Anne olmak bir kadının en büyük hayalidir. Ağzı süt kokan mini mini bir bebeği kucağına almak, acıktığında süt arayan dudaklarını sağa sola açarak hareketler yaparak gerinen bir masumu düşürürüm korkusuyla tutmaya bile çekinmek...
Cennet annenlerin ayakları altındadır. Hadisi Şerifine mazhar olarak cennet yolcusu olmak umudu... her kadının hayallerini süsleyen en büyük özlemdir.
Dinimizde evlenmek, çocuk sahibi olmak ayrıca teşvik edilmiş. Yüce Allah Kûr'ân-ı Kerim'de, pek çok ayetlerde evliliği teşvik etmiş, genel çerçevesini çizmiştir. Müşrikler iman etmedikçe nikahlamayın. Müşrik sizi imrendirse bile iman etmiş bir cariye ondan daha hayırlıdır. Müşriklere de kadınlarınızı nikâh ettirmeyin... (Bakara :221). Kadınlarınız sizin tarlanızdır. O halde tarlanıza nasıl isterseniz varın ve kendiniz için ileriye hazırlık yapın.. (Bakara:223), Bu gün temiz kadınlar size helal kılındı. Mümin kadınların hür olanıyla sizden önce kitap verilen ümmetlerin de hür kadınları iffetlerini muhafaza ederek, zina etmeksizin, gizli dost tutmaksızın mehirlerini verip nikâhladığınız takdirde size helal kılındı. Her kim şeriat ahkamını tanımazsa bütün yaptıkları boşa gider ve ahirette hüsrana uğrayanlardan olurlar. (Maide:5) Yukarıdaki ve daha pek çok ayetlerde Yüce Allah, Müslüman erkek ve kadınlara evliliği emretmiştir. Neslin temiz kalması için zinayı yasaklamış, kadınların haklarını vererek zorbalığı ortadan kaldırmış, evliliği karşılıklı hak ve güvence altına alarak sağlam bir temele oturtmuş ve aileyi her türlü yıkıcı ve yıpratıcı faaliyetlerden korumuştur. Adaleti sağlamak şartıyla dörde kadar evliliğe müsaade etmiştir. Bu bir emir değildir. Sadece zorunlu durumlarda bir izindir. Genelde tek evlilik esastır.
Evlenen çiftlerin çocuk sahibi olması en doğal istektir. Lakin evlenen her çiftin çocuk sahibi olması kendi elinde değildir. Çünkü Cenab-ı Allah bazılarına dilediği kadar kız veya erkek çocuklar bağışlarken bazı aileleri de bu nimetlerden mahrum bırakır. Bunda sebeb ve sonuç aranmaz. Çünkü veren de alan da Allah'tır. Allah bir kuluna bir nimeti verir dileğinden geri alır ya da hiç vermez.
***
Çocukları olmayan aileler de bizim çocuğumuz olmuyor diye boş durmamalıdır. Allah dilediğine çocuk bağışlasa da kul da sebeplere sarılmak zorundadır. Bunun için çiftler gerekli tıbbi tedavileri görüp ondan sonra tevekkül etmeleri, işi Allah'a bırakmaları gerekmektedir. Çocukları olmuyor diye kadınlar aşağılanmamalı, horlanmamalıdır. Çünkü mülkü veren Allah'tır. Bu hiç akıldan çıkarılmamalıdır.
Günümüzde tıbbi gelişmeler çocuğu olmayan kadınlara da bazı imkanlar sunmaktadır. Bunlardan biri de tüp bebektir.
Tüp bebek, kadından ve erkekten alınan üreme hücrelerinin bir tüp içinde dölledikten sonra tekrar kadının rahmine ilka edilmesi olayıdır.
Peki İslam dini kadının tüp bebek yoluyla anne olmasına izin vermekte midir? Bu konuda, Diyanet Vakfı Yayınları arasından çıkan İslam İlmihali c:II,s. 140 ve141'de şu bilgiler yer almaktadır: Çeşitli bedeni ve tıbbî rahatsızlıklar sebebiyle çocuk sahibi olamayan eşlerin çocuk sahibi olmak için kullandıkları tekniklerden birisi de tüp bebek yöntemidir. Bu bir nevi sunî döllenme olup, erkeğin spermi alınıp, uygun dış ortamda kadının yumurtasıyla döllendirilmekte, sonra da kadının rahmine konularak hamileliğe ve doğuma imkan hazırlamaktadır.
Çocuk sahibi olamayan eşlerin tıbbî tedavisi ve çocuk sahibi olmalarına imkan tanınması gibi gayet olumlu ve iyi niyetli iyi niyetli bir başlangıcı bulunan tüp bebek yöntemi, daha sonra Batıda giderek farklı boyutlar kazandığı ve toplumun geleneksel dinî, ahlâkî ve sosyal değerleriyle çelişen farklı amaçlar doğrultusunda kullanılmaya başlandığı bilinmektedir. Dinî ve ahlakî çerçeveden bağımsız bir uygulama seyri gösteren bu teknolojinin yol açtığı bireysel ve toplumsal problemler önce Batıda sonra İslam Dünyasında tartışmalara yol açmıştır.
Çağımızda konu hakkında görüş bildiren İslam alimlerine göre çeşitli nedenlerle çocuk sahibi olamayan evli çiftlerin bu imkana kavuşturulması gerek tıbbî tedâvi gerekse temel insan hakları açısından olumlu ve övgüye değer bir gelişmedir. Sunî döllenme ve tüp bebek yöntemi ancak bu amaçla kullanılabilir. Ancak bunda kocanın menisinin ve eşinin yumurtasının kullanılması ve hamileliği de yine eşinin yapması şarttır. Döllenmenin bu şartlarla rahim dışında gerçekleştirilip sonra da anne adayı olan eşin rahmine konması dinen sakınca teşkil etmez. Fakat bu yöntemin kocanın veya karısının tabiî yollarla hamile bırakma veya hamile kalma imkanının olmaması halinde uygulanabilecek istisna bir çözüm ve tedavi şekli olduğu unutulmamalıdır.
Görüldüğü gibi Tüp bebek sahibi olmanın dinen hiçbir mahzuru yoktur. Yeter ki şarlar kuralına göre hazırlansın. Yani sadece kocanın ve eşinin üreme hücreleri dış ortamda döllendirildikten sonra yine karısın rahmine nakledilsin.
Çocuk sahibi olamaya tüm eşlerin çocuk sahibi olmaları ve mutlu kalmaları dileğiyle...