HAK YOLUNDA HARCANAN ÖMÜRLER:31

      CA'FER b. EBÛ TÂLİB(R.A.)

      Ebû Abdullah Cafer b. Ebu Talip b. Abdulmuttalib el-Hâşimi (ö. 8/629) Hz. Peygamber'in amcasının oğlu, Mûte Savaşı kumandanlarından, sahabe. Yaklaşık 590 yılında Mekke'de doğdu. Hz. Ali'nin öz kardeşi olup ondan on yaş büyüktü. Ebû Talip'in çocuklarının fazla oluşu sebebiyle geçim sıkıntısı çektiği sırada yükünü hafifletmek üzere Hz. Peygamber Ali'yi, amcası Abbas da Cafer'i yanına almıştı. Bu sebeple Cafer'in gençlik yılları amcası Abbas'ın yanında geçti.

     Cafer b. Ebû Talip Hz. Peygamber'e ilk iman edenler arasında yer aldı. Onun Hz. Ebû Bekir'den önce İslâm'a girdiği rivayet edildiği gibi 25 veya 32. Müslüman olduğu da söylenmektedir. Mekkeli müşriklerin Müslümanlara eziyet ve işkenceleri artınca Cafer hanımı Esma bint Umeys ile birlikte Habeşistan'a hicret eden ikinci kafileye katıldı ve Hz. Peygamber tarafından bu kafileye başkan tayin edildi. Oğlu Abdullah Habeşistan'da dünyaya geldi ve orada doğan ilk müslüman olarak anıldı. Hicret eden Müslümanlara iltica hakkı tanınmaması konusunda Kureyşliler elçi olarak Habeşistan'a Ebû Rebîa b. Mugıre el-Mahzûmî ile Amr b. Âs'ı gönderdikleri zaman Habeş Hükümdarı Necâşî Ashame'nin huzurunda Müslümanları Cafer temsil etti. Bu sorgulamada büyük bir açıklık, cesaret ve maharetle İslâm inançlarını ortaya koyup yurtlarını terk etme sebeplerini izah eden Cafer, Kureyş temsilcilerinin eli boş dönmesini ve Necâşi'nin mülteci Müslümanları himaye etmesini sağladı. Hatta bunun ardından Necâşi'nin Cafer sayesinde müslüman olduğu söylenir. Bedir Gazvesi'ne katılmamış olmakla beraber kendilerine Hz. Peygamber'in bu savaşta elde edilen ganimetlerden pay ayırdığı ve Bedir'e katılma şeref ve sevabına sahip olduklarını belirttiği sekiz kişiden birisi de Cafer b. Ebû Talip idi. Hz. Peygamber'in bu uygulaması bazı kaynaklarda yanlış yorumlanmış ve Cafer'in Bedir Gazvesi'ne katıldığı zannedilmiştir. Hâlbuki Cafer Habeşistan'a hicretinden sonra 7 (628) yılına kadar orada kalmıştır. Bu sebeple Hz. Peygamber'in Medine'ye hicret ettiği- ilk sene muhacirler ile Ensar arasında kardeşlik bağı kurduğu sırada Cafer b. Ebû Talip'i Muâz b. Cebel ile kardeş yaptığı şeklindeki rivayetleri de şüphelidir. Hudeybiye Antlaşmasından sonra Hz. Peygamber komşu devlet hükümdarlarına İslam'a davet mektupları gönderirken Habeş Hükümdarı Necâşi'ye yolladığı mektubunda onu İslâm'a davet ettiği gibi ayrıca ülkesinde bulunan Müslümanları artık Medine'ye göndermesini istedi. Necâşi'nin Müslümanlara tahsis ettiği gemiyle Cafer de Arabistan'a döndü ve yanındaki Habeş muhacirleriyle doğruca Hayber'de bulunan Hz. Peygamber'in yanına gitti. Hayber'in fethinden hemen sonra Cafer'i karşısında gören Resûlullah, "Hangisine sevineceğimi bilmiyorum. Hayber'in fethine mi, yoksa Cafer'in gelişine mi?" diyerek onu kucaklayıp alnından öptü ve elde edilen ganimetten on altı arkadaşıyla birlikte ona pay ayırdı. Ayrıca Medine'ye dönüşlerinde Cafer'e Mescid-i Nebevî'nin yanı başında bir yer ayırarak onu buraya yerleştirdi. 8 (629) yılında Suriye'ye gönderilen orduya Hz. Peygamber Zeyd b. Hârise'yi kumandan tayin etti. Eğer o şehit edilirse Cafer b. Ebû Talip'in, o da şehit düşerse Abdullah b. Revâha'nın orduya kumanda etmesini istedi. Mûte' de düşmanla karşılaşan İslâm ordusu şiddetli muharebede ardı ardına bu üç kumandanını da kaybetti. Zeyd b. Hârise'nin şehit düşmesinden sonra idareyi alan Cafer b. Ebû Talip düşman üzerine kahramanca hücum ederek şehit oldu, bu arada iki kolu da kesildi. Abdullah b. Ömer, defnedilmeden önce onun vücudunun ön tarafında elli (veya doksandan fazla) yara gördüklerini söylemektedir.

      Hz. Peygamber, yüce Allah'ın Cafer'in kesilen iki koluna karşılık iki kanat ihsan ettiğini ve onlarla cennette uçtuğunu haber vermiştir. Bu sebeple kendisine "tayyar" (uçan) ve "zü'l-cenâheyn" (iki kanatlı) lakapları verilmiştir. Kırk yaşında şehit olan Cafer hem Habeşistan'a hicret ettiği, hem de buradan dönüşünde kendi baba yurdu olan Mekke'ye değil doğrudan Medine'ye gittiği için "zü'l-hicreteyn" ve ashabın muhtaçlarını, fakirlerini daima gözettiğinden dolayı "ebü'l-mesâkîn" lakaplarıyla da anılıyordu. Ebû Hüreyre, Hz. Peygamber'den sonra en cömert olarak Cafer'i gösterir. Resul-i Ekrem, ahlâkı itibariyle kendisine benzediğini belirterek Cafer'i takdir ve taltif ederdi. Cafer b. Ebû Talip'in rivayetleri pek azdır. Bunları kendisinden oğlu Abdullah, Abdullah b. Mesud, Amr b. As ve Ümmü Seleme rivayet etmişlerdir. Diğer iki oğlu Muhammed ile Avn'ın da ondan rivayette bulunduğu ifade edilmektedir.