Ticari araçlarda ulusal taşıt tanıma sistemi (UTTS) zorunlu hale getirildi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, yılbaşından itibaren vergi mükelleflerine ait ticari araçlar için yürürlüğe girecek Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi’yle (UTTS) 8 milyon aracın 713 milyar liralık akaryakıt tüketiminin dijital olarak takip edileceğini belirtti. Yeni sistem kapsamında araç yakıt masraflarının mali olarak işlenmesi adına akaryakıt istasyonlarında taşıt tanıma sistemi kurulumu, 31 Aralık 2024 itibarıyla mecburi kılındı. Koyuncu Akaryakıt Genel Müdürü M. Osman Erkal, konuyla ilgili bilgi verdi.
SİSTEMLE VERGİ KAYBININ ÖNÜNE GEÇİLMESİ HEDEFLENDİ
Vergi kayıp ve kaçaklarının önüne geçebilmek amacıyla Hazine ve Maliye Bakanlığı Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü tarafından Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi’nin (UTTS) geliştirildiğine dikkat çeken Erkal, sistemle birlikte ticari araçların yakıt almak için akaryakıt istasyonlarına gelmesinin mecburi hale geleceğini bildirdi. Erkal, bazı ticari işletmelerin kendi tanklarına depoladıkları akaryakıtı kullandığı ve bunun maliye tarafından takibinde yaşanan problemleri bu sistemle birlikte çözüme kavuşturulmasının hedeflendiğini ifade etti. Erkal, sistemin işleyişi hakkında ise şunları aktardı: “Ticari araçlara takılan ve akaryakıt istasyonlarında kurulacak sistem sayesinde tüm plaka bilgileri, yakıt miktarı, yakıtın nereden alındığı gelir idaresine elektronik ortamda aktarılacak, sistem üzerinden aktarılmayan akaryakıt alımları gider olarak işlenemeyecektir. 1 Temmuz 2025 itibariyle yeni üretilen tüm araçlara 1 ay içerisinde takılması zorunlu hale getirilecektir. Şu anda herhangi bir dağıtım şirketinin taşıt tanıma sistemi üzerinden yakıt alımlarını yapan firmalar 30 Haziran 2025 tarihine kadar bu sistemden muaf tutulacak. Sadece devlet kuruları ve istasyonlara gelme durumu olmayan şantiye, fabrika gibi yerlerde bulunan ağır iş makinaları kullanan firmalar bu araçları için kendi depolarına akaryakıt alımı yapabileceklerdir.”
‘SÜRE AZ ANCAK TARİH FAZLA İLERİYE ÖTELENMEYECEK’
UTTS için belirtilen son tarihin 1 Ocak 2025 olarak belirlendiğini ifade eden Erkal, bu sürecin yeterli olmadığına işaret etti. Konuyla ilgili Darphane ve Damga Matbaası Genel Müdürlüğü’nden bu tarihi ertelemeyeceği yönünde gelen bilgiler hakkında da yorumda bulunan Erkal, “Sistemin işleyebilmesi için tüm akaryakıt istasyonlarına makine tesis ve ekipman kurulumu gerekiyor ve bunun için yeterli süre kalmadı. Sürecin ertelenmeyeceği söylendi ancak 2 aydan daha az bir süre kaldı ve tüm Türkiye’deki istasyonlara sistemin bu kadar kısa bir sürede kurulması mümkün değil. Görüşümüz sürecin erteleneceği yönünde. Biz de Koyuncu Grup olarak hazırlıklarımıza başladık” diye konuştu.
SÜREÇ İYİ YÖNETİLİRSE GÜZEL BİR ADIM!
Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi’nin, vergide kayıp ve kaçakların önüne geçilebilmesi adına önemli bir adım olduğunu vurgulayan Erkal, sistemin; akaryakıt istasyonları arası haksız rekabetin önüne geçilmesini ve verilen hizmet ürün kalitesi ile hakkaniyetli bir rekabet yapılabilmesini de sağlayacağını ifade etti. Sistemin doğru bir şekilde işleyebilmesi adına süreç önünün de iyi yönetilmesi gerektiğinin altını çizen Erkal, “Verilen emeklerin boşa gitmemesi için sürecin iyi yönetilmesi gerekiyor. UTTS için ilk olarak istasyonlardaki 1 motorin ve 1 benzin pompasının bu sisteme dahil edilmesi gerekiyor ancak yalnızca 1 pompanın sisteme dahil edilmesi, aynı anda gelecek olan ikinci bir müşteri için zaman kaybı olacak ve zamanla tüm pompalara bu cihazların takılması gerekecek.” ifadelerini kullandı.
TÜM MADDİ YÜK, İSTASYONLARIN OMZUNDA OLMASIN!
Sistem için akaryakıt istasyonlarında kullanılacak olan cihazların, istasyon sahiplerine büyük bir külfet olacağını da ifade eden Erkal, konuyla ilgili Darphane ile görüşmelerinin devam ettiğini bildirerek şunları söyledi: “Bir istasyonda 4 pompaya bu cihazın takıldığını düşündüğümüzde gider maliyeti, yaklaşık olarak 1 milyon TL olacak. Sistemin kurulması yetmiyor; ayrıca bu sistem için yıllık olarak 50 bin TL haberleşme bedeli olacak. Bunlar da istasyon sahipleri için büyük bir külfet. Vergi kaybının önlenmesi için atılan bu adımdaki tüm yükün istasyon sahiplerine yüklenmesini doğru bulmuyoruz. Akaryakıttaki kâr payından bizimle birlikte pay alan ve hatta bizden daha fazla pay alan akaryakıt dağıtım şirketlerinin de bu cihazların maddi yüküne ve sorumluluğuna ortak olmasının daha adil olacağı düşüncesindeyiz. Bu sayede akaryakıt istasyonlarının yükü de kısmi olarak hafiflemiş olacak. Konuyla ilgili yetkililerle görüşmelerimiz devam ediyor. İlk olarak sancılı bir süreç olacak ancak inanıyoruz ki hakkaniyetli bir şekilde sistem rayına oturursa vergi kayıplarının önlenmesinde faydalı olacak.”