Hey telefon, hadi bana yemek yap!

Teknolojinin çağın bir adım önüne geçtiği bir dönemi yaşıyoruz...

Bundan 30 yıl önce biri çıkıp i, '30 yıl sonra 7'den 70'e herkesin cebinde bir telefon olacak. İletişim artık daha kolay sağlanacak. Arayan aradığını anında bulacak' deseydi, gülüp geçilirdi...

Eskiler anlatırlar.

Sabit hatlı telefonlar bile bir zamanlar bu kadar yaygın olmadığı dönemlerden, her mahallede ya da her köyde bir sabit telefonun bulunduğundan, bu telefonun genellikle muhtarlıklarda yer aldığından, mahalleden herhangi birinin telefonla işi olduğunda ona gittiğinden söz edilir.

Yakın zamana kadar mahalle bakkallarında, büfelerde kontörlü telefonlar olur, bu telefonlarla görüşülür, kullanılan kontör miktarı kadar ödeme yapılırdı...

Gel zaman git zaman hayallere sığdırılamayan bir olay gerçekleşti ve bir dönem inanmak istemediğimiz şeyleri bugün yaşar olduk.

Hanginizi cebinde cep telefonu yok?

Sonrasında kocaman kocaman, telsiz büyüklüğündeki telefonlar yerini daha küçük ve kibar cep telefonlarına, çok kısa bir süre içerisinde de akıllı telefonlara bıraktı...

Aklımızı bir kenara bırakıp, akıl tutulması ile cebimizdeki telefonun bize hükmettiği bir döneme geldik.

Bugün akıllı telefonumuz olmasa hayatımızda çok büyük bir eksiklik hissederiz...

Bizi var eden şey sanki o telefonmuşçasına ona mahkum, ona muhtaç hissederiz kendimizi. Cebimizde paramız olmasa da bir akıllı telefonumuz olsun istiyoruz.

Bu nedenle de teknolojinin bize ısrarla sunduğu 'al bunu, bunu da al, bu daha iyi, bu en yenisi' diyerek her geçen gün daha ileri düzeydekini pompaladığı akıllı telefonlara olan ilgimiz psikolojik bir rahatsızlık boyutuna ulaştı.

Sosyal medyayı takip etmeyen neredeyse kalmadı...

70'indeki hacı emmilerin, hacı teyzelerin bile artık akıllı telefonu var. Telefonun ekranına parmağıyla dokunup arama yapmak, sosyal paylaşım sitelerinde hesap açıp bu büyük ailenin bir ferdi olmak onların da hakkı elbet...

Gel zaman git zaman, akıllı telefonlar bizimle konuşmaya bile başladı. Telefonu kullanmadan da telefona hükmedebilir hale geldik.

Oturduğunuz yerden telefonunuza direktifler verip, yapmak istediğiniz her şeyi yaptırabiliyorsunuz.

'Hey telefon, falanca şahsı ara' diyorsunuz...

Telefonunuz, bunu emir telakki ediyor ve hemen görevini yerine getiriyor.

'Hey telefon, beni saat 08:00'de uyandır' diyorsunuz, telefonunuz bu kez bu emri yerine getirmek üzere programlanıyor.

Yakında 'hey telefon, benim çocuğu okuldan al eve bırak. Sonra akşam için yemek hazırla, onu da yapsın' diyecek duruma gelirsek bu kez inanın şaşırmayacağım...

Teknolojiyi yönetiyormuş gibi yapsak da, aslında teknolojinin bizi pasifize edip sevk ve idare ediyor. Bunun farkına varamıyoruz.

Geleneklerimizden de bu manada kopup gidiyoruz. Önceden kullandığımız tebrik mesajları, kartpostallar yerini kısa mesajlara, görüntülü mesajlara bırakıverdi.

Allah sonumuzu hayreylesin...

TEŞEKKÜRLER KONYA!

Teknoloji bu kadar ileri bir düzeye ulaşmışken, bunun haberleşmeye, iletişime sağladığı olumlu veya olumsuz katkıları ortadayken, aynı etkiyi medyada da görmemek mümkün değil...

Teknolojinin bir yerde mesleki anlamda ayak bağı olduğu böylesi bir dönemde gazetenin kokusunu halen teneffüs etmek isteyenler olsa da yazılı basın artık teknoloji karşısındaki direncini yitirir duruma geldi.

Böylesi bir ortamda var olabilmek için biz gazetecilerin de yeni alanlarda hakimiyet kurması gerekiyordu.

Çok şükür ki bunu başarabilmişiz. Yaklaşık 2 yıldır yayında olan 10'LAR dergimiz artık kabul gördü. Konya'da maşallah nereye gitsem, Yenigün Gazetesi'nin 10'LAR Dergisi'nden en az bir sayıyı görüyor gözlerim.

Şimdi ise yeni bir sayı ile daha sizlerle birlikteyiz. Bu kez Konya'daki spor severlerin ilgi ile takip edeceğine inandığımız bir dergimiz var. Daha yeni doğmuş bir bebek gibi. El üstünde tutuyor, el üstünde tutulmasını istiyoruz.

Yeşil Beyaz Konya adını verdiğimiz spor dergimiz dün okurları ile buluştu. Siz değerli okurlarımızdan gerek sosyal medyada, telefon yolu ile yapılan geri dönüşler bizi gelecek adına daha azimlendirdi.

Siz değerli okurlarımıza daha kaliteli ürünler sunmak, arşiv niteliği taşıyan eserler ortaya çıkarmak için sizden gelen bu olumlu dönütler ve eleştiriler önemliydi.

Bu manada okurlarımıza teşekkürlerimizi sunuyoruz.