Muhterem okurlarım. Yüce yaratıcımız Allahü Azimüşşan ‘ın insanlara emrettiği her ibadette maddi ve manevi birçok hikmetler vardır. Bu hikmetleri eksiksiz olarak sayabilmek insanoğlunun ilimi ve kudreti dışındadır.

İçinde bulunduğumuz Mübarek Ramazan’ı şerif ayı da, bu hikmetleri sonsuz dereceye ulaştığı, Allah’ın rahmet ve mağfiretinin sağanak sağanak döküldüğü ulvi ve mübarek bir aydır. Kuran-ı Kerim beşeriyeti bu ayda aydınlatmaya başlamıştır. Bu hususta Rehberimiz Kuran-ı Kerimde Bakara suresi 185. Ayetinde şöyle buyrulur:

Ramazan ayı öyle bir aydır ki, Kuran-ı Kerim onda indirilmiştir. (O Kur’ân ki) İnsanlara Hidayettir, doğru yolu hak ve batılı ayırt eden hükümlerin nice açık delilleri vardır onda. Öyleyse içinizden kim o aya erişirse mutlaka orucunu tutsun. Kimde hasta olur, yahut bir sefer üzerinde bulunursa, o zaman başka günlerde tutamadığı günler sayısında (orucunu kaza etsin) . Allah size kolaylık diler, size güçlük istemez.

İşte Ramazan ayı Kuranla şereflenen her saati her dakikası ve her saniyesi gerçekten oruç tutanların ebedi selamete kavuşmasına vesile olan Rahmet ayıdır. Yeter ki, biz inananlar ona gereken hürmeti gösterip ve oruca bütün kalbimizle yönelelim.

Böyle hürmet göstermek bütün acı ve ızdıraplarımızı dindirir. Kibri, ve gururu kini riyayı üzerimizden yok eder.

Şu halde bizler oruçlu iken kibirl değil vakarlı. Gurulu değil faziletli. Riyakar değil rızâkâr kindar değil, merhametli, iffetli namus ve şerefliyizdir.

Oruç müslümanı, beşeri hislerden rahmani duygulara ulaştıran nurani bir merdivendir.

Bunun için.

Oruçlu Mümin demek: gönlü Allah ve resulünün aşkı ile dolmuş, Kalbi Namaz, oruç hac ve zekâtla dirilmiş Kuranın hizmetinde kişi demektir.

Oruçlu olan mümin demek: Şefkat ve merhamet sıfatlarıyla donanmış. Önce Müslüman kardeşini düşünebilme şuuruna ermiş İslam aşığı demektir.

Oruçlu mümin demek: yalnız yemeyen, içmeyen değil, Bütün varlığı ve benliği ile Allaha’a teslim olan Kul demektir. Peygamberimiz (S.A.V.) bir hadisi kudsi’de Şöyle buyurur: “ Kim kötü sözleri, kötü işleri bırakmaz ise, Allahü Azimüşşanın onun yemesini içmesini bırakmasına ihtiyacı yoktur”.

Yine başka bir hadisinde ise:

“Nice oruç tutanlar vardır ki, orucunun ona açlıktan başka bir faydası yoktur. Ve yine gecelerini nice ibadetle geçirenler vardır ki, Uykusuzluktan başka bu ibadetin kendilerine hiçbir faydası olmaz”.

Bu hadisi şeriflerde ince hikmetler vardır. Bu hikmetleri anlamalıyız. Hadisi,i şeriflere göre sadece yememek, içmemekle oruç tutulmuş olmuyor.sadece seccade üzerinde eğilip doğrulmakla da namaz kılınmış olmuyor. Oruç tutan, namaz kılan kimsenin, ayni zamanda her türlü kötülükten ve riyadan uzak kalması da gerekiyor.

Buna göre dilinden kötü sözler ve yalan dolan eksik olmayan, gözünü harama bakmaktan sakınmayan, elinden ayağından kötülüğü bırakmayan günlerce yemese içmese gerçek oruç tutmamış ve orucun huşuuna erememiştir. Elinde imkânları olduğu halde, hayır ve hasenatta bulunmayan, kış günlerinde yiyeceği yok içeceği giyeceği yok, evsiz duvar diplerinde yaşam savaşı vermeye çabalayan yoksullara yardım elini uzatamayan kimse aylarca aç susuz kalsa gerçek oruç tutmamış ve o sevaba layık olmamış demektir.

Böyle insanlığı kasıp kavuran nice canlar alan kötü bir salgın dönemi değil de normal Ramazan ayı zamanlarında. Akşamları iftar sofralarına zengin eşini dostunu ve variyetli komşularını çağırıp fakir evsiz yurtsuzları aklına bile getirmeyen veya çağırsa da onlara ayrı muamele eden ayrı sofralar kurup onların gururu ile oynayanlar. Saatlerce seccadenin başında oturup hiç kalkmasa bile Allahın istediği bir Salih kul olma şansına sahip olamaz. Değerli dostlar Kur’anı Kerimin İnsanlık semasını aydınlattığı bu mübarek ayda bütün samimi ve içten duygularımızla Allaha yönelelim. Şu Ulvi ve duygulu günlerde hiç vakit kaybetmeden, Hemen iman sofrasına diz dize, omuz omuza oturup Yüce Yaradan’ın bahşettiği nasibimizi alalım. Allaha hakiki kul Resule hakiki Ümmet olmaya gayret edelim inşallah. Selam ve dua ile.