İnsanın, İnsan olarak kendini hissettiği, içindeki sevgi ve samimiyeti en derin yaşadığı anlar muhabbetin zuhur ettiği anlardır.
Hatta insanların içindeki ortak duyguların sevgiye büründüğü anlar da diyebiliriz.

Sözcüklerin, davranışların, hallerin fikre dönüştüğü, insanlar arasında mana ifade ettiği anlara da muhabbetin doğum anları diyebiliriz.

Muhabbet sadece bir söz değildir, güzel konuşmak da değildir Yalın bir sevgi de değildir. Belki de sözsüz de insanın kendini ifade edebileceği en derin haldir.

Tarihin derinliklerinden günümüze ne muhabbetler yansımıştır.
Mağaraların duvarlarına, taşlara, derilere; yaşamlarını kazıdıkları simgelerle mesaj haline getirip, o zamanki duygularını günümüze kadar iletmişlerdir.

Bizim geleneğimizin başından beri halı desenleri adeta her biri bir hikâye roman olacak derinlikte manalara bürünerek günümüze kadar gelmişlerdir.

Yörük Beyi'nin hikâyesi

Yörük beyi obasını gezerken bir çadırın önündeki halı tezgâhına uzun uzun bakmış.

“Bu kilimi dokuyan kızın babasını çağırın bana” demiş.

Kızın babası Yörük beyinin yanına gelmiş.

Yörük beyi adama “Efendi, kızı gönlündekine ver” demiş.

“Fakirlik cana tak etti beyim, daha zengin bir talibi var.” diye cevap vermiş adam.

Yörük Beyi; “Sevenleri ayırma efendi, kızın gönlü kimdeyse kızını ona ver” demiş ve eklemiş “Kızına da söyle bundan böyle bunca al vurmasın yeşile”

Baharı kısa geçen memleketlerde bahara özlemi rengârenk çiçekleri ilmek ilmek halıya dokuyarak bahara özlemi halı üstünde muhabbete dönüştürmeleri gibi
İçinde beslediği muhabbeti, özlemi sevdiğine ifade ediveriyor.

Özlem, sevgi bir mananın tamamlayıcısı olunca muhabbet oluyor.

İnsan Hayat Ağacı motifi ile ölümsüzlüğü ve ölümden sonra gelecek hayata umudu ifade ederken,

İbrik ile; saflığı temizliği, ve hamileliği ifade etmiş.

Bereketi; Keçi Boynuzu ve Eli belinde motiflerini, üzüm, incir buğday, arpa, nar, incirle zenginleştirerek desenleştirmişler.

Göz motifi ile nazara karşı koruma amacını gütmüşler.

İnsanlarımız her duygusunu, özlemini, korkusunu, sevgisini, anlayışını ilmek ilmek muhabbetle desenleştirerek mesajlaştırırken aynı zamandan sadece yaşadığı anlarda değil sonraki zamanlarda da mana ifade etme becerisini geliştirmişlerdir.

İlmek ilmek yaşayarak muhabbet, desen ile bir bütüne dönüşmüş, mana deryasında ifade bulmuştur.

Ne güzel bu motifleri anlayabilene… binlerce yıllık mesajlara mana verebilene.

Aynı anda muhabbet iklimi yakalamanın çok zor zamanlar geçirdiği günümüzde, ne kadar güçlü anlayış geliştirme becerisi.

Muhabbet ehli insan her anda bir mana deryasının kıyısında kendine düşeni anlar değerlendirir ve değer verir.

Anlamak isteyene söze gerek var mı? Anlama kabiliyeti olana söze gerek var mı? Anlamazsa hiçbir söz kifayet etmez.

Belki de muhabbet ehli empati dediğimiz beceri ile halden mana arar.
Mevlana hazretlerinin dediği gibi;

“Can konağını aramadaysan, cansın; Bir lokma ekmek arıyorsan ekmeksin,

Bir damla su arıyorsan susun, zulmün peşindeysen zalimsin,

Aşkı arıyorsan aşıksın, gönlün neye kapılmışsa O’sun sen.

Şu nükteyi biliyorsan, işi biliyorsun demektir:

“Neyi arıyorsan O’sun sen.”

Aslında yaşamımızın her anı motif ama belki biz onu desene çeviremiyoruz.
Belki de neyi ifade etmek istediğimizi bilmiyoruz.

Nerede o eski ramazanlar diyoruz? Şimdiki ramazanları eleştiriyoruz.

Oysa biz, eski ramazanların çocuklarıydık. Gençleriydik. Şimdiki ramazanların büyükleriyiz.
Ve bu ramazanları çocuklarımız çocuklarına eski bir ramazan olarak aktaracak.

O zaman bu ramazanlarda mümkün olduğu kadar samimi içten ve paylaşarak bir ramazan geçirelim. En azından yakınlarımızla… Çocuklarımızla. Onlar bu günleri yaşadıkları bu duyguları çocuklarına eski ramazanlar olarak anlatacaklar. O zaman mümkün olduğunca muhabbeti yaşayalım.
Çünkü her ramazan yaşamımızın ilmek ilmek dokunan bir motifi oluyor.
Bir yaşam desenine dönüşüyor.

Sonra bugün yaşadıklarımız gelecekte anlatılan eski ramazanlar tadında hayat motifleri olarak yaşamımızda yer alıyor.

O zaman bu motifleri, sevgi, samimiyet, özlem, kavuşma gibi rengârenk duygularla mana denizine karışan anlara dönüştürerek yaşayalım. İlmek ilmek muhabbete dönüşen ramazanların manası olmak ise belki de yaşamların en güzel anı olsa gerek.