Sevgili 2022-YKS tayfa ve kıymetli ebeveynleri, yorucu ve stresli bir süreci geride bıraktınız. Geçmiş olsun.

Şimdi asıl zor olana geldik; beklemek… Fıtratımız gereği beklemeyi de bekletilmeyi de sevmeyen varlıklarız kanaatimce. Ancak bazı durumlarda çıkarımlarda bulunmak, farklı bir deyişle öngörülü olmaya çalışmak veya daha da farklı bir deyimle bilmişlik taslamaya çalışmak ve prim kasmak üzücü olabiliyor. Ne demek istiyorum;

18-19 Haziran’da 208 sınav merkezinde gerçekleştirilen YKS yi geride bıraktıktan sonra en çok karşılaştığımız soru şu:

- Hocam, şu kadar netim var. Sizce sıralamam kaç gelir ?

Bizcesi yok ki evladım bunun. Nereden bilebiliriz? Her yıl sınava katılan aday sayısı farklı, her yıl sınavın yapılabilirlik düzeyi farklı, her yıl farklı testlerde oluşan standart sapmalar gerçekten etkili olabiliyor. Her yıl bazı bölümlerde kontenjan artışına, bazılarında ise azaltılmaya gidilebiliyor. Daha da önemlisi yıldan yıla bakış açıları değişerek rağbet gören üniversiteler veya bölümler değişiklik gösterebiliyor. Şimdi bunca değişkenliğin ve belirsizliğin içerisinde herhangi bir öğretmeninizden, anne-babanızdan bir sıralama tahmininde bulunmasını beklemek ne kadar mantıklı ?

Gaybın anahtarları Allah’ın katındadır.

Değerli meslektaşlarım,

İç rahatlatmaya çalışacaksınız diye kahinlik yapmaya gerek yok ki. Şu an sıralaman şu kadar gelir veya şöyle olur demek fal bakmak gibi bir şey. Falın bir garantisi var mı sizce veya kehanetin? Bu, Nasrettin Hoca’nın ‘Ya tutarsa’ meselesi gibi bir şey. Tamamen bir olasılık; tutarsa şans, tutmazsa çocukta oluşacak kocaman bir hayal kırıklığı. Buna sebep olmaya gerek var mı? Unutmamalı ki gaybı yalnızca Allah bilir.

Meraklanmanızı anlayabiliyorum ama pragmatist olmakta fayda var. 

Öğrencilerim bilirler, sınav sonrasında net hesabı yapmanın bizi herhangi bir sonuca ulaştırmadığını her fırsatta vurgularım. Evet, yaptığı netleri öğrenmek, asıl potansiyeline ne kadar yaklaşabildiğini ölçmek iç rahatlatıcı ve hatta çoğu kişinin merak duygusuna yenik düşerek yaptığı bir şey olabilir. Tam olarak bu durumlarda pragmatist olma taraftarıyım. William James’in pragmatizmi hayatımın büyük bir oranını kapsıyor sanırım. Pragmatizmde diyoruz ki, bir şey fayda sağlıyorsa iyidir. Fayda sağlamıyorsa kötüdür. Yaptığınız veya yapacağınız şeyleri buna göre nitelendirerek daha refah bir hayat sürebilirsiniz. En azından şu kalp sıkışmalarını, ağlama krizlerini, yaşanan pişmanlıkları az da olsa geride bırakabilirsiniz.

Tatilin keyfini çıkarın !

‘Sınav bitince günlerce film izleyip odamdan bile çıkmayacağım. Her gün öğlene kadar uyuyacağım. Arkadaşlarımla vakit geçirip eve dahi girmeyeceğim. Sınavı bitirdiğim gün tüm kitapları yok edeceğim.’ Bu ve benzeri cümleleri kuranlar şimdi neredeler ? E haydi, tatilin tadını çıkarın. Bunu hakettiniz. 20 Temmuz’a kadar diken üzerinde duracak değilsiniz. Buna gönlüm hiç razı değil. Realist olmak lazım; bazı şeyler düşününce değişmiyor veya geçmişte kalana artık müdahale edilemiyor. O halde nedir kendinizle zorunuz ?

Bırakın, rahatlayın, sabredin. 20 Temmuz’dan sonra epey vaktimiz olacak şuanki duygularınızı yaşamak için. Belki hiç beklemediğiniz bir sürprizle karşılacaksınız, kim bilebilir ?

Belirsizliklerin ve keşkelerin içerisinde boğulmaktansa, sabrederek daha güzel kapılara çıkılabilir.  Çıkacağınız kapı sizin için en güzeli ve en hayırlısı olsun.