Dünya olarak zor günlerden geçerken ülke olarak da genel anlamda sıkıntılı günler  devam ediyor. Ekonomik, sosyolojik, psikolojik olarak vatandaş çok ağır dönemlerden geçiyor. Çok ağır olarak geçirilen bu dönemde ülkemizde alınan kararlar vatandaşın, üreticinin, ihracatçının, turizmcinin her sektörü etkisi altında bıraktı maalesef. Turizm, hizmet ve eğlence sektörleri uzun süredir kapandı. Bu sektörlerden ekmek kazanan insanlar çok sıkıntılı ve dertli. Son dönemlerde sosyal medya üzerinden okuduğum ve gördüğüm haberlerde esnafın bu zor durumdan çıkacak gücü olmadığından intiharlar başladı. İçinde bulunduğumuz durum üzücü olmakla beraber de bazı sinyallerin geldiğinin işaretçisi. İlerleyen dönemlerde sıkıntılı olan esnaf ve düzeni bozulmuş, işini kaybetmiş insanlar baş kaldırabilir. Ülkemizdeki bilim kurulunda umarım sağlık doktorları olduğu kadar da psikolog ve sosyologlarda vardır. Bu pandemi döneminde insanları virüs kapmamak için evlere kapatıyor fakat evlere kapanan hane halkının başka dertleri başlıyor. Bu ülkede günübirlik çalışan insan sayısı çok fazla bu durumlar göz önünde bulundurulmalı. Devlet olarak vatandaşımıza sahip çıkmalı ve bu sıkıntılı durumlarda varlığını her daim hissettirmelidir. Tıpkı yıllar önce Şeyh Edebali'nin Osman  Gazi'ye demiş olduğu gibi "Ey oğul insanı yaşat ki devlet yaşasın".

         Gelelim asıl konumuza... Alınan kararalar doğrultusunda sokağa çıkma yasakları bu seferde ülkemizin can damarları olan ihracat ofisleri ve üretimin dış pazarlara satılmasını sağlayan firmaların çalışamadıklarından durma noktasında. Zaten ülke olarak döviz gelirlerimizin azalmış olduğu bu dönemlerde tam bitirme kararı almışız gibi geliyor bana. Azalan hatta biten turizmden döviz geliri yok şimdi de tam kapanma ile ihracata çalışan şirketlerin çalışma ofislerinin izine tabi olmadığından siparişler iptal edilmeye ve sıkıntılar yaratılmaya başladı. Mümessil ofislerinin ve dış ticaret şirketlerinin sokağa çıkma yasağından muaf olmaması, muafiyet kapsamında olan sektörlerde faaliyet gösterenlerin ise NACE kodu nedeniyle sıkıntı yaşaması, üretim ve ihracatı tehdit eder duruma geldi. Kararlar alınırken aslında ihracatın düşülmesi gerektiği ve bu doğrultuda kararların alınması ülkemiz için önemli hususlardan. Artan döviz talebini ve azalan döviz rezervlerini başka türlü artırmak mümkün değildir.

         Pandemi dolayısıyla yaşanılan ekonomik sıkıntılar ve Çin' ne karşı alınan ekonomik yaptırımlardan dolayı ülke olarak biz bu durumu lehimize çevirmeliyiz. Ülkemiz sahip olduğu karşılaştırmalı (comparative advantage) sayesinde içinde barındırdığı genç nüfus ve jeopolitik coğrafyasıyla küresel tedarik zincirinde önü çok açıktır. Bu durumu iyi değerlendirmeli ve değişen ve yenilenen dünya düzeninde hak ettiğimiz konumu almalıyız. Artık millet olarak zaman kayıplarına tahammülümüzün olmadığını ve her anlamda üretmek ve iş başarmak için can atar olduğumuzu ve hevesli olduğumuzu tüm dünya bilmeli. Biz büyük bir ülkeyiz ve her sıkıntının altından kalkacak gücümüz vardır olacaktır da...