Haydi çocuklar camiye

Abone Ol

HAYDİ ÇOCUKLAR CAMİYE

2013-2014 Eğiti ve Öğretim Yılı sona erdi. Okullar tatile girdi. Binlerce öğrenci karnelerini alıp dinlenmeyi hak ettiler. Şimdi önlerinde üç aya yakın uzun bir süre var.

 Bu üç ayın arasında Kur'an ayı, Oruç ayı, içinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi'nin gizlendiği Ramazan ayı günleri de var. Ramazan'la birlikte teravihler, sahurlar, iftarlar, mukabele okumaları, sohbetler var. Birlikte yapılacak ibadetler var, dualar var, niyazlar var, verilecek zekât ve sadakalar var. Kısacası manevî bir panayır ortamı var.

Tatil kelimesini kullanmak istemiyorum. Tatil, ataletten ataletle aynı kökten gelen bir kelime, tembellik anlamına geliyor. Koskocaman üç aylık bir zaman sürecini tembellik içinde yatarak, uyuyarak, hiçbir şey yapmadan boşa geçirmek, amaçsız dolaşarak boşa harcamak, israf etmek akıllı insanlara yakışmaz.

Allah'ın biz kullarına verdiği zaman nimetini iyi değerlendirmek görevimizdir. Boş zaman yoktur boşa geçen zaman vardır. Zaman öldürmek bizim kitabımızda yoktur. Zaman o kadar kıymetlidir ki, onu iyi değerlendiremezseniz bir daha ele geçiremezsiniz. Bir daha geri döndüremezsiniz.

 Plânlı, programlı geziler yapmak, turlara katılmak, yeni ülkeler, yeni şehirler tanımak, görmek, farklı medeniyetleri gözlemlemek elbette çok güzeldir ve tavsiye edilmiştir.

Dağlara çıkmak yaylalarda dolaşmak, pınarlardan kana kana su içmek, denizlerde yüzmek, ormanlarda kamp yapmak, spor yapmak, ata binmek, köylerde tarım ve hayvancılık yapan yakınlarımıza yardım etmek her zaman bizlerden beklenen hareketlerdir.

Yani durağan bir hayat değil, canlı ve hareketli, çalışarak dinlenen, her gün yeni bir şey öğrenen, paylaşan, iki günü birbirine denk olmayan bir hayat yaşamaktır, görevimiz. Bâr olmayıp yâr olacak, yani kimseye yük olmayıp, yük alacak bir hayat tarzı.

Sözü çocuklarımızın bu sıcak yaz günlerini nasıl geçirmeleri gerektiğine getirmek istiyorum. Söylediklerimin içinde, ne söyleyeceğim sanırım anlaşılmıştır.

Çocuklarımızın üç aylık bir süreyi iyi değerlendirmeleri için “Haydi Çocuklar Camiye” diyorum. Camilerimizde açılacak yaz dönemi Kur'an kurslarında hem kutsal kitabımız Kur'an'ı hem de dinimiz İslâm'ı öğrenmeye çağırıyorum. Yaz günlerini dinimizi, kutsal kitabımızı, İslâm'ın güzel ahlâkını camiler olsun, cami dışındaki kurslar ve okullar olsun her yerde öğrenebiliriz.

Konya'mızda bazı vakıflar, bazı dernekler, bazı sivil toplum kuruluşları yıllardır “Yaz Etkinlikleri” adı altında çocuklarımıza bu eğitimi veriyorlar, gayret ediyorlar.

Her gün Kur'an Eğitimi yanı sıra, futbol, basketbol, beyzbol, yüzme, ata binme, piknik yaparak yaz kurslarını daha cazip ve eğlenceli bir hale getiriyorlar. Yemek ve servis ücretleriyle birlikte az da olsa bir ücret talep ediyorlar.

Bu ücreti veremeyecek aileler çocuklarını evlerine en yakın bir camiye gönderip bu eğitimi aldırabilirler.

Bazı gayretli ve çalışkan imam hatip kardeşlerimiz de bu eğitim sürecini çok renkli bir şekle sokabiliyor, çocuklara feyizli ve bereketli bir eğitim verebiliyor, çocuklara camiyi sevdirebiliyor, dinimizi sevdirebiliyor. Yapılan yarışmalarla verilen cazip hediyelerle ama her şeyden önce sevgiyle, çocukları bir mıknatıs gibi camiye çekiyor.

Ama imam hatip kardeşimizin ikinci üçüncü işi varsa, yaptığı işi angarya gibi görüyorsa, camiye gelen çocukları camiden bir an önce uzaklaştırmak için elinden geleni yapıyor. Ya kendi yerine başkalarını buluyor, ya da çocukları camiden soğutan ihtiyarlara emanet ediyor.

Görev anne ve babalara düşüyor. Çocuklarının zamanını boşa geçirmemesi, uzun yaz günlerinde maddî ve manevî kazanımlar elde etmesi, hayatı tanıması, paylaşmayı birlikte sevinmeyi birlikte üzülmeyi öğrenebilmesi için yaz kurslarına ve camilere mutlaka göndermeleri, onları takip etmeleri gerekmektedir. Yoksa sağda solda başıboş gezen, bir meslek bir iş bile öğrenemeyen çocuklar, büyüdüklerinde içine düştükleri boşluk ve bunalım nedeniyle büyük bir dert haline gelmektedir. Toplumun başına belâ olmaktadır. Onun için tekrar ediyoruz. “Haydi Çocuklar Camiye” diye, bütün çocukları güzel bir yaz günleri geçirmeye davet ediyoruz.

HEM NALINA HEM MIHINA

IŞİD

IŞİD, kelle kesiyor, parmak kesiyor, tecavüz ediyor, insan kalbi yiyor ama sigara içmiyormuş. Adamların kötü alışkanlıkları yokmuş(!)

Din ancak bu kadar tersyüz edilebilir. Allah, beynini kullanamayanları üzerine böyle pislik yağdırır.

RAMAZAN BEREKETİ

Ramazan gelmeden TV kanallarında program yapan bazı hocalarımızın bir ay boyunca alacakları ücretler belli olmuş.

En fazla ücreti ATV ile anlaşan Nihat Hatipoğlu Hoca, 600 bin lira alacakmış. O'nu 450 bin lira ile Türk Sanat Müziği ve Tasavvuf Musikisi sanatçısı Ahmet Özhan izliyormuş. SHOW TV ile anlaşan Mustafa Karataş Hoca ise 400 bin lira, STAR TV ile anlaşan M.Fatih Çıtlak ise 150 bin lira alacaklarmış.

Ne diyelim, Allah daha çok versin.

Ramazan bereketi bu olsa gerek.

Hocalarımız on bir ayda bir gözüküyorlar, pir gözüküyorlar.

GARİP İŞLER

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Mısır diktatörü Sisi'yi Cumhurbaşkanı seçildikten sonra kutlamış.

Çatı adayı, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun babası yıllar önce CHP zulmünden kaçarak Mısır'a sığınmış. Ekmeleddin Bey Mısır'da doğmuş.

Ekmeleddin Bey'i Abdullah Gül, İİT Başkanlığı'na seçtirmek için gayret etmiş,

CHP sağa, MHP sola kaymış,

Meram Belediye Başkanı Fatma Toru, kocasının öğretmenlik yaptığı okul müdürünü Başkan Yardımcılığına getirmiş, Okul Müdürü malum yapıdanmış.

İlginç, ilginç olduğu kadar da garip işler, insanın gerçekten kafası karışıyor.

Bir şeyler oluyor, oluyor ki anlayana aşk olsun.

                                               GÜNÜN SÖZÜ

İSTEDİĞİNİ SÖYLEYEN İSTEMEDİĞİNİ İŞİTİR.

                                                                                                       Türk Atasözü