Bilindiği gibi gıda enflasyonu son 10 yılda tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de sık sık gündemde yerini alıyor. En çok tartışılan ve konuşulan bir konu olarak karşımıza çıkıyor.

 Gıda enflasyonu ülkemizdeki 2008 yılında başlayan ekonomik krizle, iklim değişiklikleri, biyoyakıtın üretiminin artmasıyla daha da artarak kendini göstermektedir.

Söz konusu yükselen enflasyon, 2019’un ilk çeyreğinde ve 2020’nin son çeyreğindeki Koronavirüs Salgını ve Ekim-Kasım aylarındaki kuraklık endişesinin de etkisiyle 2021’de devam etmiştir.

2022’nin ilk ayından bugüne gıdadaki enflasyon hız kesmediği gibi,  KDV indirimine gidilmesine rağmen yükselişin halen devam etmesi oldukça üzücü bir durumdur.

Diğer taraftan, ülkemizdeki gıda enflasyonunu tetikleyen en önemli unsurlardan birisi de gıdadaki tedarik zincirinin bozulmasıdır.

Burada karşımıza çıkan en ciddi sorun olarak, tüketicinin ödediği fiyat ile üreticinin eline geçen fiyat arasındaki farkın yüksek olmasıdır.

Buda tüketicinin ödediği fiyata oranı olan pazarlama marjının oldukça yüksek olması anlamına gelmektedir.

Aynı zamanda bu Yüksek pazarlama marjı, hem gıda fiyatlarının artmasına hem de çiftçinin eline geçen payın giderek azalmasına neden oluşturuyor.

Bütün bunlardan dolayı gıdadaki tedarik zinciri giderek zorlaşması sonucu yapılan zamlarla birlikte gıdadaki enflasyonun önüne geçilmesi de zorlaşıyor. 

İktidar tarafından gıdadaki yüksek enflasyonun hızının kesilmesi için temel gıda ürünlerinde KDV indirimine gidildi. Ancak enflasyonun hızını bir türlü kesmedi. 

Temel gıda ürünlerinde KDV’nin indirilmesi et, süt ürünleri, yağ, bakliyat ve diğer gıda ürünlerinin fiyatlarını beklenenin altında aşağıya indirdi.

KDV’nin daha önce yüzde 1 olduğu ekmek ve benzeri ürünler ile sebze ve meyve fiyatlarındaki yüksek artışın eğilimi devam etti.

Şubat’ta bir önceki aya göre ortalama yüzde 4,7 oranında gıda fiyatlarında bir artış oldu.

Yılın ilk ayında yüzde 14,1 oranında yükselen gıda fiyatlarındaki yıllık artış ise, yüzde 91,2’ye kadar çıktı.

Bu durum aynı zamanda, gıda fiyatlarındaki yıllık artışın gelecek aylarda üç haneli oranlara yükselebileceğini de gösteriyor.

 Temel gıda ürünleri üzerinden alınan KDV’nin yüzde 8’den yüzde 1’e indirilmesi, gıda fiyatlarında aylardır seyreden yüksek oranlı artış eğilimini kesmemesi düşündürücüdür.

Konuyla ilgili Birleşik Kamu-İş Konfederasyonunun araştırmasını sizlerle paylaşarak, konuya dikkatinizi çekmek istiyorum.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonun Ar-Ge Birimi KAMUAR’ın, başkent Ankara’daki Pazar yerleri ve Marketlerdeki fiyat araştırması halkın en fazla tükettiği 64 gıda maddesi sepetinden oluşmaktadır.

Gıda maddelerinden oluşan ve hesaplanan Halkın Enflasyonu Şubat ayı sonuçlarında, gelirinin büyük bölümünü gıdaya ayırmak zorunda olan ve enflasyona karşı herhangi bir koruması bulunmayan, sabit gelirlilerin, ücretlilerin ve yoksulların yaşadığı gerçek enflasyonun boyutunun tahmin edilmesi amaçlanmıştır.

Araştırmaya göre, Gıda fiyatları 2021 yılının tümünde genel enflasyon oranının oldukça üzerinde artmış, ancak Aralık ayındaki aylık yüzde 22’lik artışla zirve yapmıştır.

Böylece, vatandaşlar mevcut gıda tüketim alışkanlıklarına göre seçilen 64 gıda maddesinden oluşturulan gıda sepetini satın alabilmek için Şubat’ta, bir önceki aya göre yüzde 4,7 oranında daha fazla para ödedi.

 Bu yıl Ocak ayında da yüzde 9 oranında artış kaydeden gıdadaki enflasyonun, gelecek aylarda üç haneli oranları zorlayacağı da gözleniyor.

Araştırmanın en önemli sonucu da oldukça vahim bir tabloyu gösteriyor. 

Son 12 aylık ortalama fiyatlarının bir önceki 12 aylık dönemdeki ortalama fiyatlarıyla karşılaştırılarak hesaplanan yıllık ortalamalara göre de, gıda fiyatlarında yüzde 50,8 oranında artış yaşandı.

Yine Yıllık ortalamalara göre ekmek, un, bulgur, makarna fiyatları yüzde 44,2, et ve balık fiyatları yüzde 30,5 oranında arttı.

Süt, süt ürünleri ve yumurta fiyatları yüzde 44,3, yağ fiyatları yüzde 53,6, meyve fiyatları yüzde 73,6, sebze fiyatları yüzde 108,3, bakliyat fiyatları yüzde 41,6, diğer gıda maddelerinin fiyatları da yüzde 25,8 oranında artış kaydetti.

Gelinen süreçte Gıda fiyatlarındaki artışlar, alım gücü gittikçe zayıflayan tüketicilerin gıdaya olan talebini azaltacağı gibi, diğer mal ve hizmetlere olan taleplerini de azaltacaktır.

Diğer taraftan gıda harcamaları en yoksul kesimlerin bütçesinde önemli bir paya sahip olduğundan, bu kesimler fiyat artışlarından daha fazla etkilenecektir. Giderek de yoksullaşacaktır. 

Gıda Fiyatlardaki dalgalanmalar, tüm ekonomiyi etkilemekte; bu nedenle devlet, tarım ve gıda ürünleri piyasalarına yönelik daha etkin ve çözüm odaklı politikalar takip etmelidir.

Bunun yanında, gıda fiyatlarının istikrarsız sonuçlarına piyasa içinde çözümler üretilmeli, sektör fiyat, rekabet ve ürün arz yönüyle izlenmeli ve yönetilmelidir.

Ayrıca Ekonomik Reform Paketi 2021’de yer alan “Yeni Hal Yasası” da gıda enflasyonu ile mücadelede ülkemiz için önemlidir.

Bu yasanın sağlayacağı altyapı ve modernizasyon çalışmaları sayesinde, gıda sektörünün daha etkin çalışması sağlanacak ve aynı zamanda fahiş fiyat artışlarının ve fırsatçılığın da önüne geçilinilecektir.

Daha da önemlisi Gıdadaki yüksek enflasyonun önüne geçilerek, vatandaş olarak bizlerin endişelerinin giderilmesi olacaktır.

Ne derseniz sizce de böyle yapılması gerekmez mi?