FAIR PLAY'SİZ SPOR, SPOR DEĞİLDİR

Abone Ol

Spor kişinin kendi ile yaptığı mücadele ve genellikle başkalarıyla yaptığı yarıştır. Şurası kayda değer bir gerçektir ki spor müsabakaya dönüştüğü zaman akıl onunla birlikte olmalıdır. Kurallar ister yazılı olsun, ister olmasın, doğru şartlar her zaman yerine getirilmelidir. Bu tip bir düşünce tarzı, Fair Play' in doğmasını ve gelişmesini sağlayacaktır. Moral yönünden Fair Play, hem rakibe hem de kişinin kendisine saygısının bir ifadesidir. Kısaca kararlı ve dirençli olarak yalnız yazılı kurallara değil, yazılı olmayanlara da uymak demektir.

Fair Play şunları içerir: Kişinin rakibi ile eşit şartlarda bulunması için samimi arzusunu. Kişinin rakibinin kötü durumundan istifade etmeyi reddetmesini. Yenmek için aşırı titiz olma fikrini. Yazılı kurallar dahilinde rakibe belirli avantajlar sağlamak. Bu kurallardan yararlanarak belirli avantajlar sağlamak. Kendi yarar ve yargısına uygun olmadığı halde hakemlerin kararlarına saygı göstermek. Aleyhine de olsa hakemlerin doğru karar almalarına yardım etmek, anlayışlı, tedbirli olmaktır. Kısaca Fair Play dediğimiz gibi kararlı ve dirençli olarak yalnız yazılı kurallara değil, yazılı olmayanlara da uymak demektir.

Eylemde Fair Play'e kişisel ve takım halinde uyulur. Yarışmadan önce, esnasında ve hatta sonra da gerçekleşebilir. Uygulanmasında amatör veya profesyonel ayrımı yapılmaz. Aslında profesyoneller için böyle sportmence bir davranış güçtür, zira onlar galibiyetin kendilerine ve dolayısı ile takımlarına getireceği maddi çıkarı düşünürler. Yarışmacıların güçlerinin mukayese edilebilir şekilde denk olması gerekir. Yarışmacı yönünden galibiyet hemen, hemen şansa kaldığı hallerde Fair Play daha da anlam kazanır.

Bir yarışmacının seviyesi diğerlerinden daha az veya çok ise, yani; şayet yarışmacılardan biri diğerine nazaran daha iyi durumda ise kuvvetlinin zayıfa yapacağı jeste karşı diğeri de karşılıkta bulunmalıdır. Fakat yazılı kurallara uymak Fair Play için en önemli şarttır.

Sporda Fair Play bazen vücut temasına dönüşür. Boks, futbol, güreş ve tenis müsabakalarında yarışmacılar yüz yüze olduğu kadar karşı karşıya geleceklerdir. Bu gibi zamanlarda Fair Play uygulaması gerekir. Bazı kişiler bedensel yarışmalarda yani boks, güreş vb. yarışmalarda sporcuların her an tehlikede olduklarını kabul ederek Fair Play uygulanmasının olanaksızlıklarına değinmiştir. Aslında Fair Play diğer spor dallarından ziyade bu yarışmalarda gereklidir. Mücadele anında yenme hırsı yarışmacılara her şeyi unutturmakta ve hatta yazılı kurallar dahi bir yerde çiğnenmektedir.

Derlememize bir Fair Play örneği vererek noktalayalım. 1969 yılında Madrid'in en büyük stadı olan Bernabeu'da 80.000 kişilik bir seyirci önünde Real Madrid, Sabdlel ile İspanya futbol ligi şampiyonluğu için oynuyordu. 50.dakikaya kadar maç 0-0 devam ediyordu. Bu sırada Sabadell ileri oyuncularından Zaballa topla ilerleyerek rakip kaleye şut atmaya hazırlandı. Aynı anda Real Madrid kalecisi ile kaza eseri çarpışarak yere düştüler. Sonradan öğrenildiğine göre oyunculardan birinin çene kemiği kırılmıştı. Zaballa ise kısa bir kararsızlıktan sonra yüzde yüz gol ile sonuçlanabilecek pozisyonda olmasına rağmen topu kaleye atmadı. Maç bittiğinde; Real Madrid maçı 1-0 kazanmıştı. Real Madrid taraftarları Zaballa' ya hararetle tezahüratta bulundular. Karşılaşmayı izleyen günlerde, kulübü şu gerekçe ile Zaballa'yı cezalandırmak için toplandı. Zaballa'ya gol atıp takıma puan getirmesi için mi, yoksa rakip takıma centilmenlik yapsın diye mi para ödeniyordu? Buna karşılık İspanya basını Zaballa' ya mükemmel sporcu olarak tanımladıktan sonra, Uluslararası Fair Play Komitesi'de Zaballa'yı zafer kupası ile ödüllendirdi.