Kayacan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 102. maddesinin yürürlüğe girmesi ve bir kısım tahliyelerle birlikte, Türkiye'de yargısal işleyiş ve anlayışın sorgulanmaya başlandığını belirtti. Yasa kuralının yürürlüğü ile birlikte 1236 kişinin tahliye olduğunu ifade eden Kayacan, şunları kaydetti: “Tahliyeye rağmen yargılamalar devam etmekte olup, koşulların bulunması halinde ilgililerin cezaevine yeniden girmeleri olanaklıdır. Kamuoyuna aksedildiği gibi yasa kuralının yürürlük kazanmasıyla birlikte binlerce kişi tahliye edilmiş veya edilecek değildir. Ülkemizde ceza yargılamasında esasen istisna olduğu halde tutuklama koruma tedbirine yoğunlukla başvurulmaktadır. Aslolan kişi hak ve özgürlüğüdür. Ancak belli koşulların varlığı halinde somut gerekçelerle tutuklama koruma tedbirine başvurmak mümkündür. Ne var ki, ülkemizde cezaevlerinde hükümlüden çok tutukluya rastlanılmaktadır. Örneğin Konya E Tipi Kapalı Cezaevinde 1000 civarında kişi bulunmakta olup, bunun yaklaşık 600 kişisi tutuklu, diğerleri ise hükümlüdür. Sanığın en önemli haklarından biri de, yargılanmasının makul sürede bitirilmesidir. Oysa ülkemizde 10 yıl, 15 yıl ve daha fazla süren yargılamalara rastlanılmaktadır. Burada sorulması gereken soru bu kişilerin neden tahliye edildiği değil neden bugüne kadar bu kişilerin yargılamasının bitirilmediğidir.”
Son günlerde yaşanılan tartışmalarla adli reformun bir kez daha gündeme geldiğini dile getiren Kayacan, bu reform yapılırken her türlü ön yargıdan, mesleki taassuptan uzak bir anlayışla gereken tedbirlerin alınmasına özen gösterilmesi gerektiğini vurguladı.
Editör: TE Bilişim