Son zamanlarda çarpıtılarak bir pazarlama stratejisi haline gelen ‘helal gıdalar’, helal sertifikasının önemini da daha da artırıyor. Özellikle paketli hazır gıdalarda vatandaşların karşısına çıkan ‘helal’ sertifikası, bazı markaların tuzağı haline de dönüşebiliyor. Vatandaşların bu konuda geçmiş yıllara göre daha dikkatli olduğunu savunan Ehli Sünnet Alimleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Orhan Çeker, bu konuda bilinçlendirici açıklamalarda bulundu. Çeker, helal olan her ürünün sağlıklı olduğunu ancak her sağlıklı ürünün helal olmadığını vurguladı. Müslümanların yaşadığı bir coğrafyada olan Türkiye’de üretilen ürünler konusunda kimsenin ‘helal endişesi taşımadığını da ifade eden Çeker, helal gıda kültürünün Türkiye’de daha yeni oluşmaya başladığını belirtti.

2-5-16

‘HELAL GIDA RUHU DA ETKİLİYOR’

Helal gıda konusuna dikkat etmenin sadece besinle ilgili olmadığını, maneviyat yönünden de fayda sağladığını vurgulayan Orhan Çeker, ‘’Helal gıda kültürüne sahip olmak insanın yabancılaşmasına engel olur, insana kendisinin Müslüman olduğunu hatırlatır, psikolojik ve kültürel olarak böyle bir yarar katar. Helal gıda tüketiminin sadece besin olarak düşünülmemesi lazım. Ruh yapısına da etki eder. Kültürümüzde geçen ‘helal süt emmiş’ gibi ifadeler, helal gıda tüketiminin insanın psikolojisini etkileyeceğinin göstergesidir. Hadislerde de duanın kabulünün helal gıdaya bağlı olduğu geçer.’’ diye konuştu.

2-3-16

‘HER SAĞLIKLI ÜRÜN HELAL DEĞİLDİR’

Helal olan ürünlerin sağlıklı olduğunu ancak her sağlıklı olan ürünün helal olmadığının altını çizen Çeker, bunu bir örnekle açıkladı. Çeker, “Mesela iki tane sağlıklı koyun var. Sağlık açısından ikisi de aynı ancak helallik boyutuna baktığınız zaman koyunun birisi hırsızlık malıysa o haramdır. Dolayısıyla helal gıda tüketimi, sağlıktan da öte bir mana ifade ediyor’’ dedi.

2-1-17

DİKKAT, HRİSTİYANLAR DA HELAL SERTİFİKASI VEREBİLİYOR!

Dünyada helal sertifikası veren 500 kurum olduğunu ancak bu kurumlardan yaklaşık 100 tanesinin de Hristiyanlara ait olduğunun altını çizen Çeker, helal sertifikasının da Müslümanlar tarafından geçerli olanına dikkat etmek gerektiğini bildirdi. Bu noktada sertifikaları değerlendiren bir kurumun varlığından bahseden Çeker, “Helal sertifikası veren ancak ciddiyetine inanmadığımız kurumlar da var. Dünya üzerinde helal sertifika veren 500 tane kurum var. Bunların yaklaşık 100 tanesi Hristiyanlara ait. Hristiyan, kendi ürettiğini Müslümana tükettirmek için, helal sertifika göstererek ürünü satışa çıkarıyor, helal sertifikasını veren de kendi kurumu. Biz bunlara güvenemeyiz. Her şeyden önce bu kurumun Müslüman olması, sorumluluğunun farkında olması, verdiği sertifikanın ne değer ifade ettiğini biliyor olması lazım. Helal Akreditasyon Kanunu (HAK) diye bir kanun çıktı ve buna bağlı olarak da bir kurum ortaya çıktı. Bu kurum sertifika verenleri değerlendirmekle ve onları takip etmekle görevli. Dolayısıyla ‘bir kurumun HAK’tan yetkisi var mı’ diye bakarız. Varsa güvenebiliriz.’’ şeklinde konuştu.

ÇARPITMALARLA SATIŞA SUNULUYOR

Bazı markaların ürünler üzerinde yaptığı çarpıtmalar ise vatandaşları helal gıdadan uzaklaştırabiliyor. Bu konuda yapılan çarpıtmalardan birkaçını sıralamak gerekirse, aynı markaya ait bir üründe ‘helal sertifikası’ reklamı yapılarak diğer ürünlerin de helal olduğu vatandaşlar tarafından düşünülüyor. Bu konuda vatandaşları uyaran Çeker, ithal malların Türkiye’ye girmeye başlamasıyla güvende sarsılmalar meydana geldiğini ifade etti.

2-4-20

NASIL KESİLDİĞİ HELAL OLUŞUNU ETKİLİYOR!

AK Parti mesajı aldı! AK Parti mesajı aldı!

Hazır çoğu üründe bulunan ‘sığır jelatini’ konusunda da aynı çarpıtmaların yapıldığıma dikkat çeken Çeker, İslam’da helal sayılan sığır ürünlerinin helal sayılabilmesi için aynı zamanda nasıl kesildiğinin de oldukça önemli olduğunu belirtti. Çeker, konuyla ilgili, “Çiğnediğiniz sakızdan hazır aldığınız yoğurtlara kadar her şeyin içinde bulunan jelatin, bu işe ilk başladığım yıllarda yılda ortalama 6 bin ton civarında kullanılıyordu. Bunun yüzde 96’sı Avrupa’dan, yüzde 4’ü Pakistan’dan geliyordu. Bu jelatin hayvanların derisinden elde edilir. Büyük çoğunluğu Avrupa’dan gelince, kaynakta sığır jelatini yazıyor olmasına rağmen, ‘acaba bu sığır nasıl kesildi’ düşünce doğuyor. İslam’ın usullerine göre kesilmediyse o jelatine helal diyemeyiz. İnsanlar, jelatinin üzerinde ‘sığır jelatini’ yazıyorsa ‘helaldir’ demesinler. O sığırın kesilme durumu soru işareti bırakır, üzerinde ‘helal kaynaklı jelatin’ yazıyorsa o ürüne güvenebilirsiniz. İthal malların Türkiye’ye çokça girmeye başlamasından sonra Türkiye’de artık ciddi ciddi sorgulamalara başlandı. Eskiden sormadan alınıp tüketiliyordu. Sonradan insan ister istemez ‘helal mi, değil mi’ diye arkasına düşmeye başladı’’ ifadelerini kullandı.

MUHAMMED ESAD ÇAĞLA

Editör: Birkan Bakay