Çözümü kolay bir problem aslında! Tercih meselesi. Yol tercihi. İstikamet meselesi. Adam gibi adamlık yani!
Yaşam ve hayat arasında orantıyı ne kadar kuruyorsanız, ölümle gebermeyi de o kadar orantılamanız lazım. Sağlıklı ve akıllıca bir hayatın rahmet sonucu ölümdür, nişanesi şehadettir. Bom boş bir yaşamın, finali ve biran evvel gerçekleşmesi gereken sonucu gebermek, bu âlemden def olup gitmektir.
Tercih meselesi kısacası... Ya onurlu, haysiyetli bir şahsiyete sahip olacağız, hasta yatağımızda bile şerefemizle takdir-i ilahi duasıyla son nefesimizi vereceğiz. İman ve inanç abidesiydi yani iyi bir müslüman, mümin insandı denecek ardımızdan. Yada...
Her şey aslında bir tercih meselesi, talip olma işi. Neyin talebesi, mürşidi olma, isteme ihtiyacınız varsa o.
Ölmeyi de gebermeyi de kendimiz tercih eder ve ona göre amel ederiz. Bakının çevrenize, insanların doğumlarına, yaşamlarına, koşturdukları mecralara, vakitlerini geçirdikleri mekânlara, hesaplarına, ailelerine ve daha nicelerine. Neyse tercihimiz hayat adına, ölümümüzde de ister istemez o oluyor.
Zor bir tercih olmasa gerek konu başlığımız. Ölüm güzel şey, güzel olmasaydı peygamber ölür müydü? diyenüstad, ne kadar açık ifade etmiş, korkulmayacak olan ölümü.
Ölüm sebebinizi düşünüyor musunuz hiç? Nerede ve nasıl öleceğiz. Abid dünyaya teşrifiniz nasıl olacak? Ölüm vesilemiz ne olacak? Nişanemizle mi, ihanetimizle mi Rabbimizin karşısına çıkacağız? Yoksa hiç yüzüne bakılmayanlardan mı olacağız?
Tüm sorular bizi aynı kapıya çıkarıyor. Nasıl ölmek isterdiniz sorusuna.
Onurlu bir ölüm, haysiyetli, şerefli, öldü demeyin denenlerce bir ölüm. Ya da varlığı ve yokluğu beş para etmeyen basit, sünepe, yaratılmış varlık olma dışında adı bile konmamış bir misal mi?
Ölümü ve nasıl ölmek istiyorsak öyle yaşamayı düşünün lütfen. Geberenler safında değil, mutlu ölüme gebe olmak için yaşamayı düşünenlerce.
Gelinilesi bir kere bu dünyaya! Bir daha yok bir imkân, bir fırsat daha. Satalım bize ait olan, üzerimizde, karakterimizde yanlış ve bizi günaha götüren, sahih düşündürmeye müsaade etmeyen ne varsa satalım. Çıkartalım üzerimizden kirli dünya elbisesini ve giyelim şahsiyetli insan, iyi bir Müslüman, adam gibi adam (yani mümin), gömleğini... O ak gömlek her şeyimizi ifşa edecek dostlar. İçimizdekini dışımıza gösterecek, dışımızda astıklarımızı herkes görecek, yani her şeyi o dikişsiz ak gömlek gösterecek.
Samimice başını kaldıran görecek şerefiyle ölenleri, gebererek gidenlerinde nasıl bir istikamet hayat üzere oldukları, ne ile ölüp ne ile dirileceklerini.
Şanlı ve şerefli ölümün adaylarına, yolcularına çağrım! Bir kere geldik, bir kere öleceğiz. Şerefle, şahidimizle ölüm yolunu tercih edelim. Allah yolunda cihad, helal rızık için alın teri, yetimin tebessümü için infak ederken, anne hakkı, baba duası için yolda olmak, canlarımız eşimiz ve evladımız için çalışmak. Ve her şeyin başında ve sonunda Allah ile olmak.
Gün o gün ki; ölümü de öldüren Rabbimizin karşısına, katında diri olanların makamında çıkmamız duasıyla.
Yaratıldık, yaşatılıyoruz... Şerefle ölmek istiyoruz, gebererek değil...