HZ. ALİ(R.A)

      Hz. Ali Hulafa-i   Raşidin'in dördüncüsü ve  Hz. Peygamberin damadıdır.Asıl adı Ali b.Ebi Talib el Kureşi    el-Haşimi'dir.Hicrettten yaklaşık yirmi iki yıl önce Mekke'de doğdu.Babası Peygamberimizin amcası Ebu Talib,annesi de Fatıma binti Esed b.Haşimi'dir.Ebu Talib'in en küçük oğludur.Mekke'de çıkan kıtlık nedeniyle Peygamberimiz tarafından himaye altına alınmıştır.Hz. Ali beş yaşından  hicret edinceye kadar Peygamberimizin yanında büyümüştür.Peygamberimize ilk inanan çocuk o olmuştur.

     Hz. Peygamber'e  ve müslümanlara karşı müşriklerin yapmış olduğu eza ve cefaların artması sonucu hatta Peygamberi öldürme hazırlıklarına girişmeleri üzerine onu müşrikleri oyalamak ve  yokluğunu gözlemek maksadıyla Mekke'de bırakmıştır.O da geceyi Peygamberimizin yatağında geçirerek onun evde olduğu kanaatini uyandırmış ,kendisine bırakılan emanetleri sahiplerine teslim ederek yanında Rasülullah'ın kızı Fatıma ve kendi annesi ile birlikte Kuba'da peygamberimize yetişmiştir.Hz.Peygamber Ali'yi kendisine kardeş seçmiş,hicretin ikinci yılının son ayında da kızı Fatıma ile evlendirmiştir.Bu evliliğinden Hasan, Hüseyin ve ölü doğan Muhsin adlı oğulları,Zeyneb ve Ümmü Gülsüm  adlı kızları olmuştur.Hz.Ali  Hz Fatıma'nın sağlığında başka evlilik yapmamıştır,o  öldükten sonra birçok defa evlenmiş ve çok sayıda çocukları olmuştur.Hz.Ali bütün seriyye ve gazvelerde bulunmuş Rasül-i Ekrem'in sancaktarlığını yapmıştır.Uhud ve Huneyn'de çeşitli  yaralar almasına rağmen Peygamberimizi korumaya devam etmiştir.Hz.Ali Hz. Peygamberin katipliğini ve vahiy katipliği yapmıştır.Hüdeybiye antlaşmasını da o yazmıştır.Evs,Hazreç veTay kabilelerinin taptığı putları ve Mekke'nin fethinden sonraKabe'deki putları imha etme  görevi ona verilmiştir.Hz Peygamber vefat ettiğinde cenazenin yıkanması ve benzeri hizmetleri vasiyeti üzerine Hz Ali ile yakın akrabası Abbas,oğulları Fazl ve Kusem ile Usame b. Zeyd yapmışlardır.Hz Ebu Bekir Ben-i Saide avlusunda halife seçildikten sonra eşi Fatıma'nın vefatına kadar biat etmemiştir.Daha sonra da hilafet konusunda hiç bir hak iddiasında bulunmamıştır.

      Hz.Ali üç halife döneminde hiç bir idari görevde bulunmamış,yapılan savaşlara da katılmamıştır.    Sadece Hz Ömer'in Filistin ve Suriye seyehati sırasında Medine'de askeri vali olarak kalmış.Medine'de  ikamet ederek dini ilimlerle uğraşmayı tercih etmiştir.Hz.Ömer zamanında  Hz.Peygamberin Mekke'den  Medine'ye  hicret ettiği günün İslam tarihi için başlangıç kabul edilmesine dair teklif Hz Ali'den gelmiş ve kabul edilmiştir.Hz.Osman şehit edilince ashab toplanarak yeni halife seçimine gitmiş,Hz.Ali kendisine yapılan hilafet teklifini yanında bulunan Talha ve Zübeyr'e yöneltmiş fakat ısrarları üzerine biatı kabul etmiştir.Hz.Ali halife olduktan sonra en önemli mesele Hz.Osman'ın katillerinin bulunup cezalandırılması idi.Ancak ortada belli bir katil yoktu bini aşkın kişi Osman'ı biz öldürdük diyorlardı.Fakat halifenin bunlarla hemen başa çıkması çok zordu.

      Hz.Ali tarihte Cemel vakası olarak geçen Hz.Aişe'nin önderliğindeki  ordu ile Basra önlerinde Hureybe mevkiinde karşılaşmış ve bu savaşta galip gelmiştir. Bu savaşta Talha gibi Zübeyr gibi sahabeler ölmüştür.Hz Ali'nin yapmış olduğu bir diğer savaş ise Muaviye'ye karşı yapmış olduğu Sıffin savaşıdır.Hz.Ali ve Muaviye Sıffin denilen yerde karşılaştılar süvari ve piyade kuvvetlerinin üç ay süren şiddetli çarpışmaları sonucunda  Muaviye savaş meydanından kaçmıştır.Sıffin savaşında 70.000 müslüman ölmüştür. Hz. Ali yine Muaviye'nin üzerine savasşa gittiği bir sırada Kufe'de intikam arzusu ile yanan harici Abdurrahman b. Mülcem tarafından zehirli bir hançerle sabah namazında yaralanmış aldığı yaranın tesiri ile iki gün sonra vefat etmiştir. Hz. Ali'nin ölümünden sonra Muaviye Suriyelilerinde desteğini alarak başta Mısır olmak üzere Hz. Ali'nin hakimiyetindeki birçok yeri ele geçirmiş ve Emevi Devletini temellerini atmıştır.  

      Hz Ali ortaya yakın kısa boylu,koyu esmer tenli,iri siyah gözlü olupsakalı sık ve genişti,yüzü güzeldi,gülümserken dişleri görünürdü.Kendisine Peygamber tarafından verilen “Ebu Turab”lakabından başka”el Murtaza”ve”Esedullahi'l galipgibi lakapları vardır. Çocukluğunda puta tapmadığı için daha sonra “Kerramallahu vecheh”dua cümlesiyle anılmıştır. Bütün kaynaklar Hz. Ali'nin İslam'ın yayılış tarihinde ve müslümanlar arasındaki gibi ilim, takva, ihlas, samimiyet, fedakarlık, şefkat, kahramanlık ve şecaat gibi yüksek ahlaki ve insani vasıflar bakımından müstesna bir mevkiye sahip bulunduğunu Kur'an ve sünneti en iyi bilenlerden biri olduğunu belirtirler.

       Hz. Ali'nin rivayet etmiş olduğu hadislerin çoğu fıkhi konulardan ibarettir. Rivayet ettiği hadislerin tamamı 586'dır. Hilafeti zamanında hadislerindikkatle rivayet edilmesini temin maksadıyla Hz. Peygambere aidiyetini kesin olarak bilmediği hadisleri nakledenlere onları Rasul-i Ekrem'den duyduklarına dair yemin ettirirdi.        

                 

KAYNAK: Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi