Konya İnanç Özgürlükleri Platformu tarafından düzenlenen 174. Hafta basın açıklamasını yapan platform üyesi Abdurrahman Akcan, geciken adaletin adalet olmadığını ve adaletin geciktirilmesinin mazlumlar üzerine bir zulüm olduğunu söyledi. Son günlerde TC Anayasa’sının 102. Maddesinden kaynaklanan gözaltı süreleri 10 yılı geçmiş olanların salıverilmelerinin kamuoyunu ciddi bir şekilde meşgul ettiğini dile getiren Akcan, “Ülkede ağzı olan herkes değişik yorumlar yapmaktadır. Fakat bu 10 yıl süren gözaltı süresi hakkında pek çok kimsenin konuşmadığını görmekteyiz. İnsanların gözaltında tutulma sebepleri ne olursa olsun hangi iddia ile yargılanır olurlarsa olsunlar fark etmez, bu süreç cezalandırma halini almış olup, açık seçik şüphesiz bir zulümdür. İnsanlar hakkındaki suçlamaların ve iddiaların mahiyeti onlara reva görülen bu zulmü asla haklı çıkaramaz” dedi.
Bu zulüm üzerinden konuşmak yerine zanlılar hakkındaki iddiaları konuşmanın zalime örtülü bir şekilde destek verme manasına geldiğini hatırlatan Akcan, “Yargılamaların bu kadar uzun sürdüğü bu sistemde esas konuşulması gereken şey yargı ve yargı sisteminin kaynağı olmalı. Bunca zulme haksızlığa rağmen yargıyı, yargı sistemini ve onun kaynaklarını konuşmamak ve tenkitte bulunmamak nasıl izah edilebilir? Zihinlerini siyasallaştırmamış akıllarını birilerinin ipoteğine terk etmemiş olan herkesi mevcut yargıyı, onun kaynakları üzerinde düşünmeye ve mevcut durumdan kaynaklanan zulümlere karşı çıkmaya davet ediyoruz. Esas üzerinde konuşulması gereken bu ana gündemi terk edip, zanlıların hakkındaki iddiaları sürekli gündemde tutmayı mevcut zulme destek olarak algılıyor ve bu zulmü destekleyen herkesi şiddetli bir şekilde kınıyoruz” diye konuştu.
Konuşmasının sonunda Mavi Marmara gemisinin geri gelmesini de değerlendiren Akcan, “Mavi Marmara gemisinin geriye gelmesiyle birlikte yeni bir gündemde ortaya çıkıverdi. One Minute’li günlerde dünyanın değişik ülkelerinde İsrail terör örgütünün başında bulunan caniler mahkemeye verilip suçlu olduklarına dair kararlar alınmıştı, fakat ülkemizde mahkemeye verilmeleri dahi sudan gerekçelerle engellenmiş haklarında dava bile açılamamıştı. Mavi Marmara katliamından sonra Türkiye ve Türk halkı olaya daha derinden dahil olunca, böyle bir davanın açılabileceği ve İsrailli yetkililerin cezalandırılabileceği umut edilmişti. Fakat geçen zaman gösterdi ki ülkemizde hala mahkemeler bu davaları kabul etmemekte İsrailli yetkililer hakkında bu davalar açılamamaktadır. Bu kabul edilemez durum, yargının işlevsizliğinden mi yoksa hükümetin halkımızın bilmediği siyasal ilişkilerinden midir? Bu husus bir an önce açıklığa kavuşturulmalı ve halkımızın önünde siyasal şovlar yapanlar bu işin gerekçelerini halkımıza ilan etmelidir” şeklinde konuştu.
Ali Arslan
Editör: TE Bilişim