HUBUBAT EKİMİNDE DİKKAT EDELİM

Abone Ol

Prof. Dr. Mevlüt MÜLAYİM

Konya il olarak Türkiye'nin tahıl ambarı diye bilinmektedir.  Türkiye yüzölçümünün (780.043 km2) Konya ili %5,24’lik kısmına karşılık gelen (göller dâhil) 40.838 km2 yüzölçümü ile ülkenin en geniş arazi varlığına sahip ilidir. Konya’da 1.882.068 hektar alanda tarım yapılmaktadır. İl genelinde Çiftçi Kayıt ve Türkvet Sistemine kayıtlı toplam 154.805 çiftçisi ile fiilen tarım sektöründe faaliyet göstermektedir. İklim, ekoloji ve topoğrafik olarak farklılık gösteren ilçeleri vardır. Deniz seviyesinden yüksekliği, yerleşim birimlerinin konumlarına göre 570-1700 m arasında değişmektedir. Yıllık yağış miktarı bölgeden bölgeye 250-750 mm arasında değişmektedir. İlin doğu, kuzey ve batı bölgelerinde oldukça düz ve büyük ovalar yer alırken güney ve batı bölgesinde oldukça engebeli araziler bulunmaktadır. Konya Ovasında yağışın 400 mm‘nin altında, hatta bazı yerlerde 300 mm‘nin altında yağış alması kuru ziraat sistemini mecbur kılmaktadır. Bu alanlarda “hububat-nadas” münavebesi en yaygın uygulanan tarım sistemidir. Geniş alanları kaplayan Ovada yağış yetersizliği hububat üretimi yanında diğer tarım ürünleri ve meralardaki ot gelişimini de olumsuz etkilemektedir. Bu durum toplam üretimi ve hayvancılığında etkilenmesine neden olmaktadır. Uzun yılar ortalamasına göre Eylül ayında 13.4 mm, Ekim ayında 29.6 mm ve Kasım ayında 32.2 mm yağış düşmüştür. Eylül ayında bazı yörelerimize yıllık ortalamadan fazla yağış düşerken Ekim ayında ortalamadan çok çok az yağış düşmüştür. Bu yağış hububatın çimlenmesi için yeterli görülmemektedir.

Konya’da sulanan alan 609.299 hektardır (DSİ). Sulu tarım yapılmakta olan bu alanlarda hububat yanında diğer tarım ürünleri, meyve ve sebze de yetiştirilmektedir.

Tarım alanı olarak Türkiye’nin % 7,86’sına Konya (1.882.068 ha)  sahiptir. Konya’da 297.603 ha nadas alanı bulunmaktadır. Su yetersizliği ve yağış problemi olan ilimizde nadas alanlarının daraltılması ve mevcut sulanan alanların artırılması için ovaya su temini gerekmektedir.

2023 yılında 596.687 hektar alanda buğday ekilmiş ve 2.239936 ton ürün alınmıştır. Arpa ekim alanı 385.201 hektar ve üretimi 1.393.244 ton arpa elde edilmiştir. Konya’da yulaf, çavdar ve tritikaleden az da olsa ekim yapılmakta ve üretim alınmaktadır.

Yağışın yeterli veya sulanan alanlarda tarımsal üretim de belirli hassasiyet gösterilmesi istenilmektedir, ancak bu hassasiyet yağışın yetersiz veya sulanamayan alanlarda daha fazla gösterilmelidir. Bu nedenle yağışın yetersiz veya sulanamayan alanlarda yetiştiricilik yapmakta olan çiftçilerimiz çeşit ve miktar olarak tohum, gübre ve diğer girdilerin kullanımında daha hassas davranmalıdır. Ayrıca ekim zamanı, ekim derinliği ve ekim tekniği bakımından da dikkatli olmaları gerekmektedir.

Hububat ekim dönemi gelmiş olmasına rağmen birçok yörede sonbahar yağışı yeterli olmadığı için toprakta çıkış için yeterli nem bulunmamaktadır. Hububat ekiminde ekilen tohumun çimlenebilmesi için üç önemli faktör nem, sıcaklık ve havadır. Şu anda eksik olan faktör (nem) sudur. Sulanan alanlarda ekim öncesi veya ekim sonrası çimlenme için su verilebilir, ancak sulanmayan alanlarda yağış beklenmektedir.

Giderek havaların soğuması da sıcaklık faktörünün devreye girmesine neden olacağından ilerleyen günlerde günlük ortalama sıcaklığın 0 0C’ ye veya altına düşmesi halinde ekilen tohumlar çimlenemeyecektir. Geç ekimlerde çimlenme olursa belirli bir gelişme dönemi görülmeden düşük sıcaklığa maruz kalacak hububat da üşüme görülebilir.

Gelecek günlerde havalarda beklenen sıcaklık durumuna göre uzun süre düşük sıcaklık görülecek ise sonbahar ekimlerinden kaçınarak kış aylarında toprağın ekime uygun olması halinde gömme ekim (Zemheri ekim= Dondurma ekim) yapılması çimlenmeme ve üşüme gibi görülebilecek riskleri azaltmak bakımından tavsiye edilebilir. Meteorolojik verilere göre ekim planlamanın yapılması uygun görülmektedir.

Tohumun ekim derinliği toprağın özelliklerine göre neme ulaşacak kadar 3-5 cm’yi geçmemelidir.

Ayrıca kıraç alanlarda ekim yapacak üreticilerimiz çok fazla taban gübresi kullanmaktan kaçınmalıdır. Çünkü toprakta olan çok az miktarda var olan nemi gübre alarak tohumun bozulmasına neden olabilir, o nedenle gübre kullanımında daha dikkatli olunmalı mümkünse tohumla birlikte vermek yerine farklı sıraya bant halinde verilmelidir.

Bu dönem olduğu gibi yağışın yeterli olmadığı yıllarda birim alana atılan tohum miktarı da artırılmamalı, mümkünse sertifikalı tohumluk kullanılarak tohum miktarı ekim mibzerlerinin özelliklerine göre 18- 20 kg/da kadar olmalıdır.

Tohum ve ekimde kullanılacak gübre seçiminde güvenilen ve bölge için tavsiye edilen çeşitler kullanılmalıdır. Gübre kullanmadan önce mutlaka toprak analizleri yaptırmaları ve analiz sonuçlarına göre gübre kullanmaları üreticinin kazancına olacaktır. Tohum, gübre ve ilaç gibi girdileri satın alırken güvenilir bayilerden almaları da çok önemlidir.  Bir yıllık emeğin karşılığını alabilmek için üretici ne kullandığını ve ne zaman ne kadar kullanacağını iyi bilmelidir. Tarım bir bilim dalı olduğuna göre bilimin gereklerine göre hareket edilmesi zaruri olup bu hususlar göz ardı edilmemelidir. Çünkü çiftçinin tarımsal üretimden elde edeceği kazancından başka bir geliri ve güvencesi yoktur.

Prof. Dr. Mevlüt MÜLAYİM

Konya il olarak Türkiye'nin tahıl ambarı diye bilinmektedir.  Türkiye yüzölçümünün (780.043 km2) Konya ili %5,24’lik kısmına karşılık gelen (göller dâhil) 40.838 km2 yüzölçümü ile ülkenin en geniş arazi varlığına sahip ilidir. Konya’da 1.882.068 hektar alanda tarım yapılmaktadır. İl genelinde Çiftçi Kayıt ve Türkvet Sistemine kayıtlı toplam 154.805 çiftçisi ile fiilen tarım sektöründe faaliyet göstermektedir. İklim, ekoloji ve topoğrafik olarak farklılık gösteren ilçeleri vardır. Deniz seviyesinden yüksekliği, yerleşim birimlerinin konumlarına göre 570-1700 m arasında değişmektedir. Yıllık yağış miktarı bölgeden bölgeye 250-750 mm arasında değişmektedir. İlin doğu, kuzey ve batı bölgelerinde oldukça düz ve büyük ovalar yer alırken güney ve batı bölgesinde oldukça engebeli araziler bulunmaktadır. Konya Ovasında yağışın 400 mm‘nin altında, hatta bazı yerlerde 300 mm‘nin altında yağış alması kuru ziraat sistemini mecbur kılmaktadır. Bu alanlarda “hububat-nadas” münavebesi en yaygın uygulanan tarım sistemidir. Geniş alanları kaplayan Ovada yağış yetersizliği hububat üretimi yanında diğer tarım ürünleri ve meralardaki ot gelişimini de olumsuz etkilemektedir. Bu durum toplam üretimi ve hayvancılığında etkilenmesine neden olmaktadır. Uzun yılar ortalamasına göre Eylül ayında 13.4 mm, Ekim ayında 29.6 mm ve Kasım ayında 32.2 mm yağış düşmüştür. Eylül ayında bazı yörelerimize yıllık ortalamadan fazla yağış düşerken Ekim ayında ortalamadan çok çok az yağış düşmüştür. Bu yağış hububatın çimlenmesi için yeterli görülmemektedir.

Konya’da sulanan alan 609.299 hektardır (DSİ). Sulu tarım yapılmakta olan bu alanlarda hububat yanında diğer tarım ürünleri, meyve ve sebze de yetiştirilmektedir.

Tarım alanı olarak Türkiye’nin % 7,86’sına Konya (1.882.068 ha)  sahiptir. Konya’da 297.603 ha nadas alanı bulunmaktadır. Su yetersizliği ve yağış problemi olan ilimizde nadas alanlarının daraltılması ve mevcut sulanan alanların artırılması için ovaya su temini gerekmektedir.

2023 yılında 596.687 hektar alanda buğday ekilmiş ve 2.239936 ton ürün alınmıştır. Arpa ekim alanı 385.201 hektar ve üretimi 1.393.244 ton arpa elde edilmiştir. Konya’da yulaf, çavdar ve tritikaleden az da olsa ekim yapılmakta ve üretim alınmaktadır.

Yağışın yeterli veya sulanan alanlarda tarımsal üretim de belirli hassasiyet gösterilmesi istenilmektedir, ancak bu hassasiyet yağışın yetersiz veya sulanamayan alanlarda daha fazla gösterilmelidir. Bu nedenle yağışın yetersiz veya sulanamayan alanlarda yetiştiricilik yapmakta olan çiftçilerimiz çeşit ve miktar olarak tohum, gübre ve diğer girdilerin kullanımında daha hassas davranmalıdır. Ayrıca ekim zamanı, ekim derinliği ve ekim tekniği bakımından da dikkatli olmaları gerekmektedir.

Hububat ekim dönemi gelmiş olmasına rağmen birçok yörede sonbahar yağışı yeterli olmadığı için toprakta çıkış için yeterli nem bulunmamaktadır. Hububat ekiminde ekilen tohumun çimlenebilmesi için üç önemli faktör nem, sıcaklık ve havadır. Şu anda eksik olan faktör (nem) sudur. Sulanan alanlarda ekim öncesi veya ekim sonrası çimlenme için su verilebilir, ancak sulanmayan alanlarda yağış beklenmektedir.

Giderek havaların soğuması da sıcaklık faktörünün devreye girmesine neden olacağından ilerleyen günlerde günlük ortalama sıcaklığın 0 0C’ ye veya altına düşmesi halinde ekilen tohumlar çimlenemeyecektir. Geç ekimlerde çimlenme olursa belirli bir gelişme dönemi görülmeden düşük sıcaklığa maruz kalacak hububat da üşüme görülebilir.

Gelecek günlerde havalarda beklenen sıcaklık durumuna göre uzun süre düşük sıcaklık görülecek ise sonbahar ekimlerinden kaçınarak kış aylarında toprağın ekime uygun olması halinde gömme ekim (Zemheri ekim= Dondurma ekim) yapılması çimlenmeme ve üşüme gibi görülebilecek riskleri azaltmak bakımından tavsiye edilebilir. Meteorolojik verilere göre ekim planlamanın yapılması uygun görülmektedir.

Tohumun ekim derinliği toprağın özelliklerine göre neme ulaşacak kadar 3-5 cm’yi geçmemelidir.

Ayrıca kıraç alanlarda ekim yapacak üreticilerimiz çok fazla taban gübresi kullanmaktan kaçınmalıdır. Çünkü toprakta olan çok az miktarda var olan nemi gübre alarak tohumun bozulmasına neden olabilir, o nedenle gübre kullanımında daha dikkatli olunmalı mümkünse tohumla birlikte vermek yerine farklı sıraya bant halinde verilmelidir.

Bu dönem olduğu gibi yağışın yeterli olmadığı yıllarda birim alana atılan tohum miktarı da artırılmamalı, mümkünse sertifikalı tohumluk kullanılarak tohum miktarı ekim mibzerlerinin özelliklerine göre 18- 20 kg/da kadar olmalıdır.

Tohum ve ekimde kullanılacak gübre seçiminde güvenilen ve bölge için tavsiye edilen çeşitler kullanılmalıdır. Gübre kullanmadan önce mutlaka toprak analizleri yaptırmaları ve analiz sonuçlarına göre gübre kullanmaları üreticinin kazancına olacaktır. Tohum, gübre ve ilaç gibi girdileri satın alırken güvenilir bayilerden almaları da çok önemlidir.  Bir yıllık emeğin karşılığını alabilmek için üretici ne kullandığını ve ne zaman ne kadar kullanacağını iyi bilmelidir. Tarım bir bilim dalı olduğuna göre bilimin gereklerine göre hareket edilmesi zaruri olup bu hususlar göz ardı edilmemelidir. Çünkü çiftçinin tarımsal üretimden elde edeceği kazancından başka bir geliri ve güvencesi yoktur.