Futbolda Çete ve Salih Dursun

Abone Ol

Futbol, göze hitap eden, seyri zevk veren, seyircisi, izleyicisi, taraftarı ve takipçisi çok olan bir spor dalıdır.

Milyonlarca insanı, kitleleri ardından sürükleyen, izleyicisini fanatikleştiren bu spor dalı, günümüzde (teşbihte hata olmaz) derler, adeta bir din gibidir.

Bu dinin gönüllü bağlıları, mezhepleri, futbol imamları, futbol müfessirleri, açıklayıcı ve yorumcuları,  hakemleri, oyuncuları, yöneticileri vardır.

Stadyumlar, bu dinin mabetleri, Futbol maçları da bu dinin ritüelleri ve ibadetleridir.

Ünlü İspanyol Diktatör Franko, yıllarca yüz binlik beşiklerde insanları uyutup yönettiğini, futbol, festival ve Feminium(kadın) üçlüsüyle halkını avuttuğunu iddia eder.

Dünyada en çok paranın döndüğü, kirli paranın aklandığı, temiz paraların kirlendiği, bahis çetelerinin fink attığı, futbol üzerinde egemenlik çatışmalarının yaşandığı, derin çetelerin sürekli mücadele ettiği bir alandır.

Futbolu gençlik yıllarımda ve çocukluğumda amatörce oynamaya çalışan, fazla anlamayan biri olarak, yine de sonuçları merak eder, maç izlenen ortamlarda genellikle, oynanan futbolu değil de, maç izleyenleri izlemeye bayılırım.

Maç izleyenlerin ekran başındaki bağırıp çağırmaları, hakem ya da futbolculara ekran karşısından talimat yağdırmaları, hakaret edip sövmeleri, hop oturup hop kalkmaları, futbol uzmanı kesilmeleri, jest ve mimikleri bana daha çok ilginç gelir.

Küfürlü bağırmalarına tepkimi gösterir, üzülürüm. Hele futbol fanatikleri olan yakınlarımı “Oynayan onlar, kazanan kaybeden onlar, para kazanan onlar, onlar sizi nasıl duysunlar ki buradan kızıp bağırıyor, sövüyorsunuz, ayıptır, etmeyin, eylemeyin, sizin cebinize giren var mı?” gibi sözlerle uyarırım. Ama duyacak kulak, anlayacak kafa nerede? Birkaç dakika susarlar, sonra yine devam ederler.

Sözü geçen hafta İstanbul'da oynanan, pek çok skandala imza atan Galatasaray-Trabzonspor maçının hakemi Deniz Bitnel Ateş ve O'na kırmızı kar gösteren Trabzonsporlu oyuncu Salih Dursun'a getirmek istiyorum.

Maçı sonuna kadar izlemedim. Sadece özetlerine baktım. Şampiyonluk iddiası olmayan iki takımdan biri olan Trabzonspor önde iken, ikinci yarıda hakem Deniz Bitnel Ateş'in aldığı yanlış kararlarla, Galatasaray'ı 2-1 öne geçirmesi çok dikkatimi çekmiştir. Bu sonuç, Konyaspor'umuzu da sıralamada etkilemiştir.

Üst üste verdiği dört kırmızı kartla, maç süresini adaletli bir şekilde uzatmayıp, uzatılan bir dakikayı bile tam olarak oynatmamakla dikkatleri ve tepkileri üzerine çeken, hakem Deniz Bitnel Ateş'e, Salih Dursun'un kırmızı kart göstermesi, maçı daha da ilginç hale sokmuştur. Şimdiye kadar hiç görmediğim bu olay hem düşündürücü, hem de trajikomik bir olaydır.

Deniz Bitnel Ateş, ve ekibi neden böyle davranmıştır?  Ama bu olay, Türk Futbolu adına, TFF adına, Türkiye hakemleri adına utanılacak bir durumdur.

Adaletin, objektif olmanın, akıllı karar vermenin, tarafgir davranmamanın, iddia çetelerine, bahis çetelerine boyun eğmemenin, onlarla işbirliği yapmamanın gerekli olduğu hakemlik mesleğinin düştüğü son durum gerçekten içler acısıdır.

Ben kendi adıma Salih Dursun'u kutluyorum ve alkışlıyorum. Gecenin kahramanı Salih Dursun olmuştur. Yenilmesine rağmen maçın galibi de Trabzonspor'dur.

Salih'in gösterdiği kırmızı kart Türk futbolunda bir milat olmuştur. Salih'in gösterdiği bu kırmızı kart adaletsizliklere, haksızlıklara, çeteleşmelere, futbol mafyasına, futbol üzerinden haksız kazan sağlayanlara gösterilen uyarıcı bir fişek olmuştur.

Keşke Salih'in futbol alanında gösterdiği bu kırmızı kartı, başka alanlarda haksızlık yapanlara da gösterebilsek...

Keşke Salih Dursun gibi çocukları arasında haksızlık yapan anne babalara, işçileri arasında haksızlık yapan patronlara, öğrencileri arasında adaletsiz davranan öğretmenlere, görevini yerine getirmeyen hocalarımıza, aydınlarımıza, adaletsizliği şiar edinmiş yöneticilerimize, haksızlığı rehber edinmiş herkese, kendi nefsimize, bizleri ayartan kendi şeytanımıza da kırmızı kart gösterebilsek.

Evet, insan hayatı da futbol gibi 90 dakikalık bir oyuna benzer. Hayatımızın sonucunda ya galip geleceğiz ya da mağlup olacağız. Futboldaki gibi üçüncü bir ihtimal yok.

Ömrümüzü, hayatımızın maçını, kul hakkı yiyerek, haksızlık yaparak, kötülükte ve çirkinlikte yardımlaşıp, paslaşarak değil, Allah'a kul olarak, adaletten ayrılmayarak, iyilikte ve takvâda yardımlaşarak tamamlamaya çalışalım.

Haksızlıklara karşı Salih Dursun gibi kırmızı kart gösterelim.

Çetelerin yüzüne karşı Salih Dursun gibi tepkimizi ve tavrımızı haykıralım.

 

                                                     GÜNÜN SÖZÜ

İNSAN İKİ RUHLUDUR. İÇİNDE BİR İYİ KÖPEK, BİR DE KÖTÜ KÖPEK KAVGA EDER.

HANGİSİNİ DAHA ÇOK BESLERSEN O KAZANIR.

                                                                                              Kızılderili Atasözü