Ekonomik bağlamda en üst seviyedeki yönetim kesiminden, sade vatandaşa kadar herkesin kafası karışık çünkü belirsizlik var.

BELİRSİZLİKLER NELER Mİ?

  • Merkez Bankasının faiz ve döviz arasındaki bağlantıyı tek taraflı götürebilme çabası. Götürebilir mi? Bilmiyoruz
  • Götürürse dolar kaça dayandığında durur? Bilmiyoruz
  • Dolar belirli bir seviyeden sonra kontrolden çıkarsa ne yapılır? Bilmiyoruz
  • Hazine ve Maliye Bakanı cari fazla hükümetin sorunu derken MB, para istikrarı yerine yüksek ihracat fazlası ve cari fazla diyor. İleri ki zamanda kimin dediği olacak? Bilmiyoruz.

BİZ NE YAPACAĞIZ PEKİ?

İşte onu da bilmiyoruz.

ÇÜNKÜ

Öngörebilmek için rasyonel ekonomi politikaları izlenmeli ki şu an için bu da pek olası değil.

DEJAVUDA YAŞAMIYORUM

Çünkü yakın zamandaki en şiddetli döviz kurundaki yükselme sürecinde (Rahip Bruson Vakası)

  • Dış güçlerin döviz saldırıları var deniyordu… Şimdi DENMİYOR
  • Vatandaşa dövizini bozdurun TL alın deniyordu. Şimdi DENMİYOR
  • Konkordatolar furyası başlamıştı. Şimdi YOK
  • Fiyat artışları karşısında Tanzim satış noktalar başlamıştı Şimdi Büyük Marketlere CEZA
  • (Şahsi kanaatimdir hatalı olabilirim) O Dönemde Hükümete yüksek kur ile mücadelede destek vardı şimdi ise yüksek kuru MB tetiklediği için destek YOK.

Bu kadar zıtlıklar içerisinde kafamızın karışık olması DOĞAL

EN FAZLA KAFA KARIŞIKLIĞI İSE

Biz yönetenlerde gibi gözüküyor. Çünkü

  • En basiti Döviz alım satımlarındaki bir dolarlıkta olsa alım satım için getirilen T.C. ibraz zorunluluğu, bir ya da iki ay sonra 100 dolara çıktı. Bakalım ileride ne olacak?  Bekliyoruz ama asıl kafa karışıklığı ise ihracat ve dövizdeki yanılgı.
  • İhracattaki artışı, yüksek kura bağlayanlar büyük yanılgı içerisindeler. Bundan 30 yıl önce olsaydı bir nebze haklı olabilirlerdi. Çünkü her kur artışında ithalatçı indirim isterken, ihracatçının maliyetleri artıyor. YANİ ihracat fiyatları düşük olduğu için dışarıya en avam tabirle kar transferi yapıyor ve karın tokluğuna ithalatçıya çalışıyoruz.
  • İhracattaki artışı sebepleri ise Korona sürecinden sonra tüm dünya özellikle de AB’de talep artışı, AB Hükümetlerinin yardımları ile halkın gelir seviyesi ve sonucunda az da olsa gelirinin artması ve tabi ki de Tedarik zincirindeki bozulmanın bizim lehimize olması (AB pazarı için söylüyorum). Ayrıca üzülerek ifade etmek isterim ki tüm bunların hepsi konjonktüre bağlı ve geçici.

MADEMKİ FAİZ ZARARLI

Kesinlikle katılıyorum ve her türlü faize karşıyım. Katılmadığım konu ise düşük faize iyi, yüksek faize kötü demek. Mademki NAS diyoruz. Sen- ben- o -biz kim oluyoruz dediğimizde ise kesinlikle doğru ve yıllardan beri hasretini çektiğim bir cümle. O zaman faiz yüzde 15’e düştü, kredi çekin demek maalesef ki NAS ile çelişmekte ve NAS’ın gereği olarak o zamanda faizi kaldırmak lazım. Bunu yapamıyorsak ve İllaki bir yerden başlamak gerekiyorsa yaklaşık 3 yıl öncesinde başladığım ve değişik vesilelerle (İhracata bereket gelsin diye yazdığım) teklifi tekrardan biraz daha genişleterek ifade edeyim.

(Bu arada NAS, İslami Literatürde; Kuran ve Sünnetin Lafızları [sözleri] olarak ifade edilmekte) Kaynak: TDV İslam Ansiklopedisi.

DEVLET KURUMLARI

Örneğin

  • Ticaret Bakanlığının verdiği teşvikler. Yıllardır söylüyorum bu teşvikleri kullananlar için Performans kriteri getirin diye NEYSE. Teşvikleri bir kısmını kısalım yerine, Türk Eximbank kanalı ile ihracatçıya FAİZSİZ KREDİ verelim
  • Yeni kurulan “İhracat Geliştirme Anonim Şirketi” kanalı ile (zaten ihracatçı kendi ödedikleri aidatlarla bu şirketi finanse ediyor.) (İhracat işlemleri üzerinden FOB bedelin onbinde üçüne kadar Ticaret Bakanlığınca belirlenen oranda ek nispi ödeme kesintisi yapılıyor.) O zaman bu kanal ile ihracatçıya FAİZSİZ KREDİ verelim
  • İç piyasa için “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı” bünyesindeki KOSGEB ile Küçük Esnafa ve girişimciye FAİZSİZ KREDİ verelim.

ŞONUÇ: Madem öyle, o zaman faizsiz sistem için bir başlangıç yapalım. Bakalım ne olacak?  Ne demişler; Gayret Bizden Takdir Allah’tan.