Bizim toplumun insan kaynağı ile bir sorunu var ama çözüm konusunda çalıyı tepesinden sürüyoruz. Kaliteli insan kaynağı ile çalışmak istiyoruz ama sadece istiyoruz.  Kaliteli iş istiyoruz ama bekliyoruz.

Bölgemizin insanı iş bulsun diyoruz bekliyoruz.

Kim çözecek bu işi?

Sadece devlet mi?  Devlet her yere yatırım yapsa bu iş çözülür mü?

Veya devlet kurslar açsa, teşvikler verse bu iş çözülür mü?
Mesela işletmeler daha fazla kaliteli insanla mı çalışacak? Kaliteli insanlara sahip işletmeler, kaliteli insanı yönetebilecek kabiliyete ve kültüre sahip mi? Ya kaliteli insanla çalışıyorsa ama insanların kalitesini ortaya çıkaracak ortam yoksa?

Kaliteli insan işe başlamışsa ve o kurumda insan kalitesini koruyamıyor bozuluyorsa?

Bu sorunların hepsi ve daha fazlası çevremizdeki özel ve devlet kurumlarının hepsinde fazlası ile var. Peki; ilk hareketi kim yapacak? Kaliteyi kim talep edecek?

Bu sorunlara birkaç örnek; İşsizliğin yoğun olarak yaşandığı Silifke bölgesinde;

 Nükleer santral gibi 10 bin insanın işe girdiği bir yatırım yapılıyor,

1000 kişinin çalıştığı çimento fabrikası yapıldı,

Balık çiftlikleri,

Yeni limanlar,

Oteller ve turizme ait gelişmeler,

Ve en önemlisi Türkiye’nin en önemli tarım bölgesi

İşsizlik var. Çalışan insanların da çalışma biçiminde bir çarpıklık var. İnsanlar işe girerken torpil arıyorlar, aracı bulma çabasındalar ve işe girenler de ne bulurlarsa orada çalışıyor. Umdukları pozisyonda değil de buldukları pozisyonda çalışıyorlar. Üstelik düşük ücretle ve kabiliyetine göre bir işte değil. Yani mutsuz çalışma ortamları. Peki, ne yapılabilirdi? Bölgenin Sanayi Odası ve Ticaret odaları O şirketler yatırıma başlarken onlara hangi vasıfta işçi aradıkları sorulur, onların insan kaynakları talebine göre yatırım yapılıncaya kadar bölgede okuyan, yetişen insanlara duyurular yapılır ve talep edilen vasıflarda beceriler sertifikalar deneyimler açıklanır, eğer bunlara sahipseniz işe alınacaksınız denirdi. Hala da yapılabilir.

Meslek liseleri, üniversiteler de bu yönde bölümler açar, kurslarla tamamlayıcı eğitimlerle insan kaynakları değerli hale getirilirdi.  Ama olmadı neden?  Çünkü bölgenin karar verici yöneticilerinin bakış açısı bu yönde değil.

Sonuç iş var çalışmak isteyen var işsizlik devam ediyor. Çalışanlar da mutlu değil, çalıştıran da…Şimdi bir de küresel başarı kazanmış bir şirketin kaliteli insan kaynakları ile yüksek standarttaki üretimi nasıl sağlıyorlar bu konuda örnek vermek istiyorum.
Şirketin ismini ve çözüm ortağının ismini izin almadığım için veremeyeceğim.

Şirket insan kaynağı tedarikinde sorunu çözmüş, çok yüksek kalitede insan kaynağı ile çalışıyor ve çalışanlar çok memnun.

Anlatacağım konu sadece kendi çalıştırdığı değil çözüm ortağı olduğu firmaların insan kaynaklarını nasıl kaliteli hale getiriyorlar? Bundan bahsetmek istiyorum.

Küresel firma, çözüm ortaklığına sahip firmalardan sayı ve kalite olarak yeterli bir insan kaynağını gereklilik şartı olarak başlangıçta sağlıyor sonra ilişkiyi başlatıyor.

İlişki başladıktan sonra her yıl bir düzine hizmet içi eğitim, yetenek geliştirme, yeniliklere adaptasyon ve inovasyon becerilerini paylaşma etkinlikleri ile standardı sürekli hale getiriyor. Sürekli lokomotif özelliğini koruyor ve geliştiriyor.

Bu yetmiyor, iki yıla bir düzenli sınavlarla çözüm ortaklarının kendi standartlarını koruyup korumadığını kontrol ediyorlar. Bunun için sınav yapıyorlar.  Tavırları o kadar net ki 70 puanı firma alamazsa   çözüm ortaklığı sözleşmesini   sonlandırıyorlar. Eğer ilişki devam ederse çözüm ortağı firma uluslararası yatırımların bir parçası olarak yüksek düzeyde bir gelirin ve prestijin sahibi oluyor?

Bu çalışma Organize Sanayi bölgelerinde yapılamaz mı?

Sanayi Odası, Ticaret Odası, üniversiteler OSB müdürlükleri işbirliği yapsa; işletme ve değişik kurumların insan kaynağı talebine göre insanı kaynaklarını geliştirici proje çalışmaları yapabilirler mi?
Gelişmeleri öngörerek talep edilecek insan kaynaklarını öncede hazırlanamaz mı?

Neden yapamasınlar? Çalışan ve çalışacak olan insan kaynaklarını zenginleştirmenin bunu ciddi ciddi bir seferberlik gibi organize etmenin ne zorluğu var, ne kaybederiz?
Öncelikle firmaların iradelerini kaliteli insan kaynağı çalıştırma konusunda güncellemek gerekir. Yoksa yatırımcıda kaliteli insan kaynağı bilinci gelişmemişse, performans değerlemesini yapamıyorsa herkese düz davranıyorsa, kalite bilinci yeterli ekonomik karşılığa ulaşamıyorsa bu sistem başarılı olmaz tabii.
Öncelikle kaliteli insan kaynağı ile çalışma bilinci gelişmeli. Sonra kaliteli insan kaynağı çalıştırma becerisi gelişmeli.

Yoksa aslanı kediye boğdururuz. Becerebilirsek gelişmeye giden yolu aralarız. Üstelik top yekûn…
Mesela bugün 10 milyar doların çok üstünde ihracat yapabilecek Konya Sanayisi 2 milyar 997 milyon ihracatta kalıyorsa bunun sebebi biraz da kaliteli insan kaynakları ile çalışma ve çalıştırma bilincindeki zayıflıkta aramak lazım diye düşünüyorum.

Kocaeli, Bursa, Gaziantep, Ankara, Manisa, Sakarya, Denizli ve Hatay’daki gelişmeleri doğru tahlil etmek lazım… Hatta ülkemiz olarak tarımdaki aksamaları da bu açıdan doğru değerlendirmek lazım.

Sizce?