Konya’nın adını yıllardır Türkiye’nin dört bir yanında başarıyla duyuran Selçuk Kartallar Ragbi Takımı, sahadaki mücadelesinin çok daha büyüğünü saha dışında veriyor. Takımın kurucusu ve antrenörü Abdulkadir Çetin, Konya Yenigün Gazetesi’ne verdiği özel röportajda, ragbiye adanmış 21 yıllık bir emeğin, hayallerin ve karşılaşılan zorlukların samimi bir portresini çizdi. Maddi imkânsızlıklara, destek eksikliğine ve görünmez engellere rağmen gençleri spora ve hayata kazandırmak için gece gündüz çalışan Çetin, “Biz bir kulüpten öte bir aileyiz” sözleriyle yürekten gelen bir çağrıda bulundu.
Gelecek sezonlar için hedefleriniz neler?
Öncelikle mevcut 2025 sezonunun bizleri nasıl etkilediğini değerlendirmeliyiz. Çünkü bu sezon başarılı olacağımızı düşündüğümüz için destek bulabiliriz umudu ile şampiyonluk yaşayabileceğimiz kategorilerde 8 farklı lige başvurduk. Bu yüzden kulübümüz ciddi şekilde finansal olarak zorlanıyor. Destek bulma umudu ile aklımıza gelen her yolu denesek de hiçbir sonuç alamadık. Bunu şu yüzden anlatıyorum: Bu şartlar altında Konya’mıza şampiyonluk getirecek takımlarımızı ne yazık ki gelecek sezon kapatabilir veya küçülmeye gidebiliriz. Önümüzü göremiyoruz. Ancak 1 milyonluk bir bütçemiz olsaydı, hedeflerimiz Konya’ya kadın ve erkek branşlarında en az 6 Türkiye Şampiyonluğu getirmek olurdu.
Milli takıma oyuncu gönderdiniz mi ya da bu yönde çalışmalarınız var mı?
Milli Takım çok farklı bir seviye çünkü bu spor olimpik bir spor dalı. 2028 olimpiyatlarında Türkiye’nin hedefi olimpiyatlara gitmek, bizler de bu hedef doğrultusunda çalışıyoruz. Mevcutta A Milli Takım’a 6 sporcumuz davet edildi. Kadromuzda maça çıkan as sporcularımızın neredeyse tamamı milli sporcu.
Ragbinin Konya’da tanınması ve sevilmesi adına ne gibi faaliyetlerde bulunuyorsunuz?
Spora başlatmak için hedef kitlemiz okul sporları seviyesinde 14-17 yaş aralığı ve Ünilig seviyesinde 18-28 yaş aralığı oluyor. Bu kapsamda okul ziyaretleri yapıyor ve üniversitelerde stant açıyoruz. Tabi burada önemli olan okul yönetimlerinin ve üniversite yönetimlerinin desteği. Ne yazık ki yaklaşım, çoğunlukla nötr veya olumsuz oluyor. Bizler de açık alanlarda karşılaştığımız gençlere sporu anlatarak antrenmanlara davet ediyoruz. Tanıtımda başarılı oluyor muyuz emin değilim ama keşke Zafer Meydanı’na veya yoğunluğun olduğu alanlara stant açarak tanıtım yapabilme imkânımız olsaydı. Bu arada daha öncelerde bu stantlar içinde dilekçe verdik ama olumlu yanıt alamadık. Bu vesile ile yetkililere seslenmiş olalım. Sporu tanıtmak için kulüplere açık alanlarda tanıtım imkânı sağlanması için destek istiyoruz.
Bu sporu yaparken karşılaştığınız en büyük zorluk veya zorluklar nelerdi?
En son yaşadığımız süreci anlatarak bir nebze olsun izah edebilirim bu soruyu. EUSA Avrupa Üniversite Sporları Şampiyonası bu sene Ankara’da düzenlenecek. Bizim takımımız da geçtiğimiz sezon katıldığı Ünilig müsabakalarında elde ettiği başarı nedeni ile bu şampiyonaya katılmaya hak kazandı. Sporcularımızın millilik belgesi alabilecekleri, ülkemizi Konya’mızı ve üniversitemizi temsil edecekleri bu organizasyona Fransa, İspanya, İtalya, Almanya gibi ülkelerin Ragbi şampiyonu üniversiteleri katılarak mücadele edecek. Takımımızın Şampiyona’ya katılım sağlaması için başvuru sırasında yatırılması gereken 3000 Euro luk (120.000tl) bir depozito var. Ne yazık ki bu depozitoyu ödeyemediğimiz için belki de şampiyon olacağımız bu organizasyona katılamıyoruz. Uykularımız kaçıyor, üzülüyoruz onca emeğimiz boşa gidecek çünkü. Bu da sporcularımızın da antrenörlerimizin de motivasyonunu sıfırın altına indiriyor. Ülkemizi, üniversitemizi bile temsil edecek imkân bulamıyorsak nasıl gelişimden bahsedebiliriz diye kendimize soruyoruz.
Destek aldığınız kurumlar veya sponsorlar var mı?
Destek almak farklı bir kavram yaşama imkânı verilmesi bir destekse örneğin antrenman yapmamıza izin verilmesi, sahanın devletimiz tarafından verilmesi destek olarak değerlendirirsek evet destek alıyoruz. Gelişimimiz için maddi olarak bir desteğimiz var mı derseniz ne yazık ki yok. Bunun olması için yılda en az 50 dilekçe veriyoruz şehrimizin farklı kurumlarına ve en az 20 iş yeri veya iş adamı ziyaret ediyoruz. Elde ettiğimiz destek en fazla forma yaptırmak olabiliyor. Bizim temel ihtiyacımız ne yazık ki forma değil. En temel ihtiyacımız, antrenmanlarda kullanmamız için materyallerimizi koyabileceğimiz antrenman yaptığımız sahaya yakın bir depomuzun olması. Takım eşyaları, formalar bir yerde, tekil malzemeleri bir evde, toplar bir evde, egzersiz malzemeleri bir yerde darmadağın bir durum… Öz eleştiri yapmak gerekirse kulüp olarak bu kadar dağınık olduğumuz için sporcuların performansları da çok etkileniyor ve kaliteli, verimli antrenman yapamıyoruz. Hayalimiz bir kulüp odamızın olması, bir kulüp servisimizin olması, karda kışta antrenman yapabileceğimiz kapalı bir salon imkânımızın olması tabi bunlar hayal belki bir gün yaşanabilecek bir hayal… İmkânsız değil bunu biliyoruz. Büyük bir Konyalı iş adamı “Haydi gençler size destek olacağız, taleplerinizi karşılayacağız!” dese dünyalar bizim olur. Bizim talebimiz maaş alalım, yiyelim içelim konforlu otellerde kalalım değil. Maçlara gidebilmek için bir servis desteği, malzemelerimizi koyacağımız bir depo, üç gün süren şampiyonalarda hiçbir konfor aramadığımız konaklama imkânımız olsun yeterli.
Takımda sizi en çok etkileyen olayı veya süreci paylaşır mısınız?
Hangisini anlatsam ki her biri benim için ayrı ayrı başyapıt…14-15 yaşlarında takıma gelen gençlerin yıllar sonra arayıp “Koç ben şurada doktorum, şurada avukatım, öğretmenim, subayım, polisim, gazeteciyim.” demesi oluyor. Hâl hatır soruyorlar, oynadığımız maçları döktüğümüz ter ve gözyaşlarını yad ediyoruz, çoğunlukla sohbetimiz şu sözlerle son buluyor: “Koç Selçuk Kartallar bana çok şey öğretmiş, işimde ve aile hayatımda mutlu ve başarılı olmamın temelleri bu takımda atılmış ve sayenizde çok şey öğrenmişiz, her şey için teşekkür ediyorum.” Bu sözler bana sadece bir takım olmadığımızı, bir aile olduğumuzu iliklerime kadar hissettiriyor. Sonra bir iç çekiyorum acaba ne kadar devam edecek, kulübümüz, bu aile ne kadar zaman daha Konya gençliğinin başarılı, topluma yararlı bireyler olmasına destek olabilecek. Enerjimiz ve motivasyonumuz ne kadar daha bu işlere sahip çıkmaya yetecek. Çünkü bu bizlerin maaşlı çalıştığımız veya devlet desteği ile ödenek aldığımız bir süreç değil tamamen sosyal sorumluluk projesi. Bizi yakinen tanıyanlar fedakarlıklarımızı bilenler, çoğu zaman bu kadar emeği karşılıksız nasıl verebiliyorsun diye en hafif tabirle “Saf mısınız?” diyor. Ben de şunu belirtiyorum, “Evet öyle gözükebilir ama biz insanların hayatına dokunuyoruz ve karşılığını onlardan değil Allah cc’den bekliyoruz. Milli takıma giden her sporcumuz, her antrenörümüz, kazandığımız her kupa, her madalya ve sebep olduğumuz her başarılı iş insanı veya mutlu bir aile ayrı ayrı bizler için gurur kaynağı. Çünkü bir günde veya bir yılda oluşmadı bu meyveler, 2004 yılından bugüne 21 yıllık emek var. Şu an 30’lu yaşlarında olan birçok birey Selçuk Kartallar ailesinin parçası oldu. Şunun da altını çizmek gerekiyor: Bu mücadele tek başına verilebilecek bir mücadele değil, dedik ya biz bir takımız antrenörleri, kaptanları ve yöneticilerimizle kocaman bir aileyiz. Durumun farkında olan ve işlerin ucundan tutarak bu başarılara ortak olan Ali Tekkulluk, İzel Erdem, Eylül Akçay, Gökhan Eğribaş, Evre Baltalı, Oğuzhan Emre Çelik, İlayda Yalçınkaya başta olmak üzere bu günlere gelmemizde emek veren her bir kaptanıma, sporcuma yöneticime sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. Onlar olmasaydı bugünlere bu başarılara ulaşmamız imkansızdı. Çünkü biz yoku paylaştık. Kaybeden kazanır dedik, yıllarca motivasyonumuz buydu. Deplasmanlara gittiğimizde bile rakiplerimiz bir gün önceden gidip otellerde kalırken bizler gece saat 3-4 gibi yola çıkıp sabaha karşı sahaya yakın mescitte uyuyarak maçlara çıkıyorduk. Bu bizi küçültmüyor aksine daha da maneviyatlı hissettiriyor ve motive ediyordu. Şampiyonalar bittiğinde aldığımız kupalarla Konya’ya döndüğümüzde gurur ile kupalarımızı kaldırıp bu bizim başarımız diyebildik… Şimdi o günleri yaşayan sporcularımız bu yazıyı okurken muhtemelen tebessüm ederek “Ne zorluklar içinde mücadele etmişiz…” diyordur. Selçuk Kartallar ailesi zorluk ve yokluk nedir çok iyi bilir ama istiyoruz ki rakiplerimizle şartlarımız denk olsun benzer imkânlarla sahaya çıkalım mücadele edelim. İşte o zaman başarımızın katlanarak artacağını düşünüyoruz.
Ragbi sizin için ne ifade ediyor?
Ragbi değil de Selçuk Kartallar ne ifade ediyor derseniz, ömrümün en güzel 21 yılı diyebilirim. İnşallah bu anılar böyle kalır. Binlerce sporcum ve takım arkadaşımın anılarını biriktirdim balkondaki köşemde, her bir parçasının ayrı bir yeri hikâyesi var
Gençlerin ragbiye yönelmesi için nasıl bir çağrıda bulunmak istersiniz?
Sosyal medya hesabımız @selcukartallar bize ulaşın, antrenmanlarımıza gelin. Sizlerden hiçbir ücret talebimiz yok sadece sizden istediğimiz topluma yararlı bireyler olun ve spor yapın. Takım sporu yapmak, bireysel sporlara göre daha geliştiricidir. Paylaşmayı öğrenirsiniz, arkadaşlarının hatalarını kapatmayı, kaptan iseniz liderliği ve destek olmayı, antrenör iseniz örnek olmayı öğrenirsiniz. Kısacası toplumun uyumlu bir parçası olmayı öğrenirsiniz. Spor ile ilgili alanınızı bulamadıysanız yani bu olmuyorsa o zaman sanata yönelin resim yapın, müzikle ilgilenin kendinizi geliştirin, öğrenin, öğretin…