığı görülmelidir. Antrenör seçimi ile buna uygun transfer politikaları hedeflere uygun olarak yapılmalı ki sonuç alınsın.

‘DUYGUSAL DEĞİL, GERÇEKÇİ OLMALIYIZ’

Elbet tesis ve malzeme konuları başarıya giden yolu aralayacak en önemli faktörler arasında görülmelidir. Aksi halde günün koşularına göre konan hedeflerle futbolumuzda zaman ve imkânlar heba ediliyor, gençlerimiz ile antrenörlerimizin gelecek kaygılarının artmasına neden oluyor. Bu nedenlerle yöneten ve karar verici olanlar, duygusal kararlardan uzak kalarak aklın hâkim olduğu kararlarla gerçekçi hedef belirlemelidirler. Bu hedefe uygun antrenör seçimi yaparak doğru transfer politikası yürütmeleri halinde ekip olabilmenin en önemli merhalesini aşmış olacaklardır.  Futbol takımlarında ekip anlayışının hâkim olduğu çalışmalar içinde başarı kaçınılmaz bir sonuç olarak karşılarına çıkacaktır. Aksi bir anlayış kısır döngü içinde kalmaya mahkûmdur.

SAMET AKTAŞ

Editör: TE Bilişim