Gafletin manası aymazlık, uyku halidir.(TDK)
Aymazlık; çevresinde olup bitenlerin farkına varamama, gafillik, gaflet ,dalgı.( TDK)

Aslında dünya ve ahret hayatı için gerekli olan bir şeyin önemini kavrayamama halini ifade eden, ahlak ve tasavvuf terimi ( İslam Ansiklopedisi)

Terk etmek, önemsememek, dalgınlık, dikkatsizlik, yanılma, ihmal, bir şeyin gerekliliği ortada iken bunun fark edilememesi anlamlarına geliyor.

Yeterince uyanık ve dikkatli davranılmadığı için insana arız olan yanılgı hali.

Bile bile unutma ve yanılma hali. Habersiz olma hali.

Adaletsiz, ahlaksız dayanışma, alışkanlıklar, cehalet, hırs, kibir, bencillik, kendini doğru yere koyma, yaşam boyunca kendini doğrulamaya çalışma,kendinden başkasını düşünmeme, empati yoksunluğu, kendi gibi olanlar arasına duvarlar örme, kendini sorgulamadan öz eleştiri yapmadan çevreyi kendine benzetmeye çalışma, kapalı kişilik, öğrenme konusundaki yetersizlik gafleti besleyen sebeplerdir.
Dar yaşam girdabına ve alışkanlıklarına hapsolmuş bir yaşamı fark edememe, kendi görüş, inanç, fikir gibi meziyetlerini mutlak doğru yerine koyma ve onları doğrulama için öğrenme insanın gafletini derinleştirir.

Bazen binlerce kitabı okuyup, en değerli makamlara gelen insanların bile kusursuzluğa yaklaşma hissi ya da kusursuzluğuna inanma hali gafletin en yoğun yaşandığı hallerdir.

Gaflet içinde bulunana gafil denilmektedir.

Aymama hali. Maddi ve manevi çıkarlarını bilememe hali...

İnsanı gerçek amacından alıkoyan irade sapması, bir nevi hastalık hali, gaflete düşenin kendisi ve yaşamı çevresine ait kayıtsızlık halidir.

Ya da yaratılış amacını bulamama, bilememe hali de denebilir.

Gaflete düşen insan hem kendine hem çevresine zarar veren insan tipidir. Öyle ki bencildir, kibirlidir.

Gaflet; insanın hem dünyasını hem ahretini kaybetmesine vesile olan davranış biçimi, ruh haleti olumsuz yaşam şekli…

Acaba kendimize bazı sorular sorsak:

Başta kendi nefsim olarak gaflet halini yaşıyor muyum?

Kaybettiğimiz birçok şeyin gaflet halimiz ile ne kadar alakası var?

Bir çok şeye sanki gölgemiz gibi görüyor ama bir türlü kavuşamıyorsak acaba gafletin bunda etkisi ne kadardır?

Acaba gaflet halinde olmasaydık, kendimize ve çevremize nasıl katkılar yapabilirdik?

Aynı şekilde, işimiz, mahallemiz, beldemiz, memleketimizin gördüğü zararlarda bizim ve üyesi olduğumuz aileden millete, hepimizin katkısı ne kadar?

Sadece görevler aldığımız kurumsal yapıların gaflete düşmesinde bizim de katkımız var mı?

Mesela bürokraside görev alanların gaflet halleri,

Siyasi partilerin gaflet halleri,

İktidar ve muhalefetin gaflet halleri,

Sivil toplum örgütlerimizin,

Milletin seçtiği vekilleri ve meclisimiz,

Acaba hangi gaflet hallerine düşmüşlerdir?

Bugün hala belirli ülkelerin ve güçlerin dayatmalarına maruz kalabiliyorsak, gafil olduğumuz anların ve dönemlerin bir sorgulamasını yapmamız gerekmez mi?

İş adamlarımız, politikacılarımız, makam ve kar peşinde koşarken ya da sahip oldukları seviyeleri korumak ve kollamak için hangi gaflet hallerine düşmüşlerdir?

Kendi gaflet halleri sadece kendilerine mi zarar veriyor? Bu hallerin ülkemize ve milletimize ödettiği bedelleri gerçek manasında analiz edebiliyor muyuz?

Gafletin aklımızda, ruhumuzda, bilincimizde açtığı yaraların tedavisi için neler yapabiliriz?

Elbette gafletten yani aymazlıktan kurtulmanın yolu aymaktır, uyanmaktır aydınlanmaktır.

Birey olarak, toplum ve kurumları olarak idrakimiz ve bilincimizle irademizi kontrolümüz altına almaktır.

Kim hangi gaye için yaratılmış ise;

Toplum hangi ülkü ve ahlaki değerlerle donatılarak kurulmuş ise,

Kurumlarımız hangi amaçlar için oluşturulmuş ise,

Partilerimiz, bu milletin bağrından çıktıklarına göre bu milletin istikbali ve istiklali ne gerektiriyor ise,

Ona göre irademizi kullanmak, ona göre bilincimizi harekete geçirmeliyiz.

Değişen yenidünya düzeni bize belki büyük bir fırsat veriyor; bu dönem gafil halimizden kurtulup uyanışımızın fırsatı olabilir.

Ortak paydalarımız, binlerce yıllık geleneğimiz, geleceğe karşı duyarlı bir millet olmamız, dinamik ruha sahip olmamız büyük fırsatı değerlendirmek için zengin bir kaynak olabilir.

Ama başta ülkeyi yönetenler olmak üzere bireye kadar her türlü kurum asıl merkeze milli değerlerimizi, adaleti ortak payda yapan niyeti ve icraatı koyarsa o zaman aydınlanmanın şartlarını inşa etmiş oluruz.

Bunu başlatacak olan iktidardır. Sorumluluk ona aittir.

Adaleti n tesis edilmesi, çoğunluğun ortak ülküler etrafında toplanabilmesi için öncelikle iktidarın gaflet hallerini düzeltmesi lazım.

Kurallar, ilkelerin en üst yönetimdeki, insanların hassasiyetleri ve önderlikleri ile topluma mal olması kolaylaşır.

Basit bir örnek vermek gerekirse pandemi konusunda alınan kararlarda başta iktidar, muhalefet belirli makam ve güç sahiplerinin öğüt veren ama kendi gaflet halleri uygulamayı zedeleyen görüntüleri ile buna bir örnek olabilir.

Sayın Koca bu konuda bir özür diledi ama olay sadece Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca’nın cenazeye katılması değil ki; yukarı doğru gidin her cenahta benzer gaflet halleri var.

Önderler ilkeleri ve kuralları hem koyarlar hem de en iyi uygulayıcıları olmalılar üstelik en tevazu halleri ile.

Bugün; Bireyler mutlu değilse, kendi iç alemi ve çevresi ile çatışma halinde ise, aileleri dağılmaya devam ediyorsa,

Hala standardı ve kaliteyi yaşam biçimi yapamamışsak,

Güvenlik tedbirlerinde aymazlık devam ediyorsa,

Trafikte hale istenen seviyeye gelememişsek,

Kalite bilincimiz gelişmemişse,

Şirketlerimiz stratejik markaları üretemiyorsa,
Liyakat özel sektör ve devlette hala bir davranış şekli olmamışsa,

Adalete güven hala yok ise,

Hala insanlar işe girişte bir torpil arıyorsa

Ve biz bunun bedelini toplumca çok ağır ödüyor isek,

Bu gafletin bize hâkim olduğundandır. Aymazlığın bizim irademizin yöneticisi olmasındandır