Kapitalizm ekonomiyi dizayn ederken insanı, toplumu ve insanlığı da dizayn ediyor.

Bunu gittikçe gelişen tekniklerle yapıyor.

İletişim teknikleri, sosyal psikolojide ikna teknikleri, psikolojik ikna teknikleri gibi bilimin her türlü tekniğini bu alanda kullanmak için eğitimler veriliyor, öğretim programları hazırlanıyor.

Hatta sadece insanın ve toplumun sosyal ve psikolojik durumlarını etkileyerek davranışsal yönlendirmeler yerine insanın ve toplumun sosyal ve psikolojik kodlarını da değiştirerek bilinç altını yeniden dizayn ederek insanı ve toplumu daha önce hiç planlamadığı davranışları yapmak üzere yönlendiriyorlar.

Mesela bir eğitim sonucunda sertifika alacak olan kursiyerin sahip olacağı beceriler şöyle vaat ediliyor

Eğitim Sonrasında Katılımcı Kazançları

  • Algı Yönetimi ve İtiraz Karşılama tekniklerine hakim olacaksınız.
  • İkna gücünüzde gözle görülür kalıcı değişimlere sahip olacaksınız.
  • İletişimde karşınızdaki kişinin davranışlarını analiz edebileceksiniz.
  • İnsanları başarıyla anlayacak ve yönlendirecek temel araçlara sahip olacaksınız.
  • Farklı yaklaşım ve bakış açıları sunarak iletişimin kontrolünü sağlayacaksınız.
  • Sözlü, yazılı ve duyusal iletişimin kilit noktalarını anlamak.
  • Kişiye uygun ikna stratejilerinin saptayarak uygulayabileceksiniz

Diğer bir yöntem değişik taktiklerden ikna yöntemlerine başka bir örnek;

İkna edici taktikler nelerdir?

En İyi 4 İkna Yöntemi

  • İkna Tekniği 1: Bozun ve Tekrar Kurun.
  • İkna Tekniği 2: Ufak İyiliklerin Makul Hale Getirilmesi.
  • İkna Tekniği 3: Kapıda Ayak Tekniği.
  • İkna Tekniği 4: Suratına Kapı Çarpmak.

Satış, siyaset ile iktidara gelme, ülkeler arası operasyon, kişisel operasyonlar için insanların tutum, davranış, bilinç, duygu düşünce gibi sahip olduğu verilerini değiştirerek onları kendi hedeflerine uygun hale getirmek için yoğun bir algı bombardımanı ile toplumun çoğunluğu farkında olmadan edilginleştiriliyor.

Üstelik algı yönetimine ve ikna edilmeye karşı bilinç geliştirmek için çok da eğitim öğretim görmeden. Yani toplumun çok büyük bir bölümü farkında olmadan, varlık sebebini bile fark etmeden ,kendini ve yaşamını teslim etmiş oluyor.

Üstelik profesyonel ve bilimsel olarak bütün gelişmeler insanın hatta toplumun kontrol edilebilir hale gelmesine katkı yapıyor.

Bu yöntemlerle en zararlı ürünler faydalı gibi sunulabildiği gibi, kendi özgürlüğünü kendi elleri ile teslim etmesi de aynı yöntemle sağlanabilmekte.

Örneğin; bütün dünyada bilim yumurtayı uzun yıllar kollestrolün kaynağı olarak sunuldu. Beş altı yıl önce biz hata yaptık özür dileriz dediler ve yumurta tekrardan sofralarımızı zenginleştiren doğal besin oldu.

Margarin yağı neredeyse zeytinyağından ve tere yağından çok daha lezzetli ve sağlıklı olarak hayatımıza sokuldu. Üstelik kalp dostu olduğu üzerine kalp resimleri koyarak algımıza müdahale edilmişti.

Siyaseten ve uluslar arası hareketlerde de benzer davranışlar hala devam ediyor. Demokrasi, barış adalet, huzur götürmek amacı ile milyonlar öldürülüyor ya da göçe zorlanıyor.

İnsan kadın ve erkek ağırlıklı sınıflandırma ile zaten insanlık cinsiyete indirgenmiyor mu? İnsan sıfatı bir canlı türü ama insanlık bir yaşam biçimi, sorumluluk ruh , düşünce bilinç biçimi değil mi?

Ülke yöneticileri ülke menfaati için kendi kişisel hırslarını tatmin etmiyorlar mı? Onun için seçim biter bitmez seçmen olarak hayal kırıklıklarımız başlamıyor mu? Sonraki seçime kadar vaat edilenlerin çoğu unutulmuyor mu?

Yani çok küçük eğitimli, bilinçli mühendislik kabiliyetleri geliştirilmiş teknik insan öbür taraftan koyun gibi yönlendirilen devasa bir çoğunluk. Evet her şey insan için diyerek insanlık imha ediliyor.

Peki ne yapmalıyız?

Belki de başlangıçta en zor gibi görüneni bu soru aynı cevabı da en kolay soru?

Öncelikle samimi olarak buna karar vermek. Tabii ki algı yönetimine maruz kalarak bilinçlenmenin olmayacağına ve imkânsız olduğuna inandırılmadıysak…

Aslında her ülkenin bu pasifize edilme karşısında geliştirmiş oldukları bilinçlendirme kabiliyetleri var.

Özellikle ülkemiz için binlerce yıllık özleşmiş geleneğimiz, tarihimizin derinliklerinde saklı başarılarımız ve geleneksel olarak zenginleştirdiğimiz toplumsal davranışlarımızı çok iyi analiz edersek güçlü savunma hatta onları etkisiz hale getirme becerilerine sahip olabiliriz. Elbette kritik etmeden kabul manasında demiyorum.

Aynı zamanda ahlaki ve dinsel değerlerimiz de bizlerin bilincini açabilecek derinliklere sahip.

Ve her şeyden önemlisi bilim… Bilimi vicdan ile birleştirerek ; maddenin,her türlü elementin özüne ve davranışlarına, ruhun ve aklın ufuklarına, uzayın derinliklerine yolculuğumuzu çok daha bilinçli yaparak lokomotif millet olma vasfımızdan asla vazgeçmemek şartı ile.

Hayatı ve manayı takip ederek , derinlik ve ufukları keşfederek yaşamı doğru okuyarak ve bağımsız bir akılla her şeyden önemlisi kendimiz olarak ,aklımızı , vicdanımızı ruhumuzu evrensel nizam ile uyumlu bir yaşamın parçası yaparak.

Küresel düzen yeniden yapılandırılıyor. Ve bu yapılandırmada insanlık yüceltilmiyor. Sadece insanlık belirli ülkelerin ve güçlerin faydalarını maksimize etme aracı haline getiriliyor. Onların yaşamları daha korunaklı ve sürdürülebilir olsun diye…

İnsan ve insanlık tamamen bağımlı birer varlık, çarkın vidası haline getiriliyor.

İnsan acı çeken bağırtlak bir deve haline geleceğine, deve kervanını yöneten savran olmayı hak etmiyor mu? İnsanlık kervanını dünyaya hakim kılacak, rotası akıl ve vicdan olacak yükü altın yaşamlar olacak bir kervan olamaz mı? Olur elbet..
Sadece samimiyet.

Ramazan’da kendimize gelmek için bize hediye edilmiş bir arınmayı nasıl beceremiyorsak, öztürk tarihimizi bir türlü anlayamamışsak ne alp olabiliriz ne de kendi ormanımızın aslanı. Kendimize inanmıyor başkalarının fikirlerine değer veriyorsak, kendi göğümüzün şahini olamamışsak ne ay kadar özgür ne de hanımız olacak irademiz olur, sadece değersiz, manasız sıfatların hamalı oluruz.

Bize düşen birey olarak, okumak, araştırmak, analiz etmek… Bunu yaparken çoğalmak, tamamlanmak, paylaşmak.
Olmazları söyleyen, değişmezleri marifetmiş gibi ifade edenlerden uzak durmak.
idealleri olan, idealinde insanlık ve onu yüceltecek akıl vicdan, zihin gayretleri etrafında sımsıkı olmak.

Yoksa algı yönetimi ile ikna olmuş ruhumuz ve bilincimiz bizi tüketim çarkının sadece küçük bir parçası yapar. Ruhunu ipotek etmiş bir toplumdan alimler çıkar ama kendi toprağını bile imar edecek çiftçi bile olamaz.