Türkiye bugünlere kolay gelmedi. Keskin dönemeçlerden, sarp kayalıklardan geçildi. 

Bir çok bedeller ödendi. Bu güzel Anadolu topraklarını türlü hesaplara karşı koruyan Türk milleti çok şehitler verdi. 

1071 Malazgirt’ten bu yana Anadolu’nun ve Türk milletinin kaderi hiç değişmedi. Bu tarihten sonra gelen her başarı arkasında, türlü cefa, fedakârlık ve bedeller bıraktı. 

Şanla-şerefle dolu tarihimiz bu örneklerle dolu. Türlü oyunlara, kanlı tuzaklara rağmen bağımsızlık ülküsünden, namusundan, bayrağından, her karışı kanla yoğrulan toprağından vazgeçmeyen bir millet olarak asla pes etmedik. 

Doğrusuyla, yanlışıyla bugünlere geldik. 15 Temmuz da hiç kuşkusuz Türkiye için son keskin dönemeç oldu. “Bir musibet bin nasihatten yeğdir” özlü sözü misali, hain FETÖ’nün kirli girişimi, Türkiye’yi yönetenlere ve Türk milletine bazı gerçekleri görme fırsatı verdi. 

Türkiye ve bölge üzerinde vazgeçilmez düşmanlık besleyen Siyonist ve emperyalist kan emicilerin içimizdeki hainleri kullanarak nefesimizi kesmeye yönelik bu girişimi, Türkiye’nin yeniden başlangıç yapmasına vesile oldu. 

Gerek iç politikada gerek dış politikada bu tuzağa karşı hamlelere girişen Türkiye, 15 Temmuz’dan sonra oyun bozucu rol üstlendi. 

Türkiye’nin bu rolü üstlenmesindeki en önemli aktörler ise; Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli oldu. Devletin başı ve karar merci olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın verdiği kararlar ve yapıcı, olumlu, yön verici desteğiyle MHP Lideri Bahçeli, Türkiye’nin istikametini 15 Temmuz’dan sonra çizmişlerdi. 

Bu istikameti bozmak için köşesine çekilen siyasilerden tutun da, Türk ve Türkiye hasımlarının çürümüş zihniyetli dostları, türlü oyunlar oynadı, oynamaya devam ediyor. 

Erdoğan ve Bahçeli birlikteliğinden rahatsız olanlar, ‘Gül’ uzatırken, ‘Diken’ batırmaya çalışıyor. 

Bugüne kadar başarılı olamadılar ve olamayacaklardır. 

Bunun yanında, her iki ismin de lideri olduğu partiler içerisinde de soru işaretleri ve kızgınlıklara neden olan bu birlikteliğin, hala hangi anlam taşıdığının anlaşılamadığı ortadadır. 

Öncelikle bu birlikteliği iyi kavramak gerekmektedir. 

Özellikle MHP içerisinde Lider Bahçeli’yi anlamayan, izlediği yolu anlamlandıramayan bir çok kişi bulunuyor. Ancak Lider Bahçeli’nin siyasi geçmişine bakıldığı zaman, özellikle MHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturduğu günden bu yana, izlediği politika ve hamlelerin ne kadar doğru olduğu bugün çok iyi anlaşılmaktadır. 

15 Temmuz FETÖ hain darbe girişimi yaşanmadan yıllar önce “Okyanus ötesi bir hesaba kurban gitmeyin” uyarısı yaparken, kendisi üzerinde linç kampanyaları başlatılmıştı. Ancak bu uyarılardan 4-5 yıl sonra, 15 Temmuz hainliği yaşandı. 

Açılım süreci hezimeti başlatıldığında “Teröristlerle müzakere olmaz mücadele yapılmalı” vurgusu ile sürecin PKK’yı güçlendireceğini ve Türkiye için tehlike oluşturacağı vurgusu yaparken, Sayın Bahçeli “Kandan besleniyor” saçmalığı ortaya atılıyordu. Yine bu süreçten sonra PKK’nın Doğu ve Güneydoğu’da ne kadar güçlendiğine ve onlarca şehit verildiğine şahitlik ettik. 

Örnekler çoğaltılabilir ama yakın tarihimizden sadece iki önemli örnek, Devlet Bahçeli’nin haklılığını ve ne kadar öngörü sahibi olduğunu ortaya koyuyor. 

Şimdi Devlet Bahçeli, “Ben demiştim, ben uyarmıştım” demek yerine, “Hadi şimdi doğruları yapalım, doğru yolda gidelim, Türkiye’nin yeni istikametini çizelim” düşüncesiyle hükümete ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verdiği desteğini, her geçen gün güçlendiriyor. 

2019’da yapılacak seçimlerde Cumhurbaşkanı adayı çıkarmayarak, 15 Temmuz öncesine sünger çeken  “Yenikapı Ruhu”nu koruyacaklarını vurguluyor. 

Ancak Bahçeli, yıllardır Türkiye için yaptığı önemli hamleler ortadayken hala anlaşılamıyor. 

Geçtiğimiz gün bir televizyon programında Gazeteci-Yazar Nevzat Çiçek, Bahçeli’nin “Cumhurbaşkanı adayı çıkarmayacağız” açıklamasını kısaca “Devlet Bahçeli oyun kuruyor, oyun bozuyor” olarak yorumladı. Bu analize katılmamak mümkün değil. Meclis’teki en az milletvekiline sahip olmasına rağmen MHP, bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a verdiği destek ve izlediği politikalarla Türkiye üzerindeki kötü niyetli oyunları bozarken, Türkiye’nin geleceği için de yeni oyunlar kuruyor. 

Bu durum kişiler ve partiler üstü bir ortamın tezahürüdür. Bahçeli’nin Erdoğan’a verdiği destek ne kişi bazlı ne de parti bazlı yorumlanmalıdır. Bu destek tamamen ‘Beka’ sorununun milli birlik ve beraberlikle aşılabileceği gerçeğinin somut adımlarıdır. 

Bu bağlamda, Bahçeli'nin özellikle 15 Temmuz sonrası izlediği siyaset ötesi hamleleri, AK Partili bir çok kesimi memnun etmiş, etmeye de devam ediyor. Ancak şunu belirtmek gerekir ki; bir çok AK Partili'nin bu yaklaşımı, "Sayın Devlet Bahçeli Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a destek veriyor" düşüncesinden ötürüdür. Yani bazı MHP’liderin Bahçeli’yi anlayamadığı gibi, bir çok AK Partili’nin de Bahçeli’nin verdiği desteği anlayamadığı gibi bir gerçek söz konusu. 

Sayın Bahçeli’nin verdiği bu destek "Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben" anlayışıyla yoğrulmuş, Türk milletinin geleceği ve Türklüğün bekası içindir. Bu ince ayrıntıyı atlamamak gerekir. Çünkü 2019 çok şeye gebe. Tek bir yanlış milli birliğe ve beraberliğe pranga vurur. Sayın Devlet Bahçeli'nin verdiği desteği okurken, tüm bunları göz önüne alarak olayları ve yapılanları irdelemek gerekir. Daha önce kendisini dava arkadaşlarından başka anlayan yoktu, şimdi de dava arkadaşları anlamıyor. Eminim anlaşılamaması, tüm bu sıkıntılarla uğraşmasından daha zor geliyordur kendisine... 

Sayın Bahçeli partisinin dün ki gurup toplantısında “Artık taraflar netleşmiştir. Niyetler netleşmiştir. Bundan sonra herkesin 2019 yılına müzahir tavrı da netleşmelidir. Biz gülünü dikenini bilmeyiz, akarına kokarına bakmayız, kayığından küreğinden, yatından katından anlamayız. Kalburla su taşıyanlara güler geçeriz. Muhalif partiler konfederasyonuna dönen CHP'yi, yanına aldığı HDP, İP, TKP, EMEP, FETÖ, PKK ve diğer yedekleri de mesele yapmaz, hiç kafaya takmayız. Biz, millet ne diyor ona bakarız. Tarih ne diyor ona dikkat kesiliriz. Türkiye'nin geleceğini şuna buna peşkeş çekmeyiz, çektirmeyiz"  sözleriyle niyetleri, sebepleri yeniden ortaya koyuyor aslında. 2019’un ‘niye’leri, ‘nasıl’ları, bu satır aralarında gizli. 

Sayın Bahçeli’nin açıklamalarının ardından Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan da karşılık vererek, 2019’un yol haritası için görüşme talebinde bulundu. Bugün 16.00’da yapılacak görüşme ile 2019 için önemli bir görüşme yapılacaktır. 

Milli birlik ve beraberlik için, devletin ve milletin bekası için, istikamet çizilmiştir. Şer odaklarına karşı cephe açılmış, saflar netleşmiştir. Bundan sonrası için hayırlısı olur inşallah. Sevgi, saygı ve dua ile...