Hain Vaiz’in adamları devletten temizlendi mi?

Abone Ol

Türk’ün düşmanı çoktur!

En büyük düşmanı da içindekiler…

Hainler…

Haini çok bir millettir Türkler!

Türk, yurt tuttuğu topraklarda kalmak, var olmak için durmadan savaşmış, düşmanları da onu silmek, yok etmek için oyun üzerine oyun kurmuşlardır.

Gizli ve açık hainler onu zora düşürmek için her dem pusudadırlar.

Dış düşmanlarla işbirliği yaparak Türk devletini bölmek, yıkmak için çalışırlar durmadan.

Türk, direnir.

Türk, karşı çıkar!

Türk, ölür ancak geri durmaz yurdunu, devletini savunmaktan.

Türk halkı bölünmek için gerekçe arayan bir millettir. Kendi kendi ile kavgası bir türlü sona ermeyen bir budundur. Düşmanları bunu bilirler. Türkün bu özelliğinden yararlanırlar. Dün Çin’in yaptığını, hemen yakın çağlarda Ruslar, Amerikalılar ve İngilizler denemiş, yazık ki başarılı olmuşlardır. Çok Türk kanı akmıştır bu nedenle.

***

Batıda bir kentte, sıradan bir vaiz olarak göreve başlayan, konuşurken kendini yitirmiş gibi görünen, rol yapan, İslam adına salya sümük ağlayarak yandaş toplamaya çalışan, milleti etkileyen bir kişi zamanın ve yönetenlerin bütün yanlışlarından, yasaların açıklarından, milletin bilgisizliğinden, cahilliğinden yararlandı. Hatta karşıt partilerde bile yandaş buldu ve yer tutup çöreklendi. Kendisine öğretilen yolda alabildiğine yol aldı.

Hain Vaiz! İşini bilen, görevli şerefsiz!

Hain vaiz, dersini çok iyi almış olan soytarı, küçük camilerde yandaş bulma aşamasını başarı ile geçip, daha büyük camilerde boy gösterip, kendisine bağlanmış bir çekirdek kadro oluşturdu.

Devletin asıl görevi olduğu halde yeterince eğilmediği ve önem vermediği eğitim işine el atarak bir adım öteye taşıdı hainliğini.

Yoksul, okumakta zorlanan, ama gelecekte bir yerlere geleceği umut veren çocuklara uzandı. Milletin akıllı çocuklarına. Onları umutlarla donatınca, ister istemez başka şekle büründü beklentiler.

Ülkenin fakir fukara fakat istikbal vaat eden çocukları üzerinden müthiş bir yapılanma içine girdi.

Öyle güzel öyle sessiz öyle belli etmeden öyle uyanıkça ilerliyorlardı ki!

Siyasiler, bu oluşumdaki cevheri görmüşler, kanları kaynamış, oradan güç alarak oy kapma derdine düşmüşlerdi.

Hain vaizin adı dillerden düşmüyor, ona kişi üstü bir varlık ile bakılıyordu.

Sanatçılar devreye girdi.

Bilim kişileri…

İş adamları…

Gazeteciler..

Yazarlar…

Ozanlar…

Meydanı boş, yolunu açık bulan Hain Vaiz, bu işin gücünün zenginlik olduğunu, inanılmaz bir ekonomik güce ulaşması gerektiğini çok iyi biliyordu. Kişi etkinliği, para etkinliği, dış etkinlik, yabancı istihbarat ajanlarının artı etkinliği birleşince, önüne kimse duramazdı.

Eğitim işi en üst seviyede kurgulanınca, Hain Vaiz bu kez de dış ülkelerde okullar açmaya başladı. Bu konuda da Türk devletinin, devlet kurumlarının inanılmaz yardımlarını gördü. Çünkü ona akıl veren üst akıl, çok akıllı sözler etmesini, davranışlar bulunmasını sağlıyor, yurt dışındaki etkinliğe destek veriyordu. Bu da hain vaizin işini kolaylaştırmaktaydı. Yurt içinden yurt dışından üst düzey yöneticilerden övgüler alıyor, kendisi ve adamları protokollerde yer alıyorlardı. 

Bütün iş kollarında var olmaya başladı Hain Vaiz. Bu işte başarılı olması kaçınılmazdı.

Onunla yan yana gelmek üstünlüktü.

Onunla fotoğraf çekinmek büyüklüktü.

Para kazanma ünlenme yoluydu.

O çağırınca koşmak bir görevdi.

Hain Vaiz, planın bir parçası olarak, kendisine akıl verenlere, kendisini yönetenlere daha yakın olmasının iyi olacağını düşünmüştü ki…

Bir gün ani kararla yurtdışına çıktı. Hem de devletten sahtekârlıkla aldığı sahte pasaportla.

Artık, Atlantik ötesinden Türkiye’deki faaliyetlerine devam ediyordu.

Belki yıllar alacaktı ama hain vaiz sabırlıydı. İşin kotarılması için ne gerekiyorsa o yapılmalıydı.

İçerde ve dışarda.

Devlette ve serbest yaşamda.

Basında.

Yayında.

Hain Vaizin örgütü zenginleşiyordu. Zaman geçiyor, her yere yerleşiyordu. Ona sorgusuz bağlanan robotlaşmış elemanlar her denileni yapmaya hazırdılar.

Hain Vaiz, her alanda güçleniyor, nüfuz sahibi oluyor, bütün kapılar açıktı.  Hedeflerine ulaşılması için her yol mubahtı.

Türk ordusunda Vatansever, Milli, Atatürkçü subaylara, yargıyı ele geçirmiş Hain Vaizin adamları ve işbirlikçiler tarafında komple teoriler üretilerek suçlamalar yapılmış, tutuklamalar olmuş, milletin göz bebeği ordumuz uyduruk ithamlar ile yıpratılmıştı.

Üst üste yapılan baskınlar, kurgulanan oyunlar, üretilen sahte kanıtlar Türk ordusunun kimyasını bozdu. Düzen bozuldu. Hain Vaizin kuklaları yetkin görevlere atanmıştı.

Süreç hızla devam ediyordu. Hain Vaiz çok etkin duruma gelmişti.

Ülkeyi yönetenler, iktidar sahipleri sonunda uyandılar. Çünkü iş onlara dayanmaya başlamıştı. Kendi varlıkları tehlikedeydi.

Hain Vaizin devleti ele geçirdiğini ve üst üste komplolar kurduğunu, çok zor oldu ve geç oldu ama sonunda fark ettiler..

Ve savaş başlamıştı..

Öylesine zorlu bir savaş.

Yargı Hain Vaizin elindeydi.

Üniversiteler çoktan onun egemenliğine girmişti.

Yönetimin her kademesinde adamları yerleşmişti.

Ordu içinde son kumpastan sonra çok güçlenmişti.

Ekonomik olarak yıkılmayacak bir durumdaydı.

Poliste, en etkin yerleri ele geçirmişti.

İstihbarat ona çalışıyordu.

Yönetenlerden daha fazla dediği yapılıyordu. Aslında devleti o yönetmeye başlamıştı.

***

Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan itibaren birçok darbeye ve darbe girişimine şahit olmuştur. Demokrasiye yapılan/yapılmak istenen bu müdahaleler siyasal alanın yanında başta ekonomi olmak üzere pek çok alana yansımıştır.

15 Temmuz 2016 yılı akşam saatlerinde, Hain Vaizin taşeronluğunda ülkemizde darbe girişimi oldu.

15 Temmuz 2016 kalkışması ise diğer girişimlerden farklı olarak, Derin Devlet aklının öngörüsü ve kahraman Türk halkının direnişi sayesinde bertaraf edilmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde birçok kez fiili olarak yönetime el koyma veya muhtıralarla yönetimin değiştiği darbelerle karşılaşmıştır. Emir-komuta zinciri içerisinde gerçekleşen bu eylemler 15 Temmuz 2016’da başka bir içerikle bir kez daha sahnelendi.

15 Temmuz darbe girişimine karşı milletin gösterdiği direniş, ulusun birlik ve beraberliği uğruna verilen bir bağımsızlık mücadelesidir

15 Temmuz direnişinde çok sayıda şehit verilmiş ve çok sayıda kişi gazi olmuştur. Devlet ebet müddet için canlarını feda eden şehitlerimize Cenabı Allah’tan rahmet diliyorum.

Tarihte, dini hassasiyetleri kullanarak, din tüccarları tarafından kandırılan, oyuna getirilen çok topluluklar olmuştur, olmaya devam edecektir.

Ama bilsinler ki Allah’a ve Resul’üne kayıtsız inanmış ve teslim olmuş bidat nedir bilmeyen, İmamı Azam, İmam Maturidi ve büyük mutasavvıf Ahmet Yesevi’nin yoldaşı, müntesibi, kandaşı milli ve milliyetçi tebaayı kimse kandıramaz…

Son kale Türk devletini kolay kolay size teslim etmez…

Aradan 5 yıl geçmesine rağmen, kamu vicdanında, yerli ve milli düşünen tebaanın aklında şu soru her zaman var olmaya devam edecek.

Hain Vaizin adamları devletten temizlendi mi?

Zor bir soru ama.. Umarım temizleniyordur.

“Çünkü temizlik imandandır.”

Baki selamlar.