İletişim deyince, aklınıza hemen "karşılıklı veya kişisel olarak sözlü, sözsüz (jestler - mimikler - beden dili), yazılı, görsel veya kitle iletişim araçlarıyla yapılan her türlü haber, bilgi, ilgi, duygu ve düşünce akışıdır" tanımlamasının geldiğini biliyorum.

Normal sosyal yaşantımız bir yana, artık günümüzde şirketler ve kişiler arasında organize olan iş dünyamız için, içinde bulundukları sektörde hedeflerini gerçekleştirmek adına kurumsallaşma ve kurumsal iletişimin öneminden bahsetmeye de, gerek yok zaten!

Kurumsallaşma yolunda stratejik planlamanın içinde yer alan çalışmalardan önce, şirketlerin başarısında çok önemli bir yeri olan kurum içi iletişimdeki, ortak birkaç nokta şu şekilde sıralanabilir. Tüm çalışanlara değer vermek ve onların yönetime katkılarını sağlayarak motive etmek... Ortak problemleri ve geleceği öngörerek, bunlara yönelik ihtiyacı karşılayacak çözümler üretmek... Özellikle çalışanların yaratıcı düşüncelerini destekleyerek, yeterli olmak için değil, sektörde olabileceklerin en iyisi olmak için çaba harcamak gibi.

Kurum içi iletişim; içinde tüm yönetsel faaliyetlerin yer aldığı, ana ve kılcal damarlar sistemi olarak kabul edilebilir. Yani; kurum içi iletişim, şirketlerimizin sinir sistemi gibidir!..

Günümüz “İnsan Kaynakları Departmanları” için aidiyet duygusunun kazanılmasında, çok önemli bir yeri olan “Kurum İçi İletişim”in işlevlerinden birisi de; çalışanların, duygu ve düşüncelerini açıkça ifade etmelerine izin vermektir. Çalışma standartları çerçevesindeki bu duygu ve düşünceler, genel ve özel olabileceği gibi, işyeriyle ilgili ya da ilgisiz de olabilir.

Çalışanların, işyeri içinde bulundukları ruhsal durumlar; kişisel davranışları kadar, diğer çalışanları, olayları algılamalarını ve değerlendirmelerini de etkiler. Ruh halinin ve duyguların iletilmesi, ekip üyelerinin birbirlerini daha iyi anlamalarına yardımcı olur. İnsanlar birbirlerini anlayabildikleri takdirde, birlikte daha iyi bir performans gösterir ve hedeflerine ulaşabilirler.

Şimdi iş yerinizi bir saat gibi (Tabii elektronik veya dijital olmayan duvar saati gibi) düşünün. Saatinizin doğru çalışması, içindeki çarkların doğru yönde dönmesi ile mümkündür. Ekibiniz veya şirketiniz içinde çalışanların her birini, bu saatin çarklarından biri gibi düşündüğünüzde, çarklardan birinin veya birkaçının, yavaşlaması veya durması, bu saati nasıl etkiler?

İşte, kurum içi iletişimin ve motivasyonun önemi budur!.. Saatinizin bulunduğu duvarı terk etmemesi veya devamlı servis çağırmamanız için çarkların her zaman doğru yönde ve doğru şekilde çalışması gerekir.

Sizlerinde çok iyi bildiği gibi iş dünyamızda motivasyon; yaptığımız işten heyecan duymaktır. Genellikle, aynı düzeyde ve rutin olarak yapılan işler, zaman zaman motivasyon kaybına yol açabilir. Böyle bir noktada hepimizce gayet iyi bilinen; ödül, prim, teşekkür, takdir, pay/hisse kazanımı gibi motivasyon yöntemleri dışında, iş tanımlarında yapılacak artı veya eksi yönde bazı küçük değişiklikler ile olasılıklar dahilindeki kariyer destekleri veya ekip değişiklikleri, yeni heyecanlara yol açabilir.

Kişisel motivasyonla birlikte kurumsal motivasyonun, başarılı bir şekilde uygulanmaya çalışılan kurum içi iletişim çalışmalarıyla paralel gittiği gerçeğinden hareketle; kaliteye odaklanılan bir hizmet veya üretim sürecinde, kurum içi iletişim çalışmalarında yaşanan aksamalar nedeniyle, departman çalışanları arasında veya departmanlar arası kopukluklar yaşanabilir. Özellikle departmanlar arası kopukluklar, kurumun işleyişini ve gelişimini olumsuz yönde etkileyecektir. Bu gibi durumlarda şirketler, çalışanlarını doğru bir iletişim döngüsü içinde kazanmaya çalışmalı ve motivasyonu artırmaya yönelik kuruma özel bir çalışma modeli ile performans yönetimi oluşturmalıdır.

Özellikle... Bilgi paylaşımını gerçekleştiremeyen, aynı dili konuşamayan, kendi içinde anlaşamayan, aralarında duvarlar ve engeller bulunan çalışma ortamlarında, dinamik adımlar atılamaz. Doğru yönlendirmeler yapabilme, hızlı karar verebilme, ani etki/tepki gösterebilme, aynı reaksiyonları kurum olarak da öne çıkarabilmek... gibi özellikler, kurum içi iletişimin iyi olmadığı her türlü iş yerinde, sıkıntı yaratmakta ve iş akışını sekteye uğratmaktadır.

Kişi, çalışmak zorunda olduğunu unutursa o iş yeri başarı merdivenlerini tırmanacaktır. Tam tersi personel işe ihtiyacı olduğu için sırf para kazanmak için geldiğini aslında işletmede mutsuz olduğunu düşünüyorsa kurum içi iletişim zayıftır ve çarklar dura kalka döner.

Neticede; şirketlerimizin veya kurumlarımızın geleceği çalışanlara bağlı olduğuna göre, yapılacak tüm “İnsan Kaynakları”na özgü çalışmalarda, “İnsan” faktörünün önemini hiçbir zaman göz ardı etmememiz gerekiyor.

Çalışanın emeğine duyduğunuz saygı sizi daima ileriye taşır...