Eskiden köylerde bu tür tedavilerde çok ta randıman alınırdı benim birçok kere başıma gelmiştir bu kırık çıkık olayları hep bu ustalardan şifa buldum onların sayesinde iyileştim ama şimdi bu işleri köylerde de pek bilende yok artık sanırım. Daha başka eski ihtiyar kadınların doğumla ilgili tecrübeleri de köylülerin vazgeçilmezi idi ama bunda çok kere genç gelinler bilinçsizlik yüzünden öldüğünü duyardık ama kader denir geçilirdi. Karın ağrılarında( tatarca) baş ağrılarında üşütmelerde buna benzer güncel hastalıklarda kulunç durumlarında ise tecrübeli ihtiyar kadınların gerek bitkisel otlardan gerek kurutulmuş otlarda ada çayı kekik gibi gerek kurutulmuş meyvelerden veya vücudun ağrıyan tutulan bölgelerine kupa şişe vurmak suretiyle iyileştirdikleri vakiydi bunlar işte ilaçsız doktorlardı ama iyi ki varlardı. Olmasalar köylülerin bu şehre ulaşımın olmadığı yıllarda can simitleriydi. Bunların dışında birde iğne yapanlar ve diş çekenler vardı. İğne yapanlar ya askerde sıhhıye olanlar yada bir parça eli mahir olup ta bir başkası iğne yaparken görmüş sadece cesaret sahibi insanlardı. O eski anam babam gaz ocaklarının üzerindeki ateşte kaynatılan cam şırıngalar ilaç şırıngaya alınıp ta vurulacak kaba etin yeri tespit edildi mi yuka mı oldu derin mi oldu bilmeden ilaç sıkılır. Artık hasta insan o günlerce acıyacak olan kalçasını ovuşturur giderdi bazen de iğnenin yeri apse yapıp günlerce akıntıya sebep olurdu ama kimse iğneciyi suçlamazdı. Çünkü yine ona muhtaç olma durumu her zaman vardı. Ya diş çekenler köyüler bunlardan da medet umardı hatta şehirlerde bu mesleği yapan berberler bile vardı. Onlarda mesleğinin dışında bazen diş çekerlerdi eline bir yerden azı veya düz olsun bir diş kerpeteni geçiren usta sayılırdı ve herkes ona diş çektirmeye varır bazısını çıkarırı bazılarını ise kırar ama usta suçlu olmazdı. Morfin yok uyuşturma yok dişi yerinden sökmek kaba kuvvete bağlı ya kırılacak yada çıkacak çene kemiği zedelenmiş bilmem ne olmuş ne çekenin nede çektirenin umurunda olmazdı. Biri cehennem azabı diye tabir edilen diş sancısından kurtulur diğeri is ustalığın ve iyilik yapmanın verdiği hazzı yaşardı. Köylülerin bir tabir vardır çok kullanırlar. Acemi nalbant gavur eşeğinde öğrenirmiş nalbantlığı diye işte dişçilerde iğnecilerde bunların misli idi. Bunlardan başka köylerde daha çok kara hekimler vardı bazıları bayan bazıları da erkeklerden ibaretti. Köylülerin işleri ağır ya bir odunu kaldırırken ya da bir tahıl çuvalını kaldırıp istif ederken göbeği düşer insanın işte bunların ustaları genelde koca karılardan olurdu. Hastayı yere sırt üstü yatıran nene göbeğinin üzerinde elini biraz gezdirip göbeğin yerinden başka yerde attığını tespit eder. Onu göbeğin yerine getirmek için büyükçe bir çömleğin ağız tarafını göbek bölgesinde gezdirerek içersine hava dolamsını sağlar bir müddet onu orada sabit tutar ve aniden kaldırıverirdi işte o anda başka tarafa kaymış olan göbeğin yerine geldiğini söylerdi. Sanırım gelirdi de çünkü ağrı kesilirdi bunu ben 1960 lı yıllarda bende İzmir de yaşadım bir hanım teyze bu usulle düşen göbeğimi yerine getirmişti öyle ise o yıllarda şehir ilçe köy pek fark etmiyordu bu işler.

Ayrıca bir daha vardı hekimliğin revaçta olduğu hastalık gençlerde bilhassa çok olurdu bazı düğünlerde ara sıra yediği karışık yemeklerden yada midesini üşütmeden midesinde müthiş sancılı bir hastalık olurdu ya da karnı patlayacak derecede şişer komaya girerdi gençler. Bunların ustası ise yine koca kadınlardı. Hazımsızlaşmış ağrıyan mideye karın boşluğundan bel kısmını kavrayacak şekilde bir elek veya o günlerde çok bulunan kalbur kasnağını esnek ip ile tam göbeğin üzerine sarar sonra kasnağı o bölgede yavaş yavaş sıkıp gevşelterek gezdirir ve midedeki gaz sıkıntısını hazmettirip şahsı kusmaya zorlar derdinden kurtarırdı. Ya da bizim oralarda çok bulunan ardıç tohumlarını kaynatıp lapa yapar onu midenin üzerine sıcacık sararak mideyi yumuşatırken. Ayni anda o kaynayan maddenin çıkardığı değişik acayip bir kokuyu da hastanın burnuna teneffüs ettirerek onun daha çabuk kusarak rahatlamasını sağlardı. Başka kendi doktoru olanlarda vardı köylülerden yaz sıcağında ekin tarlasında çatlamış ayak topuklarındaki yarıklara eller üzerinde oluşan çatlaklara yanmış meşe külü ile katranı karıştırıp sürerek yumuşamasını ve iyileşmesini sağlarlardı. Bazen midede oluşan ağrılarında çeşitli otlardan tedavisi olurdu birkaç tane ot çeşidinden yapılan adları. sakızcık veya bez kulak ya da kaya sakızı (kenger) bunların teperi kesilerek çıkan sütlerin donması ile elde edilen o acımsı ama çürümeyen lezzetli sakızlar ise midedeki hastalıkların emsalsiz ilaçları idi