Egemenlik ihtirasına kapılan devlet adamlarının; ya kendi ihtiraslarına dayanan siyaset anlayışlarını, ya da izinden gittikleri atalarının siyasi tercihlerini “İnsanların tek kurtuluş yolu” olarak vasıflandırdıkları malûmdur. Yeryüzünde yaygın olan fitne ve fesadın sebeblerinden birisi budur. Siyaset konusunda, ‘Es-Siyasetû’l Medeniyye’ ve ‘Arau Ehli’l Medineti’l Fâdıla’ gibi eserleri kaleme alan filozof Farabi’nin bu konuyla ilgili, güzel bir teşbihi vardır. Şöyle demiştir: “Devlet reisinin halka nisbeti, kalbin bedene nisbeti gibidir. Eğer kalb salâhta olursa, vücût da salâhta olur. Eğer kalb fesadda olursa, vücûd da fesatta!.. Devlet reisinin iyiliği alemin iyiliği, kötülüğü de alemin kötülüğüdür.” Haram kılınan zalim siyasetle meşgul olan devlet adamları; yalanın, fesadın ve fuhşun yayılması sağladıkları gibi, insanların birbirinin kurdu haline gelmesine de sebeb olabilirler. Peygamberimiz Efendimiz’in (sav): “Ümmetime sapık ümeranın vereceği zararından endişe ediyorum.’’(1) buyurduğu ve mü’minleri ikaz ettiği malûmdur.

Devlet adamlarının insanların hidayetine vesile olmaları mümkün olduğu gibi, onların dalâlete sürüklemeleri de mümkündür. Bunu siyasi bir tez olarak değil, Allah’ın (cc) kitabında yer alan ve insanları düşünmeye sevk eden bir hakikat olarak değerlendirmekte zaruret vardır. Zira Kur’an-ı Kerim’de, kıyamet gününde ortaya çıkacak manzara şöyle tasvir edilmiştir: “(Tuğyan eden devlet adamları/siyasi liderler) O gün yüzleri ateşte evrilip-çevrilirken: “Eyvah bize!.. Keşke Allah’a itaat etseydik, Peygambere itaat etseydik” diyeceklerdir. (Onlara tabi olanlar da) “-Ey Rabbimiz! Hakikat biz reislerimize ve büyüklerimize uyduk. Onlar da bizi hak yoldan saptırdılar diyeceklerdir. Ey Rabbimiz!.. Onlara (liderlerimize ve büyüklerimize) azaptan iki katını ver. Onları büyük bir lanetle rahmetinden kov!.”(2) Dikkat edilirse hesap gününde; tuğyan eden ve insanları hidayetten uzaklaştıran siyasi liderler ile onlara tabi olan kimseler, birbirlerinin düşmanı haline geleceklerdir.

Tarih boyunca siyasi tercihlerini kanun haline getirmeye gayret eden devlet adamları; hem kendilerini, hem de kendilerine destek olan kitleleri demogoji bataklığına sürüklemişlerdir. Bilindiği gibi Kur’an-ı Kerim’de Yahudiler ve Hıristiyanlar arasında yaygın olan demogojilerin keyfiyeti haber verilmiştir. Demogoji hastalığının sadece kitap ehline mahsus olmadığını, zaman içerisinde bu hastalığın Müslümanlara da bulaştığını söylemek mümkündür. Bu noktada, Hz. Ebû Said-i Hudri’den(ra) rivayet edilen bir Hadis-i Şerifi hatırlatmakta fayda vardır. Hadis-i şerif, mealen şöyledir: Rasûl-i Ekrem (sav): “Sizden öncekilerin yollarına karış karış ve arşın arşın mutlaka tabi olacaksınız. Hatta bir keler deliğine girseler, onların arkasından siz de gideceksiniz” buyurmuştur. Sahabe’den birisi “Ya Rasûlallah!.. (Müslümanlar) Yahudiler ile Hıristiyanlara mı tabi olacaklar” sualini sorarlar. Bunun üzerine Rasûl-i Ekrem (sav) “Ya kime (olacak)” demiştir. (3) Hadisden murad; müslümanların ma’siyet (kötülük) hususunda geçmiş milletlere (kitap ehline) şiddetle uyacaklarını beyandır. Bu şiddet karış, arşın ve keler kelimeleriyle ifade edilmiştir. İmam-ı Nevevi “Bu Resûlallah’ın (sav) açık bir mucizesidir, haber verdiği gibi zuhur etmiştir.(4) diyerek, üzüntüsünü ifade etmiştir.

Müslümanların demagoji felâ-ketinden korunabilmeleri için, bilmedikleri konularda konuşmamayı ahlâk haline getirmeleri zaruridir. Bunu elde edebilmek için her mükellefin; Peygamberimiz Efen-dimiz’in (sav) şu tavsiyesine riayet etmesi gerekir: ’Allah’a ve ahiret gününe imanı olan kimse, ya hayırlı bir söz söylesin, ya da sussun.’(5)

Adaletin mülkün (iktidarın) temeli olduğuna inanan, insanlara iyilikleri emreden ve onları kötülüklerden alıkoymaya çalışan Müslümanların; hem Allah’ın hukukunu muhafaza etmeleri, hem insanların haklarını titizlikle korumaları farzdır.

Allah’a emanet olunuz.

________________

(1) İmam Ahmed b. Hanbel- El Müsned-ist: 1401 C: 4 Sh:123, Ayrıca Sünen-i Ebu Davud-C: 4 Sh: 442 Sünen-i Darimi- Mukaddeme: 23.

(2) El Ahzab Sûresi: 66-68.)

(3) Sahih-i Buhari-İst: 140l K.İ’tisam: l45, Ayrıca Sahih-i Müslim- K.İlm: 5, Sünen-i İbn-i Mace-K.Fiten:145.

(4) Ahmed Davudoğlu- Sahih-i Müslim Tercümesi -İst:1979 C:10 Sh: 657.

(5) İmam- Malik- El Muvatta- İst: 1401 K. Sıfatû’n Nebi: 22, Ayrıca Sahih-i Buhari- İst: 1401 K.Edeb C:7 Sh: 79 Bab:31, Sahih-i Müslim- İst: 1401 K.Edeb: 1’68 Bab: 19,İmam Ahmed b. Hanbel- a.g.e. C: 2 Sh:174.