Hedefi İktidar Olmayan Muhaliflik

Abone Ol

Muhalefetin kelime manası gelin birlikte hatırlayalım.

  • Uymama, başka türlü olma, zıt görüş;
  • Karşı olma, karşı çıkma, aksini savunma;
  • İktidarın takip ettiği politikaya karşı olan, iktidarla aynı görüşü paylaşmayan ve bunu örgütlü bir şekilde ortaya koyan siyasi topluluk... (lugatim.com/ muhalefet)

Diğer başka manaları, kabul etmeme, zıtlaşma, karşı gelme, hatta düşmanlık yapma manalarına geliyor.

Muhalif olmak eleştiri yapma biçiminden ötürü bir bakıma farklı bir pozisyon. Eleştiri, olumlu ve olumsuz yönlerini ortaya koyarak doğruyu bulma çabasıdır.

Bu açıdan bakarsak iktidar ve muhalefetin neden bu kadar çatıştığını, muhalefetin iktidara karşı tavrı anlaşılabilir oluyor. Ama böyle olunca doğruyu bulma ikinci derecede bir eylem olabiliyor. Hatta iktidarı itibarsızlaştırma ana tavır haline gelebiliyor.

Aynı mana ile yani yok etme, karşı çıkma, zıt görüşe sahip olma, aksini savunma manası ile iktidar da muhalefet ruhlu oluyor. Bu da muhalefetin yok sayma davranış biçimini asıl gaye olarak edinmesine neden oluyor.

Bu açıdan bakılırsa iktidar ve muhalefet sadece kendi yerlerini koruma gayesi ile hareket ediyorlar. Uzlaşma, istişare kavramı nerede ise yok oluyor.

Hâlbuki toplumun anladığı muhalefet ya da toplumda oluşturulan iktidar ve muhalefet çok farklı…

İktidar bir proje yapar, muhalefet bunun eksik yönlerini bulur, alternatif öneriler getirir, bu önerileri iddia ile ortaya koyar ve toplum için yararlı sonuçlar ortaya çıkar.

Nadiren bu tip davranışlar gördüysek de genelde iktidar ve muhalefet zıt kutupların temsilcisi haline gelip düşmanlaşma eğilimini daha fazla gösteriyorlar.

Demirel ve Ecevit, Fahri Korutürk’ten sonraki Cumhurbaşkanını 124 turda seçemeyerek darbeye giden yolu açmışlardır. Amaç, ülkenin sorununu çözmek olsaydı bu milletin içinden her iki partinin de uzlaşabileceği onlarca insan bulunabilir ve cumhurbaşkanını seçebilirlerdi.

Amaç, iktidar ve muhalefetin birbirine muhalif olmalarıydı. Yani birbirlerine düşman gözüyle bakmalarıydı diyebiliriz.

Acaba demokrasi oyununda kurgulanan iktidar ve muhalefet kavramına başka manalarda kelimeler mi kullansak?

İlla birilerine benzemek zorunda mıyız?

Ya da başkalarının kodları ile kendimizi neden yönetmek istiyoruz?

Muhalefet ismine; İktidar adayları, idare veya yönetim adayları veya manayı zenginleştiren, yönetime talip olacak manalarda bir isim bulunabilir.

İktidar kelimesi de ülke idarecileri, yöneticileri gibi bir kavramlarla ifade edilebilir.

Bugünkü anlamı ile yani bize öğretilmiş manaları ile muhalefet etmek büyük bir çoğunlukla kesinlikle zıttı savunmak, karşı olmak tavrından öte gidemiyor.

Bir de buna simgesel değerler açısından sağ sol, mezhepsel ve inançsal değerleri kullanarak muhalefet yapma eylemi eklenince iş hepten çığırından çıkıyor. Aynı zamanda iktidarın da aynı gerekçelerle davranıyor oluşu itibarını düşürmekten öte gitmiyor.

Tabi hal böyle olunca iktidar da iktidar olmasına rağmen muhalif ruhu bir türlü aşıp lider siyasetçi olamıyor. Yani yönetim adayları partilerle zıtlaşmak, çatışmak, ötekileştirmek, yok saymaktan gerçek işine odaklanamıyor.

Mesela yönetim adayı partiler, taşra teşkilatları ya da sahip oldukları belediyeler ile çözüme yönelik projelerle toplumun yönetime dair beklentilerini besleyebilirler.

Ankara, Mersin ve Eskişehir Belediyeleri bu tip girişimleri ile göz dolduruyor. Eskiden olmayan bu tip girişimler ile halka ümit aşılıyorlar. Üretime dair projelerle halkın sempatisini kazanıyorlar.

Yetkili olmaktan ziyade etkili olmak çok daha değerlidir der yönetim gurusu Peter Drucker.

Eğer muhalefet, yani yönetim adayı partiler ülke yönetiminde söz sahibi olmak istiyorlarsa etkili projelerle katma değer üreten sonuçlara imza atabilirler.

Bu hususta naçizane birkaç önerim olacak:

  • Kooperatifçilik kanunu sahiplenip adını imece kanunu koyabilir ve anlamsal bir inkılâp gerçekleştirebiliriz. Ardından dünyanın önündeki en büyük sorun olan hatta Birleşmiş Milletler’in 2030 yılı için yayınlamış olduğu 17 Sürdürülebilir Kalkınma Amacı içerisinde birinci sorun olan “Açlığa Son” amacı dahilinde: Gıda güvenliğinin çözümü için tarım zenginliğimiz ile anahtar bir rol üstlenebiliriz. Antalya, Mersin, Muğla, Hatay gibi belediyelerimiz bu konuda önder olabilirler.
  • Hatta bugün gördüğüm kadarı ile Tarım Kredi Kooperatifleri henüz tarım ürünlerinde beklenen çözüme ulaşamamış. Tarım Kredi Kooperatiflerine de doğru yönetim ve sonuçları doğrultusunda katkı sağlayabilirler. Şu an Tarım Kredi Marketleri özellikle sebze ve meyveyi çiftçiden hak ettiği değeri ile satın alıp, tüketicinin daha ucuza ürün temin edeceği sistemi kuramamıştır. Mevcut durumda normal marketlerden daha pahalı bir sistem göze çarpmaktadır. Bu konuda katkı sağlayarak çiftçinin ümidi olabilirler.
  • Yine teşkilatlar ve belediyeler vasıtası ile aydınların da katkılarını yönlendirerek çiftçi ailelerinin eğitimi, kariyer planı, aile düzeni ve bilinçli tarım konusunda projeler üretebilirler.
  • İşçiler için hizmet içi eğitim, sertifikasyon ve beceri zenginleştirme konusunda ilgili yönetim adayı parti belediyeleri, teşkilatlar ve aydınları; danışmanlık ve koçluk gibi organizasyonlarla onların ailelerine ve kariyerlerine katkı sağlayabilirler. Bugün iş dünyasında çalışan insanların en büyük problemi kariyer planı konusunda kafalarının karışık olması… Kendilerinin mevcut yaşamlarının kaçınılmaz olduğuna inanmaları. Bu noktada çözümleyici rol oynayarak iş dünyasının beyaz yakalı mecralarına da örnek oluşturabilir. Tersine mentorluk gerçekleştirilebilir.

Bu ve buna benzer birçok projelerle çözümün güçlü parçası olarak yönetime talip olduğunun mesajı oluşturulabilir.

İnsanların bünyelerine uygun hedefler edinmesini sağlamak bile muasır medeniyet yolunun önemli bir virajını almak demektir.

İktidar ve muhalefet eğer bu muhalefet ruhu ile giderse ve bugünkü tanımlamalarla kendilerini ifade ederse sadece taraftarlarını kandırabilirler. Topluma istenen katkıyı yapamazlar. Aynı zamanda ciddi bir vakit de kaybederiz.

Bugün yönetim adayı partiler ve yöneten partiler, muhalefet ruhlu olduklarından dolayı sadece kendi makamlarını korumaktan öte iş yapmakta zorlanıyorlar.

Onun için birbirlerini düşman olarak tanımlıyor ve ona göre davranış belirliyorlar. Bunu düzeltmek için düşünmeye başlamalıyız.