HÂLİD B. VELÎD(R.A.)

      Ebû Süleyman( Seyfullah ve Fârisü'l-İslâm) Hâlid b. el-Velîd b. el-Mugıre el-Mahzûmî el-Kureşî (ö. 21/642Hz. Peygamber'in Seyfullah unvanı verdiği meşhur kumandan sahabe.   Hicretten 35-39 yıl kadar önce (583-587) Mekke'de doğdu. Soyu yedinci göbekten dedesi Mürre'de Resul-i Ekrem'in soyu ile birleşir. Babası Velîd b. Mugıre Kureyş kabilesi arasında seçkin bir kişiydi. Annesi Lübâbe es-Suğrâ Asma bint Haris, Hz. Abbas'ın karısı Lübâbe el-Kübra bint Haris ile Hz. Peygamber'in hanımlarından Meymûne bint Hâris'in baba bir kız kardeşidir.

     Hâlid doğumundan sonra, Mekke'deki geleneğe uyularak temiz ve sağlıklı bir iklimde yetiştirilmek üzere çöldeki bir ailenin yanına verildi. Beş altı yaşına ulaşınca Mekke'ye ailesinin yanına döndü. Oğlunun yetişmesine büyük önem veren babası ona bütün Arapların sahip olmak istedikleri kahramanlık, cesaret ve cömertlik gibi iyi hasletleri telkin etmeye, Mugıre soyundan gelen bir Mahzûmlu olduğunu ve bu soyla övünmesi gerektiğini zihnine yerleştirmeye başladı. Kabilesinin yürüttüğü e'inne vazifesinin bir gereği olarak ata binmeyi, ok, yay, mızrak, kalkan ve kılıç kullanmayı, süvari birliklerini sevk ve idare etmeyi öğrendi. Spor yaparak güçlü bir fiziğe sahip oldu. Çocukluğunda akranı olan Hz. Ömer ile güreş tuttuğu, onu yendiği ve bacağının kırılmasına sebep olduğu rivayet edilir. Hâlid, bu yıllarda zaman zaman diğer Kureyşli zengin çocukları gibi ticaret kervanlarıyla Suriye, Irak, Medâin, Mısır ve Yemen'e gitti. Onun yetişme çağında okuma yazma öğrendiği ve Müslüman olduktan sonra Hz. Peygamber'in kâtipleri arasında yer aldığı bilinmektedir.

      Düşmanlığın ve mücadelenin öncülüğünü yapan kabilesi, hicretten sonra Müslümanlara karşı başlayan silahlı mücadelede kubbe ve e'inne vazifelerinin tabii sonucu olarak aktif görevler üstlendi. Hâlid 'in, hicretten on dokuz ay sonra yapılan Bedir Gazvesi'ne (17 Ramazan 2/13 Mart 624) iştirak edip etmediği kesin olarak bilinmemektedir. İbn Sa'd onun Bedir'e katıldığını rivayet eder. Bedir'de Müslümanlara esir düşen kardeşi Velîd b. Velîd'i kurtarmak için savaştan sonra diğer kardeşi Hişâm ile Medine'ye giden Hâlid fidyesini ödeyerek kardeşinin serbest bırakılmasını sağladı ve birlikte Mekke'ye dönmek üzere yola çıktılar. Müslüman olmaya karar veren Velîd yolda kardeşlerini bırakıp Medine'ye kaçtı. Bu olaya çok sinirlenen Hâlid Medine'ye döndü ve Velîd'i zorla Mekke'ye götürerek hapsetti. Ancak Velîd hapisten kaçıp tekrar Medine'ye gitti. Hz. Peygamber Velîd'i, Kureyş' in elinde bulunan Ayyâş b. Ebû Rebîa ile Seleme b. Hişâm'ı kurtarıp Medine'ye kaçırmak üzere görevlendirdi. Velîd' in onları Mekke'den gizlice kaçırdığını öğrenen Hâlid peşlerine düştüyse de Mekke'ye eli boş olarak döndü. Hâlid b. Velîd, Uhud Gazvesinden başlayarak Kureyş ordusunda süvari birliğinin kumandanlığını yapmaya başladı. Müslümanların lehine sonuçlanmak üzere devam eden Uhud Gazvesinde, Resul-i Ekrem'in kesin emrine rağmen bazı Müslümanların Ayneyn tepesinden ayrıldığını görünce İslâm ordusuna arkadan hücum ederek savaşın neticesini değiştirdi. Hendek Gazvesinde de Kureyş ordusunun süvari birliğinin başında bulunan Hâlid zaman zaman hendeği aşmaya çalıştı. Hz. Peygamber'in çadırı hizasındaki bölgeden şiddetli bir saldırıya girişti; ancak gece yarısına kadar devam eden bu saldırıdan bir sonuç alamadı. Hendek Gazvesinden sonra Mekke'ye dönen Kureyş ordusunun arkasını emniyete alma vazifesini Amr b. As ile birlikte yerine getirdi. Hicretin 6. yılında (628) umre yapmak niyetiyle Hudeybiye 'ye gelen Resul-i Ekrem'i ve Müslümanları Mekke'ye sokmak istemeyen Kureyşliler, Usfân önünde bulunan Gamîm adlı tepeye yerleştirdikleri 200 kişilik bir süvari birliğine Hâlid b. Velîd' in kumanda etmesini kararlaştırdılar. Ashabı ile öğle namazı kılarken seyrettiği Hz. Peygamber'e ansızın hücum etmeyi düşünen Hâlid bunu bir başka namaz vaktinde gerçekleştireceğini askerlerine söyledi; ikindi namazında Resûlullah'ın korku namazı kıldırdığını görünce de, “Bu adam korunmuştur ”diyerek Hz. Peygamber'e karşı düşmanlığının ve küfürdeki ısrarının artık sona ermesi gerektiğini âdeta itiraf etti. Hâlid, Hudeybiye Antlaşması'ndan bir yıl sonra umretü'l-kazâ amacıyla Mekke'ye gelen Resul-i Ekrem'le karşılaşmak istemediği için şehirden ayrıldı.  (Devamı haftaya)