Her gün yenilenmek lâzım

Abone Ol

Yeni bir yılın başlarındayız. Yılın ilk ayını icra ediyoruz. Mevsim kış. Havalar soğuk, kar yolda. Aman dikkat, tedbirinizi alıp, öyle yola çıkın. Tüm bunların yanı sıra her güne yeni bir başlangıç yapın. Kendinizi yenileyin. Hayat zor, sürprizlerle dolu. Hayatın içerisindeki sıkıntılar, zorluklar, setler sizi dejenereye uğratma isteyebilir, yıpratmak isteyebilir. Bunlara binaen o günden sonra bir sonraki güne sanki sıfırdan başlamışız gibi uyanmak gerekir hayat-ı faniye.

Bir insanın her gün aynı moralle aynı heyecan ve zevkle bir güne merhaba demesi pek mümkün olmuyor. Tabir uygun düşerse saati saatini tutmuyor. İnsanoğluna bir bakıyorsun o kadar sevinç dolu ki etrafındakileri de aşka şevke getiriyor. Bir bakıyorsun ki Anadolu tabiriyle suratından düşen bin parça. Etrafına bu sefer öfke saçıyor, kin depoluyor. Esasında Müslüman olmanın gereği insan moralsiz olsa dahi bunu etrafına yansıtmaması gerekir. Müslüman daima tebessüm halindedir ve çevresine de kendi iç sıkıntısını yansıtmaz.

Başta da belirttiğim gibi her gün kendimizi yenilememiz gerekir. O gün içerisinde ne yaşarsak yaşayalım, neye maruz kalırsak kalalım, unutmayalım ki bir sonraki gün bizim için yeni bir başlangıç yeni bir gün. İnsan olmamız hasebiyle olsa gerek bazen kendim de bu dediklerimi maalesef tam manasıyla tatbik ettiğimi söyleyemem. Ama mümkün mertebe her günü yeni bir başlagınç addedip, öyle yol almaya çalışırım. Hayatı olabildiğince tüm zevkleriyle yaşayalım. Hep maddeye düşkünlükle değil manen de kendimizi doyuralım. İnsan ruh ve cesetten müteşekkildir. Ceset içerisinde nefis de vardır. Üzülerek ifade ediyorum ki insanoğlu hep nefsini doyurmanın  gayreti içerisindedir. Halbuki ruh ta aç. Ruhun da beslenmesi icap eder. Unutulmamalıdır ki ölen cesettir, ruh değil. Ruhun kurtuluş günü  Cenab-a Hakk'a dönüş günüdür. Ahir Zaman'daki müminlerin iki yakasının bir araya gelmemesinin en önemli nedenlerinden birisi de budur. Çoğunluğu nefsi, cesedi doyurmanın peşindedir. Nasıl daha çok kazanır, nasıl daha yerim, nasıl daha iyi katakulli yaparım, hep bunun derdindeler. Halbuki herkesin hemfikir olduğu gibi Müslüman elinden, dilinden, belinden kısacası tüm azalarından emin olunan kişidir. Konu nereden nereye geldi? En iyisi güzel bir Nasreddin Hoca fıkrasıyla yazımı noktalayayım. Timur'un defterdarları hesapta bir yanlışlık yapar. Bunun üzerine Timur çok kızar ve o defterdara kağıtları yedirir, işten de kovar. Yerine Nasreddin Hoca'yı alır. Nasreddin Hoca, hesapları yufka üzerine yapmaya başlar. Timur, durumu görünce haliyle sebebini sorar. Cevap da tam Hoca'dan beklenildiği gibidir: -Yemesi kolay olsun diye Hünkarım!