Türk milleti için oldukça önemli bir yere sahip olan değerli yazar ve şair olan Mehmet Akif Ersoy bu ülke için birçok gazetede başyazarlık yapmış ve Kurtuluş Savaşı döneminde Milli Mücadeleye destek vermiş tam bir vatan aşığıdır. Ayrıca gözü son derece tok olan bu yazar Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin milli marşı olan İstiklal Marşı’nı da yazmıştır. Mehmet Akif Ersoy her zaman kendinden vatansever olarak bahsettirmiştir. Bu ünü kazanmak herkesin harcı değildir ve değerli yazar birçok işle meşgul olarak, vatanı için mücadele ederek bu ünü kazanmıştır. Kurtuluş savaşında mücadele etmiştir ve yazarlık yaptığı gazete ve dergilerde İslamcılık görüşüyle beraber milli mücadeleyi savunmuştur.  İstiklal marşını yazarken asla aç gözlülük etmemiştir ve kendine yakışır bir asaletle ödüllü olan yarışmaya katılmamıştır. Israrlar üzerine istiklal marşını yazan şair şiiri birinci olduktan sonra da ödülü almamıştır ve verilen ödülü bağışlamıştır. Yazarın şiiri TBMM’de 3 kere okunmuştur ve herkesi duygulandırmıştır. Duygu yüklü olan bu şiir ancak vatanını ve milletini bu denli seven biri tarafından yazılabilirdi. Yazar bu şiirinde vatanından, dininden, bayrağından ve vatanın bağımsızlığından çok güzel bir şekilde bahsetmiş ve yeni nesillere nasihatlerde bulunmuştur. Değerli şair için para ve maddiyat asla ilk sırada olmamıştır. Milli marşımızın yazarı her zaman maneviyatla yaşamış ve bu uğurda çalışmalar yaparak kendini bu şekilde tanıtmıştır. Milli şair Mehmet Akif Ersoy yazarken ve yaşarken din ve iman ile yoğrulmuş düşüncelerini yansıtmaktan çekinmezdi. Yaşadığı sürede birçok çalışmada bulunan ünlü şair ve yazar bir de en büyük çalışması olan “Safahat” adlı esere sahiptir. Yaşamında birçok zorlukla mücadele etmek durumunda kalmıştır fakat bu onu yazmaktan ve çalışmaktan alı koyamamıştır. Değerli yazar ve şairi anlamak onun eserlerini anlamaktan geçmektedir.  Vatanının kurtuluşunu görerek huzur içinde vefat eden şairden öğreneceğimiz çok şey var. Allah bir daha ülkemize İstiklal Marşı yazmayı nasip etmesin diyerek ülkesine olan sevgisini ve milli bağımsız olan düşkünlüğünü dile getirmiştir. Kendisini saygı ve sevgi ile anıyoruz.

İSTİKLÂL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!

Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,

Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım;

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,

"Medeniyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;

Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.

Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…

Kim bilir, belki yarın… belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı!

Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.

Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı;

Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ?

Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ!

Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:

Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!

Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeliEbedî yurdumun üstünde benim inlemeli

O zaman vecd ile bin secde eder –varsa- taşım;

Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım,

Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na’şım;

O zaman yükselerek Arş’a değer, belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.

Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:

Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;

Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!

MEHMET AKİF ERSOY