İşsizlik, toplumun kanayan yarasıdır. En önemli ve öncelikli üç konudan biridir. Bunun, eğitim ile ilişkisine değinmiş ve halihazırda eğitim seviyesi ile işsizliğin ters orantılı olması lazımken bizde doğru orantılı olduğunun altını çizmiştik. Çaresinin ise, eğitim kurumları ve öğrenci  adedinin ihtiyaca göre planlanması ve kalitenin artırılması gerektiğinden bahsetmiştik.

Bu  makalemizde, muhtelif stratejiler üzerinde duracağız. İlki, sayıları azaltılmayacak, kalite artırılmayacak ve   mevcut eğitim kurumlarıyla devam edilecekse o takdirde ilk olarak  piyasada geçerli ve makbul olan beceri kazandırma eğitimleriyle  işsizlikle baş etme yolları, işsizlik psikolojisi, alternatif geçim sağlama iş kolları vb. gibi konular öğretilmelidir. İşin teorik bilgisinden ziyade beceri kazandırılması demek bir usta gibi anahtarı alıp söküp takıp onarmak, tamir etmek, atölyede çalışmaktır. Bu eğitim, uygulama ile olur yani sahada; sınıflarda değil.    Bu beceriler, piyasada ortadan kalkmış zanaata değil para eden alana yönelmelidir.

Diğer akla gelebilecek yol ise işsizliği global çapta değerlendirip, dünya piyasasına nitelikli işgücü arz etmektir. Bunun iyi bir uygulamasını Filipinler’de görmüştüm. Dünya denizcilik piyasasının eleman ihtiyacını karşılıyor ve ülkelerine 10 milyar $ civarı döviz girdisi sağlıyorlardı.  Bizde ise, 220 bin civarında uluslararası geçerli ehliyete sahip gemi adamı olmasına mukabil, 50 bin civarında aktif  gemi adamı var ve sadece 3 bin adedi yabancı gemilerde çalışıyor. Yani mevcut potansiyelin % 75 civarı atıl gibi gözüküyor. Eğitim yapımızı, sadece ulusal değil global çapta ihtiyaca göre planlarsak neden bizde hak ettiğimiz yeri almayalım ve ülkemize döviz kazandırmayalım, değil mi?

Gençlerimizi iş ve ekonomiye katmazsak ne olur?  Gençler,  ümitsizlik ve öğrenilmiş bir çaresizlik içine düşebilir ki, çok vahim bir durumdur. “Ne yapsam olmuyor” “Zaten bu iş birilerinin tekelinde” , “Adamın yoksa nafile” gibi… temeli maraz olan anlayışlar  ile tembellik ve miskinlik yerleşir. Bu düşünceler toplumu habis bir ur gibi sarar. Nasıl ki, uzun tecrübelerden sonra eğitimin bir kişinin eğilimleri ve kabiliyetlerine göre özel olması gerektiği anlaşıldı ise, işsizliğin hallinde de kişi hakkında özel bilgi ve ilgi gerekiyor ama buna uygun bir yapı mevcut değil. Yani, işsiz gençteki potansiyeli ve beceriyi iyi kavrayıp bununla piyasayı uyumlu hale getirecek bir katalizör ile işsizlikle baş edilebilir. Zamane yaklaşımı: Belli imtihanları geçmeye yada belli yönlendirmelere bağlı kalıplaşmış lbir yolu ifade ediyor; ben çok robotik buluyorum; içinde duygu yok.

Eğer ki gençliği,  meslek sahibi yapıp kendi ayakları üzerinde, kendi emeği ile geçimini sağlayabilir hale getirecek bir sistemi tesisi edemezsek bu takdirde onlardan dürüst, çalışkan, erdemli ve mefkûre insanı olmasını beklemek temelsiz, iddiası olmayan ütopik bir düşünceden öteye gidemez.