Hz. Peygamber, Ebu Bekir ve Ömer devirlerinde Bahreyn valiliği yapmış sahabedir. Künyesi El- Ala b. Abdullah b. İmad el Hadrami'dir.

Babası Abdullah Hadramut'tan gelerek Mekke'ye yerleşmiştir. Ala Mekke'de doğdu ve erken tarihlerde Müslüman oldu. Okuma yazma bildiği için zaman zaman Hz. Peygamber'e kâtiplik yapmıştır. Hz. Peygamber onu İslâmiyet'i tebliğ etmek, zekât, sadaka ve cizye toplamak üzere 630 yılında Bahreyn ve Umman'a gönderdi. Ala Hz. Peygamber'in mektubunu Bahreyn Valisi Münzir b. Sava'ya verdi ve ona Mecûsîliği bırakıp İslâmiyet'i kabul etmesini tavsiye etti. İslâmiyet'in hem dünya işlerini, hem de ahiret hayatını birlikte ele almasına hayran kaldığını söyleyen Münzir' in Hz. Peygamber'le birkaç defa daha mektuplaştığı ve sonunda Müslüman olduğu anlaşılmaktadır. Bu bölgedeki başarıları sebebiyle Hz. Peygamber Ala b. Hadramî'yi Bahreyn'e vali tayin etti... Ala hac farizasını yerine getirip Kûfe'ye dönerken yolda öldü. Hz. Peygamber'den rivayet ettiği dört hadis Kütüb-i Sitte' de yer almıştır. Ala'nın duaları makbul bir sahabe olduğu rivayet edilmekte ve kaynaklarda bununla ilgili bazı menkıbeler yer almaktadır.

Ala bin Hadramî'nin kumandasındaki ordu İran topraklarında ilerlerken, mücahitlerin suları tükenmişti. Düşman askerleri, Müslümanları hâlsiz düşürmek için o alandaki bütün kuyuları kapatmışlardı. Su bulmak mümkün değildi. Hava çok sıcaktı. Hz. Ala, mücahitlerle birlikte iki rekât namaz kıldı. Daha sonra da ellerini dergâh-ı İlahîye açarak Cenâb-ı Hakk'a duada bulundu. Hemen sonra Yüce Allah'ın yardımı yetişti. Kumların altından su kaynamaya başladı. Mücahitler o sudan içtiler, abdest aldılar, su kaplarını doldurdular ve oradan ayrıldılar. Askerlerden birisi konak yerinde bazı eşyalarını unutmuştu. Almak için döndüğünde, biraz evvelki su kaynağının kaybolmuş olduğunu gördü.

Hz. Ebu Hüreyre, Hz. Ala ile ilgili olarak; Ala ile Basra'ya gitmek üzere yola çıktım. Liyas mevkiine vardığımızda Hz. Ala vefat etti. Yanımızda onu yıkayacak kadar su yoktu. Cenâb-ı Hak o esnada yağmur yağdırdı. Yağmur suyuyla onu yıkadık. Kılıçlarımızla kabir kazdık ve defnettik. Sonra oradan ayrıldık.”

KAYNAK: TÜRKİYE DİYANET VAKFI İSLAM ANSİKLOPEDİSİ