On yaşından itibaren on yılını Hazret-i Peygamber -sallâllâhü aleyhi ve sellem-’in hizmetinde geçiren Enes -radıyallâhu anh- anlatır: “Rasûlullah’a tam on sene hizmet ettim. Bana bir defa bile: «Öf!» demedi. Yaptığım bir şeyden dolayı: «Niye böyle yaptın?» diye azarlamadığı gibi, yapmadığım bir şey sebebiyle: «Şöyle yapsan olmaz mıydı?» da demedi.” (Buhârî, Savm 53, Menâkıb 23; Müslim, Fezâil 82)

Bu itibarla Rasûlullah sallâllâhü aleyhi ve sellem’in yüce huzurunda yetişen çocuklar bambaşka güzellik ve firâset ile donanmışlardır. Buna bir misâl kabîlinden Sehl bin Sa’d -radıyallâhu anh’ın şu rivâyeti pek ibretlidir:

Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’e bir içecek getirilmişti. Ondan bir miktar içtiler. Bu esnâda sağ tarafında bir çocuk, sol tarafında ise ashâbın büyüklerinden yaşlı kimseler oturuyorlardı. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-sağındaki çocuğa kâbına varılmaz bir incelik ve nezâketle:

“Müsâade eder misin, bu içeceği evvelâ şu büyüklerine vereyim?” buyurdular. O akıllı çocuk da herkesi şaşırtan ve âleme ibret olmaya lâyık şu büyük cevâbı verdi:

“–Yâ Rasûlallah! Senden bana ikrâm olunan nasîbimi hiç kimseye vermem!”

Bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem mübârek ellerindeki içeceği o çocuğa verdiler. (Buhârî, Eşribe, 19)

Bu hâdise, Hazret-i Peygamber sallâllâhü aleyhi ve sellem’in çocuklara verdiği değeri göstermesi ve karşılıklı muhabbet akışları bakımından pek mühimdir.

“KIZLARI ÜSTÜN TUTARDIM”

Allah Rasûlü sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz, Hazret-i Fâtıma’nın evinde kaldığı bir gün, torunları olan Hasan ve Hüseyin efendilerimiz su istediler. Hazret-i Peygamber sallâllâhu aleyhi ve sellem, önce Hazret-i Hasan’a su verdi. Hazret-i Fâtıma -radıyallâhu anhâ-, Efendimiz’in Hasan’ı daha çok sevdiği hükmüne vardı. Efendimiz de buyurdu:

“–Hayır! İlk defa Hasan istedi.” buyurdular ve sonra da şöyle ilâve ettiler:

“–Bağış ve ihsanlarınızla çocuklarınıza müsâvî (eşit) muâmelede bulunun. Eğer ben birini üstün tutacak olsaydım, kızları üstün tutardım.” (İbn-i Hanbel, I, 101; İbn-i Hacer, el-Metalibu’l-Âliye, IV, 69; Heysemî, IV, 153)

Peygamber Efendimiz çocukların terbiyesine çok ehemmiyet vermiş, ashâbını da bu hususta pek çok hadîs-i şerîfi ile eğitmiştir:

“Çocuklarınıza ikrâm edin ve terbiyelerini güzel yapın.” (İbn-i Mâce, Edeb, 3)

“Bir baba, evlâdına güzel edepten daha efdal bir şey hediye etmez.” (Tirmizî, Birr, 33/1952)

“Kişinin, çocuğunu (bir kerecik) te’dip etmesi (edeplendirmesi ve uslandırması), kendi hakkında, bir sâ’ miktarında (yiyecek) tasadduk etmesinden daha hayırlıdır.” (Tirmizî, Birr, 33)

“Kişinin öldükten sonra geride bıraktığı şeylerin en hayırlısı, kendisine duâ eden sâlih bir evlât, sevabı kendisine ulaşan sadaka-i câriye, kendisinden sonra halkın amel ettiği bir ilimdir.” (Müslim, Vasiyyet, 14; Tirmizî, Ahkâm, 36)

ÇOCUĞUN HAKKI: GÜZEL BİR İSİM VE EDEP

“Çocuğun babası üzerindeki haklarından biri, rûhâniyetli bir isim koyması ve güzel bir edep vermesidir.” (Beyhakî, Şuabu’l-îmân, VI, 401-402)

“Her kim üç kız çocuğunu himâye edip, büyütüp evlendirir ise, sonra da onlara lütuf ve iyilikte devâm ederse o kimse cennetliktir.” (Ebû Dâvûd, Edeb 121; İbn-i Hanbel, III, 97)

“Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına yetiştirip himâye ederse kıyâmet günü o kimseyle yan yana olacağız.” buyurdu ve parmaklarını bitiştirdi. (Müslim, Birr 149; Ayrıca bkz. Tirmizî, Birr 13)

“Her kim kız çocuklarını yetiştirme yüzünden bir sıkıntıya uğrar da onlara iyi bakarsa bu çocuklar, onu cehennem ateşinden koruyan bir siper olur.” (Buhârî, Zekât 10, Edeb 18; Müslim, Birr 147; Ayrıca bkz. Tirmizî, Birr 13)