Hayatı kazanmak, üniversiteyi kazanmaktan zordur. Ülkemizde her yıl milyonlarca öğrenci üniversiteli olabilmek için yapılan YKS sınavında ter dökmektedir. Yine yurdumuzda yaklaşık 8 milyon öğrenci artık üniversiteli olduk, amfileri doldurduk sevincini yaşamaktadır. Mezun olan üniversitelilerden 1 milyonun üzerindeki adaylar KPSS sınavı ile devlet memuru olmak hayalini kurmaktadır. Her yıl rakamlar değişmekle birlikte bunlardan belki % 5’i devlette iş bulabilmektedir.

Hem kamu da hem de özel sektörde “arayan ”değil, “aranan” elaman olmak için ne yapmalıyız? Hayatı kazanmanın bedeli, üniversite yılların iyi değerlendirmekten geçer.

“Bağban bir gül için bin hara hizmetkâr olur.”(Bağban-Bağcı, Har-Diken)

Yapılması gerekenleri isterseniz tavsiye niteliğinde yazalım.

  • Önce Bir Davamız ve Hedefimiz Olsun:

“Hedefsiz seniz, Hedef de sizsiniz “

“De ki: Muhakkak benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir” ( En'âm Suresi -162)

 Allah’ın rızasına talip olmak, en başta gelen aşkın amacımız olmalı. İşimizi yaparken; kendimize ,ailemize, milletimize, insanlığa ve İslamiyet’e hizmet birinci önceliğimiz olmalı. Daima yeni öğrendiğimiz şeylerin heyecanını yaşamalıyız.

Yunus Emre:

 “Bu gözler nemdir benim, dost cemalin görmez isem, bu gözlerim nemdir benim. Diyerek hedefimize ayna tutuyor.

  • Derslere devam esastır. Devamsızlık yapılmamalıdır.  Unutmayalım. Müslüman işini iyi yapandır:

İstediğimiz zaman derse gitmek, akademik özgürlük değildir. Özellikle, yararlandığınız dersleri hiç ama hiç aksatmamayı ilke olarak kabul etmeliyiz.

Öğretmenlik hayatımızda bazı öğrencilerimizin devamsızlık nedeniyle ya hazırlıkta sınıf tekrarı ya da dönem uzattıklarına şahit olmanın üzüntüsünü yaşadık.

  • Yabancı Dil Size Yabancı Gelmesin:

Günümüz şartlarında ölçülebilir bir yabancı dil bilmek, hem kamuda hem de özel sektörde her kapıyı açan “açıl susam açıl” sihirli sözcüğüdür. Hatta ikinci yabancı dil öğrenmenin de çaresine bakılmalıdır.

 Bir Müslüman olarak bir batı dilini (İngilizce) ve Arapça bilmek bizim yolumuzu aydınlatacaktır.

               Yabancı dile karşı önyargı beslememeliyiz. Fuat Sezgin 27 dil biliyordu.

  • Yazma Becerilerinizi Geliştirin ve Anadilinizde Söz Sahibi Olun:

Bir güzel sözde:

“Kemâlüke tahte kelâmike”deniliyor.(Sözler kişinin olgunluğunu gösterir.)

Aklımızda bulunsun:

Atalar “Üslûb-û beyan aynıyla insan” derler. Yani konuşma üslubu, kişinin kendisini yansıtır.

Dilekçe yazamayan, yarım sayfa kompozisyon yazmayı işkence gören bir gençlik arasında siz farklı olun! Yazma becerilerinize ağırlık verin. Günlük tutun. Ezberinizde, beyitler, güzel sözler, anekdotlar, ayet ve hadisler olsun. Bunlar sizi farklı kılacaktır.

  • Özgeçmiş Dosyanızı Şimdiden Doldurmaya Başlayın:

Bir iş başvurusu yapacaksanız sizden bir özgeçmiş isterler. Binlerce, yüzlerce arasından sizin seçilebilmeniz biraz da iyi bir özgeçmiş dosyanıza bağlı. Dört yıl sonrasını düşünerek, yıl yıl planlayarak dosyanızı doldurmaya şimdiden başlayın. Planlarınızı gerçekleştirip gerçekleştirmediğinizi kontrol edin.

Bu konuya gelecek yazımızda da devam edeceğiz.

Selâm ve dua ile.