Konya’daki sayılı sanat ve tasarım atölyelerinden biri olan ve işin lisans eğitimini alarak sektöre yön veren iki isim, güçlerini birleştirdi. Sanatçı Aybike Büşra Çakır ve Sanatçı Büşra Karaca, lisans eğitimlerinin ardından yeteneklerini iş hayatına aktararak kendi tasarım atölyelerini açmaya karar verdiklerini belirtti. 2019 yılından bu yana hizmet verdiklerini ifade eden sanatçılar, herkesle değil; sanata ilgisi olan insanlarla çalışarak, eğitimlerin bir terapi niteliğinde geçtiğini söyledi. Ayrıca sanata ilgili olan herkese en baştan her şeyi öğrettiklerini vurgulayan Sanatçılar, Kerkük Caddesindeki Two Handmade Seramik ve Tasarım Atölyesi’ne tüm sanatseverleri beklediklerini dile getirdi.  

msg1549379028-1223

HAYALDEN GERÇEĞE, ÜNİVERSİTEDEN ATÖLYEYE

Kadınhanı’nda yağmur duası yapıldı Kadınhanı’nda yağmur duası yapıldı

Üniversite yıllarında ortak hayal haline gelen sanat atölyesinin yıllar içinde gerçeğe dönüştüğünü belirten Aybike Büşra Çakır ve Büşra Karaca, mezun olduktan sonra kendi hayallerinin peşinden giderek atölyelerini açtıklarını dile getirdi. Selçuk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk sanatları bölümü mezunu Çakır, hayallerinin zamanla gerçeğe dönüşme hikayesini şu ifadelerle aktardı: “Ben Aybike Büşra Çakır. Mezun olduktan sonra aynı bölümde Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yüksek lisans yapıyorum. Üniversiteden arkadaşım Büşra da heykel bölümü bitirerek görsel sanatlar alanında formasyon aldı. Üniversite yıllarından beri kendi alanımızla ilgili bir iş yeri açmak istedik ve fakültedeki hocamızdan gerekli diğer eğitimleri de tamamladıktan sonra atölyemizi açmaya karar verdik. 2019 yılında Two Handmade Seramik ve Tasarım Atölyesi ismiyle hizmete başladık.”

photo1690962758

‘GÜÇLERİMİZİ BİRLEŞTİRDİK’

Üniversitedeki öğretim üyelerinin kendilerine her zaman bir atölye oluşturmalarını tavsiye ettiğini belirten Çakır, bu atölyeyi işyeriyle bütünleştirdiklerini ve üretim yaparken aynı zamanda eğitim de verdiklerini vurgulayarak, “Üniversite okurken böyle bir işyeri açma hayalimiz vardı ve hocalarımız da her zaman, dışarıda bir işimiz olsa bile kendimize ait bir atölyemizin olması gerektiğini söylerdi. Bir gün beraber otururken güçlerimizi birleştirmemiz gerektiği düşüncesiyle her alanda kendimizi yeterli hissettiğimiz alana, sanata, yöneldik. Pandemi sürecindeki o boşlukta bir yer açmaya karar verdik ve Öğretim Görevlisi Veli Tuna hocamızla görüşerek nereden başlamamız gerektiğiyle ilgili bilgi aldık; eksik kaldığımızı düşündüğümüz noktalarda eğitim alarak kendimizi geliştirdik. Elle şekillendirme konusunda Büşra çok başarılı ve o yöndeki workshopları Büşra veriyorken, uzmanı olduğum diğer alanlardaki eğitimleri ben veriyorum.” ifadelerini kullandı.

‘İŞİMİZE TİCARİ GÖZLE DEĞİL, EĞİTİM OLARAK BAKIYORUZ’

Atölye için büyük emek sarf ettiklerini söyleyen Çakır, atölyenin tüm dizaynıyla kendileri ilgilendiklerini bildirdi. İşe olan aşklarının, ticaretten çok farklı boyutlarda olduğunu söyleyen Çakır, işyerini ticari kaygı gütmeden bir eğitim ve hobi alanı olarak açtıklarını vurguladı. Kendi emeklerinin bir ürünü olan atölyelerini yine kendi emekleriyle süslediklerini ifade eden Çakır, “Burayı açarken para kazanmasak bile kendi işimizi yapalım istedik. Kimseden maddi destek almadan, yalnızca kendi emeklerimizin bir ürünü olsun isteyerek işletmemizi açtık. Atölyemizin duvarlarına kadar kendimiz boyadık, tırnaklarımızla kazıdık. Aynı zamanda Konya Meslek Edindirme Kurslarında eğitim veriyoruz. Buraya gelen her insana bir şeyler öğretirken aynı zamanda biz de onlardan yeni şeyler öğreniyoruz; yeni bir bağ kurmuş oluyoruz.” diye konuştu.

‘ÜRETİM VE EĞİTİMDEN AYRI ZEVK ALIYORUZ’

Atölyeyi ilk olarak üretim için olarak açtıklarını ancak zamanla eğitim vermekten de zevk aldıklarını belirten Çakır, “İlk atölyemizi Yeni Meram Caddesi’nde üretim yapmak adına açmıştık. Bir malzemeyi çamur halinden farklı bir nesneye dönüştürmek çok keyif vericiydi.  Daha sonra öğrenci kabulüne başladık. İlk işyerimizde ismimizi duyurmayı başardık ve öğrenci ağırlıklı olarak çalışmalarımıza devam ederken üretimimiz de sürüyor.  Kerkük Caddesindeki işyerimize taşındığımızda da bizi tanıyan insanlar buraya geldi. Önemli olan güzel işler başarabilmek ve ‘biz’ olduğumuz için kabul görebilmek. Bunu başardığımız zaman, biz nereye taşınırsak taşınalım, insanlar bizi buluyor ve güzel işler yapmaya devam ediyoruz. Başarı, beraberinde parayı da getiriyor. Bizim en büyük reklamımızı öğrencilerimiz yapıyor çünkü memnuniyet, yeni memnuniyeti getiriyor.” şeklinde konuşmasını tamamladı. 

‘SANAT ARAYAN BURAYA GELSİN’

Two Handmade Seramik ve Tasarım Atölyesi kurucu ortaklarından Heykel Sanatçısı Büşra Karaca ise, atölyeye gelen öğrencilerin sanatı öğrenirken aynı zamanda maddi olarak da terapi yaptıklarının altını çizdi. Karaca, atölyede verilen eğitimler hakkında şu bilgileri verdi: “Sanatın gücünü kullanarak insanlara yeni şeyler öğretirken onların deşarj olmalarına da olanak sağlıyoruz. Resim, heykel, seramik ve çini eğitimleri veriyoruz. Workshoplar yapıyor, ürettiğimiz ürünleri satıyoruz. Hafta içi akşam, hafta sonu gündüz atölyemizdeki eğitimlerimiz devam ediyor. O kadar güzel bir ders ortamı oluşturuyoruz ki, bazen arkadaşlarımız enstrümanlarıyla sanatımıza sanat katıyor ve bizler de eşlik ediyoruz. Sanat arayan buraya gelsin.”

AYNI ZAMANDA TERAPİ MERKEZİ!

Sanatın maddi ve manevi faydalarını da sıralayan Karaca, “Atölyemize gelen insanlar, burada yalnızca yeni şeyler üretmiyor: Stres atıyor ve aynı zamanda terapi yapmış oluyorlar. Çamurun ve sanatın terapi edici bir özelliği olduğu düşüncesiyle insanlara hem maddi bir uğraş tanıyoruz hem de manevi bir rahatlamayı da burada sunmuş oluyoruz. İnsanlar burada çamuru doğru yoğurarak sırt ve bel kaslarını çalıştırırken aynı zamanda farklı birçok işi beraber yaparak vücut dengesine katkı sağlamış oluyoruz.” ifadelerine yer verdi.

SANATI EĞİTİYORLAR!

Sanatla uğraşmak isteyen ve hevesi olan tüm insanların ‘eğitilebilir’ bir eli olduğunu savunan Karaca, atölyede verilen derslerle, sanata olan isteğin eğitildiğini ve geliştirildiğini vurguladı. Karaca, sanatla ilgilenmek isteyen insanlara şu mesajı verdi: “Atölyemizde eğitimin amacı, insanın içinde bulunan isteği eğitmek. Yeter ki insanın içinde o istek olsun, biz burada geri kalan her şeyi en baştan öğretiyoruz ve sanat, sonradan kazanılmış bir yeteneğe dönüşüyor. Öncelikle bize gelen insanları buna inandırıyoruz ve sabretmeyi öğretiyoruz. Ancak hevesi için ya da yalnızca ‘ben de sanatla ilgileniyorum’ demek için gelenler oluyor; biz kendi kitlemizi oluşturmak ve gerçekten sanatı seven insanlarla çalışmak istiyoruz. Atölyemiz, bizim evimiz gibi oldu ve biz evimize müşteri değil, misafir almak istiyoruz.”

‘SANAT KOMPLEKSİ İNŞA EDECEĞİZ!’

Gelecek hedefleriyle ilgili bilgi veren Karaca ve Çakır, atölyelerini bir sanat kompleksine dönüştürmek istediklerini dile getirirken, bu atölyede yapmak istedikleri geniş kapsamlı faaliyetler hakkında da bilgi verdi: “Atölyemizi sanatın diğer dallarını da kapsayan bir sanat kompleksine dönüştürmek istiyoruz. Kitap ve kahve köşesi oluşturmak, sanatsal faaliyet alanımızı daha da genişletmek istiyoruz. Atölyemize gelen insanın farklı bir alana ihtiyaç duymadan kahve içip, kitap okuyup, müzik yapabileceği, istediği zaman çamurdan şeyler tasarlayabileceği daha geniş bir sanat dünyası hayal ediyoruz. Hedefleri doğrultusunda ilerleyen 2 kişi olarak, aklımızda olan tüm hayallerimizi gerçekleştiriyoruz ve umuyoruz ki bu hedefimize de kısa sürede ulaşacağız.”

‘TÜM SORUNLARI İKİMİZ ÇÖZÜYORUZ’

Sektörün en büyük sıkıntısının ‘eğitimsizlik’ olduğunu vurgulayan Karaca, sosyal mecralardan izlenen videolarla sektörün eğitimcisi haline gelen insanlara olan sitemini dile getirdi. Herkesin kendi alanında var olması gerektiğini ifade eden Çakır, “Teknolojik ortamdan sanatı öğrenen ya da birkaç seans eğitime gelmiş insanlar, kendilerini eğitimci zannediyor. Bizler sanatı eğitimle taçlandırmış insanlarız ve insanların tabi ki kendilerini geliştirmelerini takdir ediyoruz ancak herkes alanına yönelmeli.” dedi. Atölyedeki sanatsal faaliyetlerin yanı sıra bir ticari yükümlülüğün getirmiş olduğu sorumluluğun kendilerine zor gelip gelmediği sorusunu cevaplayan Sanatçı Çakır, “Aslında 2 kadın olarak çalışmanın verdiği avantajlar var. Birimizin yetersiz kaldığı durumlarda, diğerimizi olaya müdahil olabiliyor. İnsan ilişkilerinde iletişimimize de çok güveniyoruz ve ortak bir çözüm yolu bularak sorunları halledebiliyoruz. Bu yüzden ismimiz Two (2) Handmade. Ancak tabi elimizde olmayan sebeplerle yaşadığımız zorluklar da oldu. İlk yerimizde üst katımızdaki kafe komşumuz sebebiyle temizlik konusunda talihsizlikler yaşadık ve durumu kabullenmemesinden dolayı farklı bir yere taşınmak zorunda kaldık. Biz kendimizden ödün vermeden olayı hallettik ancak komşumuz bu durumda belki hemcinsi biriyle karşı karşıya kalsaydı, durumu telafi edecek şekilde yaklaşacaktı.” şeklinde konuştu.

ÖZGÜVENİNİZİ KAYBETMEYİN

Kadınların bazı sektörlerde geri planda kalmalarıyla ilgili yorumda bulunan Karaca ise, “Yeni şeyler üretmek isteyip faaliyete geçemeyen kadınlara baktığımda genel olarak özgüven problemi olduğunu görüyorum. KOMEK’teki öğrencilerimden de gördüğüm kadarıyla, eşleri ya da toplum tarafından o kadar bastırılmış kadınlar var ki; başarabileceklerine olan inançlarını yitirmişler. Örneğin gizli saklı kursa gelen öğrencim vardı. Onları motive ederek aynı zamanda kaybolan özgüvenlerini geri getirmeye çalışıyorum. Bu kapsamda çok güzel işler başaran ve artık eşine de rahatlıkla kursa gittiğini söyleyebilen bireylerin de kendini keşfettiğini görmek beni çok mutlu ediyor.” diye konuştu.

HACER CEYLAN

Editör: Birkan Bakay